4. Bölüm "İlk Günün Güzelliği"

254 33 51
                                    

Önümde şarkı mırıldanarak yürüyen Hande Hoca'yla beraber sınıfa doğru ilerliyorduk. Ona selam verip geçen öğrenciler geçerken bana 'sen kimsin?' temalı bakışlarını atmayı ihmal etmiyorlardı.

'Herkesi tanımak zorunda mısınız?'

Hande hoca giydiği hafif topuklu kahverengi çizmeleriyle benim boylarımdaydı. Köprücük kemiğinin altına kadar gelen parlak kumral saçlarının uçları maşalıydı. Giydiği koyu yeşil kloş elbisesi dizinin biraz üzerinde bitmiş, hafif tombul vücudunu beline kadar sarmıştı. Hoş kadındı.

Ama ne yazık ki ne hemcinslerime ilgi duyuyordum ne de benden büyüklere.

Emin ve ritmik adımları kapının önünde durduğunda kafamı kaldırıp kapının yanındaki '11-A' yazısını aradım. Tam da aradığım yerdeydi.

Ben yazıya bakarken hoca içeri girince derin bir nefes alıp ben de peşinden gittim. Hocayı görünce gruplaşmış öğrenciler ayrılıp yerlerine oturmuşlardı. Herkesin gözü benim üzerindeyken Hande Hoca ritmik bir alkış tutarak dikkatleri üzerine çekti. Bu hareketinden dolayı ona minnettardım.

"Evet arkadaşlar, bu sene de benden kurtulamadınız. Ayrıca ağıma birisini daha taktım." derken benim arkama geçmişti neşeli bir şekilde. Omuzlarımdan tutunca biraz ürpersemde çaktırmamaya çalıştım.

'Tikim var yahu!'

Beni biraz öne ittirdi. "Yeni arkadaşımız Deniz. İstediğin yere geçebilirsin tatlım." diyip omuzlarımı bıraktığında derin bir oh çektim. Daha girer girmez gözüme kestirdiğim yere ilerledim.

Arka arkaya altışar, yan yana beşer dizilmiş tekli sıralardan duvar kenarından ve arkadan ikinci olanına oturdum. Çantamı sıranın yanındaki yere asarken etrafımdaki insanların hala bana bakması stres yapmama neden oluyordu. Hoca dersle ilgili konuşmasına geçtiğinde bile bir kaç kişinin bana baktığına yemin edebilirdim.

'Ayı oynamıyor ya!'

Stresli dakikalarım tenefüs ziliyle son bulurken insanlar mızmızlanarak teker teker dağılmaya başladı. Köşede bir şeyler konuşan üç kızın yanıma gelmesiyle stresli dakikalarım kapının eşiğinden geri dönmüştü.

"Merhaba, ben Ayla." diyerek elini uzattı sarışın kız, gülümsemesi fazla kıskanılasıydı.

Çekingence elini sıktım. "Merhaba." diyip gülümsedim.

"Ben de Büşra!" derken o da elini uzatmıştı, şen şakrak birisine benziyordu.

"Ceren." Biraz sessiz görünen Ceren'le de tokatlaştıktan sonra klasik soruları önüme bir bir sermişlerdi. Ben de çalıştığım yerden sordukları için hepsini teker teker cevaplamıştım.

Muhabbetimizi bölen şarkıyla kapıya döndük. "Benim gönlüm sarhoştur, yıldızların altında. Sevişmek ah ne hoştur, yıldızların altında." diye şarkıya farklı bir hava katarak söyleyen çocuk yanımıza gelip Ayla'nın elinden tutup karşısında diz çökerken söylediği şarkıyı da değiştirmişti."Bana ellerini ver, hayat seni sevince güzel." derken Ayla çocuğun alnından doğru ittirdi, gülerek.

'Sevgilisi?'

"Ne bu enerji Alp? Okulun ilk günü birde, erken gelmene şaşırdım doğrusu."

Çocuk ayağa kalkıp kemik gözlüklerini düzeltti. "Aslında daha erken gelecektim ama yolda bir kızla tanıştım. Sonra kızla muhabbet ettik. Telefon numarasını falan verdi." diyip sırıttı. Beden dilini biraz fazla kullanıyordu. "Arayacağımı sanıyordur kesin." dedikten sonra kahkaha attı.

Arkadaş LazımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin