9. Bölüm "Sorununu Söyle"

156 30 38
                                    

Selam verenlere kafamla karşılık verirken ayaklarımı sürüyerek sırama ilerledim. Tek omzuma taktığım ve elimle desteklediğim çantamı öylece yere bırakıp kendimi de sırama bıraktım. Pelte gibi yığıldığım masamda gözlerimi kapatıp uyumak istiyordum. Ama gözlerimi her kapadığımda düşüncelere dalmam uyumama engel oluyordu.

'Düşüncelere değil uykuya dalmam lazım.'

"Günaydın Deniz." diyen neşeli sesin sahibinin Ayla olduğuna emindim.

"Günaydın." dedim uzata uzata. Kafamı kaldırmak için büyük bir uğraş göstermiş, sonunda başarmıştım.

Çantasını güzelce yerleştirip bana döndüğünde kaşları çatıldı. "Bu halin ne?!"

Zaten karışık olan saçımı daha çok karıştırırken sırıttım. "Ne varmış halimde?"

"Kuş yuvası saçlarını ve tartsak on ton gelecek göz altı torbalarını saymazsak bir şey yok aslında halinde. Uyumadın mı ne yaptın?"

"Üstüne bastın ayağını kaldır." diyip kendi dediğime gülmeye başladım.

"Uykusuzken deliriyorsun sanırım." derken O da gülüyordu.

Sınıfı inletecek şen bir kahkaha attım. "Delirtiyorlar!" dedim kahkahalarım arasında.

"Ee, neden uyumadın? Yoksa annenle kız gecesi falan mı yaptınız?" Merakla cevabımı bekliyordu.

Bir kere daha kahkaha attım ama bu sefer ki neşeli değil tam tersine histerik bir kahkahaydı. "Bir daha annemle bir şeyler yaptığımızın hayalini kuracağımı bile sanmıyorum." Dudaklarını aralamıştı ki işaret parmağımı dudağıma götürüp sus işareti yaptım. "Şş, şimdi sırası değil. Daha sonra." diyip gülümsedim.

"Neyin sırası değilmiş?" diyerek aramıza girdi Alp.

Gözlerimi devirdim. "Seninle uğraşmanın hiç sırası değil."

Beni taklit edip O da gözlerini devirdi. "Ay çok üzüldüm." demişti sesini incelterek.

'Göz devirmek benim işim!'

****

Sokaklardan hayalet gibi geçip kimseyle muhattap olmadan apartmana vardığımda çantamdan anahtarımı çıkartıp dış kapıyla adeta savaşmıştım. Ne zaman yapılacaktı bu kapı?! Resmen açılmayan kapı yapmışlardı. 'Binanın kıyısında köşesinde değerli bir şeyler mi var acaba?' diye düşünmeden edemiyordum.

Sonunda apartmana adım atmayı başarabildiğimde merdivenleri üçer beşer çıkıp asansöre ulaştım. Düğmeye bastıktan sonra yukarı çıkarken ayakkabılarımın bağcıklarından kurtuldum. Bağcıklarımı sağa sola sallaya sallaya asansörden inip dairenin dış kapısını aşağıdakinin aksine rahatlıkla açmıştım. Çıkardığım ayakkabılarımı kapı önünden alıp portmantoya döndüğümde annemi görünce kaşlarım çatılmıştı. Bir şey demeyip usulca ayakkabılarımı portmantonun ayakkabılık kısmına yerleştirip kapıyı kapattım. Sanki annem orada değilmiş gibi odama geçiyordum ki konuşmaya başlayınca tam odamın eşiğinde durdum ama ona dönmemiştim. "Babandan erken gelmesini istedim." Her zamanki gibi yine tek omzuma taktığım çantamın kulpunu sıktım. Bir şey demek istemiyordum. Eğer konuşmaya başlarsam hiç susmayacağımdan korkuyordum. Susamamaktan korkuyordum. Ne kadar O benim kalbimi kırmış olsa da kalbini kırmaktan korkuyor, Onun gibi olmak istemiyordum. "Ona," diyip biraz bekledi. "Boşanmak istediğimi söyleyeceğim."

Omuz silktim. "Herkes için iyi bir karar olacağı kesin." derken odama girmiş, kapıyı kapatmıştım bile. Üstümdeki kıyafetlerden kurtulup iç çamaşırlarımla yatağıma yattım. Yorganı üstüme çekince beni sarmalayan yumuşak ve soğuk his tüylerimi diken diken etmişti. 'Onlar için iyi bir karar.' dedim içimden. 'Onlar için.' diye tekrarladım.

Arkadaş LazımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin