heard you're getting married

32 5 0
                                    

Papatya tarlasına bir daha gitmeyecekti Jolene. Zayn'e veda etmektense acısını içine gömerek onu sonsuza kadar kaybetmeyi göze alıyordu. Oraya gitmeyecek, bir daha onu görmeyecekti. Ancak babasını çırılçıplak bir şekilde at arabasıyla eve getirdiklerinde görür görmez anlamıştı bunu Zayn'in yaptığını.

İçinin ferahladığı bir kesindi. Babası Sör George'un gönderdiği doktorların kontrolünde, ona iyi bakılıyordu. Bunu umursadığı yoktu Jolene'in. Ama Zayn'in bu işe hiç bulaşmamasını istemişti. Edward üç gündür konuşamadan yalnızca yatıyor, arada Jolene'in ellerinden çorba içiyordu. Pişman bir tavrı yoktu, neredeyse ölüyorken bile hâlâ nefretle bakıyordu kızına. Bu yüzden vicdan sızlaması yaşamıyordu Jolene. Onun bir an evvel ölmesini, bu an geldiğinde mümkün olan en büyük acıları çekmesini istiyordu.

Babası tekrar uyuduğunda eve bugün için hekimin tekrar gelmeyeceğini bilerek hazırlandı. Bir saat kadar vakit yeterdi ona. Gitmeli ve Zayn'le konuşmalı, onun iyi olduğuna emin olmalıydı.

Ormanlık yoldan geçip gittiğinde Zayn'i sırtını bir ağacın gövdesine yaslamış otururken buldu. Elindeki papatyayı çevirerek gözlerini ona hiç çevirmiyordu. Oysa Zayn, Jolene henüz uzaktayken bile yanına varana dek onu izlerdi aşkla. Korktu Jolene, bir sorun mu vardı?

Yanında durduğunda bile gözlerini ona kaldırmadı Zayn. Jolene yanına eğilecekti ki, "Evleniyormuşsun." dedi hafifçe gülerek. Bu sırada çiçeği de toprağa bırakmış, bıçak kadar keskin gözlerini Jolene'e kaldırmıştı.

Olduğu yere çivilendi Jolene. Sanki bastığı toprak koca bir bataklıktı ve onu içine çekerek boğmak için sabırsızlanıyordu. Tabii ya, babası Sör George'un gücünü ve kızıyla olan bağlantısını kullanarak korkutmak isteyecekti Zayn'i elbette. Böylelikle öğrenmişti.

Büyük bir pişmanlıkla dizlerinin üstüne çöktüğünde Zayn'in ellerini yakaladı. Ancak tutuşu yetmemiş, Zayn ellerini hemen kendine çekerek "Açıklama yap." demişti sertçe. "Bana gidip babanı da o piçleri de öldürmemem için bir açıklama yapacaksın. Sana güvenebilmem için bir açıklama yapacaksın Jolene."

Gözleri yaşlarla dolarak burnunu çekti. Ona nasıl söylerdi ayrılmak zorunda olduklarını, kırdığı kalbiyle nasıl yüzleşir, bu azapla nasıl yaşardı? Yüreği yanıyordu.

"Konuş! Bir şey söyle."

"Babam beni satmış."

Sadece üç kelime. Lafı dolandıramazdı artık. Yalan söylemek Zayn'i yalnızca kaybetmek değil, Zayn Jolene'e her zaman sadece doğruyu söylerken ona hayatı cehennem etmek olurdu.

Hiçbir şey söylemedi Zayn. Ne hissettiğini asla belli etmeyen bir yüz ifadesiyle Jolene'e bakarken yerden destek alarak ayağa kalkıp yürümeye yeltenmişti. Direkt anladı Jolene. Önce babasını öldürecek, sonra da Sör George ve oğlunu bularak o ikisini de babası Edward'ın yanına gönderecekti. Şanslılardıysa hızlıca bitirirdi bu işi Zayn, ancak hiç zannetmiyordu, Jolene'e bu kaderi uygun gören herkese çıplak elleriyle azap çektireceğine emindi.

"Yalvarırım gitme!"

Zayn tutuşundan kurtulup hiçbir şey söylemeden yola devam etti ama Jolene bu sefer de ayaklarına kapanmıştı. Sürüklenmesine dayanamayan Zayn iki adımdan sonra mecburen durup "Çekil." demişti soğukça.

"Yalvarırım Zayn. Babam seni tanırsa? Sana bir zarar gelirse ne yaparım?"

"Bana en büyük zararı sen veriyorsun. Ve kendine."

Duraksadı. "Ben... Ben-"

Zayn onu kollarından tutup ayağa kaldırdı ve sarsarak karşısında durmasını sağladı. Yüzüne doğru "Bana bak!" diye bağırmıştı. "Bana güvenmiyor musun? Yanında olduğumu söylüyorum amına koyayım. Sana her seferinde kaçmayı teklif ediyorum ama işkence çekmeye devam ediyorsun." Derin nefes alarak kendini dizginlemeye çalışsa da imkansızdı. Üstelik saklamıştı evleneceğini Jolene. "Onunla evlenmek istiyor musun?" dedi Zayn, sesindeki tüm öfke giderek yalnızca hayal kırıklığı kalmıştı şimdi. Ne de olsa tüccarın oğlu varlıklı biriydi, Jolene'i zenginlikler içinde yaşatabilirdi.

Korkuyla yanaklarını kavradı hemen Jolene. "Asla. Sana yemin ederim ki ben sadece sana aitim. Babam bana sormadı. Bir toprak parçasına karşın satmış beni. Bu cehennemden kaçıp kurtulmalısın sevgilim. Beni harcayacaklar."

Sakin kalmak Jolene her şeyi dramatize ederken ne kadar da zordu.

"Anlamıyor musun? Kaçalım diyorum sana. Hemen şimdi Jolene, yük vagonuna binip limana gideriz. Oradan da denizci bir arkadaşım bizi gemisinde ağırlar. Bir daha hiç kimse bulamaz ne seni ne de beni."

Yaşlar birer birer akarken başını iki yana sallayarak burnunu çekti. "Çok isterdim, hemen şimdi elinden tutup hiçbir şeyi almadan kaçıp gitmeyi çok isterdim. Ama annemin bu yolculuğa çıkamayacağını biliyorsun. Bunu kaldıramaz."

"Loretta ölecek Jolene," dedi Zayn alnını onunkine yaslarken. Belini sıkıca kavrayarak kendi vücuduna yaslamış, siniri ne kadar yükseklerde olursa olsun ona karşı koymak da bir o kadar zordu işte. "Affet beni bunu söylediğim için. Ama annen için yapabileceğin her şeyi yaptığını biliyorsun... Sana kızmayacak. Keşke onu da götürebilseydik. Görüyorsun gücüm yalnız ikimize yetiyor."

"Babam anneme bakmaz." Hüngür hüngür ağlıyordu Jolene. Zayn'in yanağına doğru da bir damla süzüldüğünde ağlaması daha da şiddetlendi. "Acı içinde ölür. Ona bir bebek gibi ben baktım Zayn, bu sonu hak etmiyor. Huzur içinde can vermeyi hak ediyor. Ben yanıbaşındayken."

"Ya pişman olursan?"

"Zaten pişmanım."

"Bana veda mı ediyorsun Jolene?"

"..."

"Benden ayrılıyor musun?"

"Babamı sen dövdün değil mi?"

Yineledi. "Benden ayrılıyor musun?"

"Sana uzak durmanı söylemiştim."

"Canını yaktı," dedi hışımla. "Saçının teline dokunan herkesi gözümü kırpmadan öldürürüm. Ve beni öldüren şeyse senin kendi canını yakıyor olman. Sana dokunamıyorum Jolene, ama seni iyileştiremiyorum da."

"Beni zaten iyileştirdin sevgilim. Beni sevdin ve sevilebileceğimi gösterdin. Hiçbir çalgıdan dökülemeyecek, eşsiz bir şarkı bahşettin bana: Kalplerimizin ahenkli ritmi. Ben sana ait olmak için doğmuştum Zayn. Ama biz birbirimizin olmak için fazla imkansızız."

Çekildi Jolene. Kolları bomboş kalan Zayn bir an için afallamıştı.

Arkasını dönerek sessiz sessiz ağlarken yürümeye başladığında hıçkırıklarını duymasın diye bir elini ağzına kapattı. Bu ızdırap çok, çok ağırdı. Arkasında bıraktığı adam onun geleceğiydi, hayalleriydi, her şeyiydi.

"Bitmedi," dedi Zayn buğulu gözlerle onu izlerken. Dayanamayarak dizlerinin üzerine düşmüştü. "Seni yine burada bekleyeceğim. Her gün. Ve geleceksin Jolene. Buraya, bana geleceksin sevgilim."

Cevap vermedi. Ancak tamamen uzaklaşmadan önce Zayn'i tekrar duyabilmişti.

"Bu evlilik olmayacak. Beni anladın mı Jolene?! Ben nefes aldığım sürece bu evlilik olmayacak!"

the portrait of a lesser man • zaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin