15. Bölüm "Hileli Bakışlar"

154 25 57
                                    

"Ben vazgeçtim, gelmiyorum."

"Ayıp olur, gelmelisin."

"Gelmek için yalvarıyordun, geleceksin."

"Telefondaki konuşmanız beni vazgeçirdi."

"Arkadaşınızı yalnız bırakmazsınız bence." Sessizlik olduğunda açtığım asansör kapısını tutarken diğer ikisine döndüm. "Bırakır mısınız?"

"Tabii ki bırakmayız." diyerek asansöre bindi Ayla. Alp'i de içeriye çekti.

Peşlerinden bende geçip düğmeye bastım. "Tedirgin olmayın. Korkunuzu belli etmeyin. İmalı sorulara net ve kararlı cevap verin. Sorunuz varsa bana sorun. Olabildiğince az konuşun." Kafalarını salladıklarında çaresiz görünüyorlardı. Büyükannelerimi okul çıkışı aradığımda dışarı çıkmama izin vermeyip üstüne Ayla ve Alp'in eve gelmesini istemişlerdi. Aslında istemekten çok emretmişlerdi. Küçük tehditler eşliğinde yine seslerini ayırt edemediğim için büyük bir azar işitmiştim ki buna tanıklık eden arkadaşlarım büyükannelerime karşı korkuyla yüklenmişlerdi. Kapıyı çaldığımda kimsenin açmaması için dua ettiklerine emindim ama maalesef açan Babaannem olmuştu. "Merhaba Babaanne." derken içeriye geçmiştim.

"Hoşgeldiniz yavrularım." diyerek arkadaşlarımı içeri buyur etti Babaannem. Salonda yastıkları düzelten Anneannem de içeri giren ilk kurbanını görür görmez kapının önünde bitmişti. İlk kurban olan Ayla yanaklarını tutarak yanıma gelip hiçbir şey demeden pür dikkat tanışma seremonisinin ikinci kurbanı Alp'i izliyordu.

Tanışma seremonisinde önce hunharca yanak sıkılır, sonra çeneden tutulup kafa sağa sola çevrilip saçlar ve gözler kontrol edilir, boy ve kilo tahmin edilir, en son ad soyadla beraber kurban olan kişi hafızaya kazınırdı. Çok şükür ki ben bu olayı hiç yaşamamıştım.

Boş bir surat ifadesiyle yanımıza Alp geldiğinde koltuğa oturmuş, yan yana ipe dizilmiş boncuklar gibiydik. Büyükannemler de karşımızdaki koltuğa oturmuşlardı. Yine bakışlarıyla kendi aralarında konuştuktan sonra bize döndüler. "Ee... Dersler nasıl çocuklar?" dedi anneannem.

Kimseden ses çıkmayınca ben cevaplama kararı aldım. "İyi, iyi." Anneannemin kaşları anında çatılmıştı.

'Kararım büyük bir hata mı yani?'

"Sen sus! Sana mı sordum ben?" Kedi gibi oturduğum yere sinmiştim hemen.

"Bizim de iyi teyzeciğim." derken sesindeki korkuyu gizlemeye çalıştığı çok belliydi.

"Teyze mi?" dedi Anneannem gözlerini kocaman yapıp Alp'e bakarken. Sonra hızla Babaanneme döndü. "Teyze miyim ben?" Dokunsak ağlayacaktı sanki.

"Ne teyzesi kız? Ders çalışmaktan gözü bozulmuştur onun." diyerek teselli etti Anneannemi Babaannem.

Anneannem tekrar Alp'e döndü. "Ay, yazık sümük yeşili gözlerine. Birde üstüne telefona falan bakıyordur bu çocuk." Ayla'yla gülmemek için dudağımızı dişlemeye başlamıştık bile.

"Ben fa-"

"Televizyona yakından bakma, tamam mı?"

"Te-"

"Ders çalışmayı da fazla abartma. Hem sen daha demin teyze mi diyecektin yine yoksa? Annenle yaşıt kadınım ben! Sen bana teyze diyorsun!"

"Özür d-"

"Özür dileme! Bana özür dileme Sümük Yeşili!" Eline terliğini alıp Alp'i tehdit etti. "Terliği görüyor musun he?" Alp kafasını sallayınca çatık kaşları biraz gevşemişti. "İyi! O zaman gözün fazla bozuk değilmiş."

Arkadaş LazımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin