Ne Dediğinin Farkında Olmamak

54 5 4
                                    

"Hadi hadi geç kaldık!"

"Dur tamam, geldim."

İkili beraber Romeo ve Juliet'in ikinci perdesine yetişmeye çalışıyorlardı. Yemek yerken biraz sallana sallana yedikleri için zamanı ön görememişler ve bu yüzden de geç kalmışlardı. Şimdiyse Haibara canı çıkacak gibi koşuyordu tiyatroya yetişmek için. Akıl almzdı. Nanami ondan daha güçlü olmasına rağmen arkasından zar zor koşuyor ve yetişiyordu.

Tiyatro salonunun önüne geldiklerinde hâlâ giren insanlar olduğunu görmesiyle Haibara uzun süredir almadığı derin nefesi solukları içinde almayı çalışırken yüzünde bir sırıtış vardı. Saate baktı ve sırıtışı daha da genişledi. "İkinci sahneye yetişmişiz. İlk sahneyi ezberlemiştim zaten."

Nanami bir süre ona baktı ve kaşlarını çattı. "Hangi sahneye yetiştik biz?"

"Balkon sahnesine elbette, salak."

"Ah şimdi her şey daha mantıklı geliyor." deyip gözlerini devirdi. İkili beraber tiyatro salonuna geçerken herkes kendi aralarında Romeo ve Juliet'in oyuncuları hakkında eleştiriler yapıyordu. Her yer tıklım tıklımdı, adım atmaya yer yoktu hatta. Çok anılan ikinci oyuncunun bu rolleri üstlendiğini duymuştu, Haibara. Bu yüzden özellikle oyunun bu oyuncular hâlini izlemek istiyordu ama bunu elbette Nanami'ye söylememişti. Her daim bu tarz oyunları sıkıcı bulurdu ve oyuncuların da bunu değiştirmediğini düşünürdü. Sırf ön yargılı olmasın diye bu sefer ki oyuncuların iyi olduğunu söylememişti. Söyleseydi, 'Aman hepsi aynı değil mi zaten? Yine sıkıcı olur.' derdi.

Yerlerine geçtiklerinde Haibara olduğu yerde duramıyordu. Sahnede yapılacak eylemlerin tahminlerine kadar ezberindeydi bu sahne. Ama yine de ek bir heyecan içinde uçuşuyordu. Hatta içini delip geçecek kadar uçuyordu. Dudaklarını birbirine bastırdı ve ani bir haraketle Nanami'ye döndü. "Çok heyecanlı değil mi!?"

Nanami ona baktı ve gömleğinin yakasına astığı gözlüğü çıkartıp silerken konuştu. "Yani hepsi aynı zaten. Eminim ki Shakespeare yazarken ilahi bir oyunculuk bekleyerek yazmıştır da yok, bu dönemde en azından imkansız."

"Hâlâ ön yargılısın abi. Kır az şunları." dedikten sonra önüne döndü ve kapalı olan kırmızı, uzun perdelerin işlemelerini incelemeye başladı. Sinir olmuştu ister istemez.

"Dönem tiyatroları o dönemde kalmalı bana sorarsan. Buraya gelen insanların yarısı tiyatro için değil de, Romeo ve Juliet bir klasik olduğu için geliyor. Sürekli klasiği tekrarlıyorlar sırf bu yüzden, bir yerden para kazanmak lazım sonuçta. Yılda kaç kere Romeo ve Juliet izliyorsun, Haibara?"

Haibara biraz sessiz kaldı, yılın sonu kapıya dayanmıştı ve kaç kere geldiğini saymak biraz zordu. "Dört kere falandır herhalde."

"Tek partlar da dahil."

"O zaman ohoo, onu geçer. Ama bu Romeo ve Juliet, kötü biten bir aşkın mutlu son olacağını umut ederek izlemek gerekiyor. Beyaz Geceler'i okurken de öyle. Evet biliyoruz adamın sevdiği kadının zaten kalbinde biri vardı ama son sayfaları okurken, sonunu biliyor olsak bile, yine de evleneceklerini düşünerek okumuştuk. Ben öyle okumuştum en azından." deyip gözlerini birkaç saniyeliğine yumdu. Belki en sevdiği kitap değildi ama içine en çok dokunan kitaplardan biriydi.

Nanami gözlerini devirdi. "Aşka çok saf gözle bakıyorsun, Haibara."

"Umutsuz aşk nedir bilirim, Nanami. Vücudunu nasıl etkilediğini, seni nasıl bağımlı ettiğini bilirim. İnsanı hasta ediyor! Beyinin bize sunduğu oyundan başka bir şey değil!" dedi ve derin bir iç çektikten sonra devam etti. "Yine de o bağımlılık insana ılık geliyor, sanki yıllardır bildiğin bir tat ama daha önceden hiç tatmamışsın.." konuşurken kaçırdığı gözlerini yavaşça Nanami'nin gözlerine sabitledi, Haibara. Görmeyi beklediği ifade şaşkınlık veya ifadesizlikti. Evet, yüzü yine ifadesizdi ama gözlerinden okunan satırlar kollarını açmış, Haibara'yı bekliyordu. Seni anlıyorum, haklısın tarzı cümleler yatıyordu o gözlerde.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 25 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sanatım|SatoSuguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin