6. Bölüm "Küçük Uyarı"

222 34 63
                                    

"Senin ne işin var burada?!" demiştik aynı anda.

Tam ağzını açmıştı ki parmağımı tehdit edercesine kaldırdım. "Bana burada oturmadığını söyle..." dedim sakince. Oysa içimde fırtınalar kopuyordu.

'Koca şehirde neden benim oturduğum apartman?'

Her zamanki çocuksu sırıtışını sergileyip merdiven basamağını işaret etti. "Oturuyorum ya, görmüyor musun?"

Sinirli bir şekilde nefesimi verip ayaklarımı her basamağa sert basa basa yukarı çıkmaya başladım. Onunla uğraşacak değildim. Bu apartmanda oturuyorsa da yapacak bir şeyim yoktu sonuçta.

Yanından geçerken elimdeki poşeti çekip aldığı an da tekrar almak için atılmıştım. Fakat poşeti alır almaz ayağa kalktığı ve poşeti de ben ulaşamayayım diye havaya kaldırdığı için bu girişimim başarısızlıkla sonuçlanmıştı. "Sakin ol... Sadece ne aldığını merak ettim." dedi poşeti kafasının üstümde yoklarken. Bir paket çorbayı alıp göz hizasına getirdi. "Domates çorbası!"

"Hayatında ilk defa domates çorbası görmediğine eminim." derken elinden poşeti ve çorba paketini kaptım. Bir kaç adım yukarı çıktıktan sonra tekrar dönüp tek kaşımı kaldırdım. "İyi akşamlar." dedim imalı bir şekilde.

'İyi miydi akşamlar? Alp'le oturduğum apartmanda karşılaşmamı saymazsam iyi.'

Tekrar çıkmaya başladığımda o da hareketlendi. "Hey hey hey! Bekle bir dakika." diyerek peşimden koşturup kolumdan yakaladı. Ona dönünce konuşmaya devam etti. "Bir şey diyeceğim ama sinirlenmeden dinle." Benden tepki bekleyince sessizliğimi koruyup tek kaşımı kaldırmakla yetindim. "Bak, burada kalamam. En kısa zamanda uzaklaşmam yada saklanmam lazım. Bana yardım et. "

Yavru köpek bakışlarına aldanıp yüz ifademi yumuşattım. "Tamam."

"Gerçekten mi?!" dedi gözlerini şaşkınlıkla büyütürken.

"O göbekli gruptan kaçan sen miydin?"

"Maalesef!"

'Her iki tarafa da yardım eden ben. Ne kadar da iyi bir insanım!'

"Tamam, burada bekle. Bodrum anahtarını alıp geliyorum."

Tam arkamı dönüyordum ki yine kolumdan tuttu. "Ne?! Bodruma mı atacaksın beni?" Şoka uğramış gibiydi.

"Saklanmak istemiyor musun?" derken tek kaşımı kaldırmıştım.

"Evet ama bodrumda değil."

Histerik bir şekilde güldüm. "Şaka mısın ya sen? Saklanmaya yer buluyoruz beğenmiyor beyefendi."

Kollarını göğsünde kavurturdu. "Evine alsan olmuyor mu?"

Kaşlarımı yukarı kaldırırken dilimle damağımı şaklattım. "Olmuyor."

"Yemeyeceğim ya seni!"

'Göbekli amcalar yesin seni!'

"Sıkıyorsa yemeye çalış, akıtırım pekmezini!" derken yumruğumu gösterdim.

Yüzünü ekşitti. "Ay, çok korktum."

Gözlerimi devirip bu sefer yukarı çıkmayı başaracağımı ümit ederek tekrar basamakları çıkmaya başladım.

'Asla Alp'i evime sokmam!'

Asansörün kapısını açmıştım ki dedikleriyle durdum. "Kopya kraliçesi, yalancı, dedikoducu, kimseyi çekemeyen, kendini beğenmiş. Bir şey daha vardı ya... Hah! Sonuncu olarak da kızın birine gıcık olduğu için sevgilisini ayartan kız." diye sıraladı sanki kendi kendine konuşuyormuş gibi. Bana söylediğine adım gibi emindim. Kafasını kaldırıp bana baktı ardından sırıttı. "Aa, sen hala burada mısın? Benim gibi bir tatlılığı bırakıp gidemedin tabii."

Arkadaş LazımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin