chapter 14

32 4 1
                                    

Nefes alabilmem için bahçeye çıktık. Koca çınarın altındaki banka oturduk. Sert rüzgarların yüzüme çarpması bana nispeten iyi geldi.

"Daha iyi misin?" Başımı salladım.

"Kim bilir sen neler hissediyorsun?" Atilla sorumun ardından tebessüm etti.

"Bir daha göremeyecek olmak korkutucu. Her geçen zamanda gözlerim mutlak karanlığa daha çok yaklaşıyor. En azından bir anda kaybetmeyeceğim görüşümü. Yavaş yavaş gerçekleşecek her şey. Bu daha çabuk alışmama yardım ediyor." Burnumu çektim. Bu Atilla'nın yüzündeki gülümsemeyi büyüttü.

"Ben hep yanında olacağım. Görüşünü kaybettiğin güne kadar sana yüzlerce binlerce şey göstereceğim. Sonra o gün geldiğinde göremediğin her şeyi anlatacağım sana. Her türlü değişimden bahsedeceğim." Atilla bedenimi kollarının arasına çekti.

"Biliyorum. İyi ki varsın Haziran. İyi ki."

Koca çınarın altında kalpleri denk iki insan var.

Atilla Dalaysel birkaç hafta içinde bir daha asla göremeyecek. Ben onun adımları olacağım. Ben onun gözleri olacağım.

Sahile kadar biraz sessiz biraz neşeli sohbetlerle yürüdük. Küçük ama tatlı bulduğum bir büfeye oturduk. Balık ekmek söyledik. Denizin tuzlu rüzgarı yüzümüze çarpıyordu.

Yemeklerimiz gelene kadar ne kadar acıktığımı bilmiyordum. "Yine prova yapmaktan yemek yemeği unuttun mu?" Atilla'nın sorusuna başını salladım.

"Genelde böyle olmuyor. Gerçekten meşguldüm. Orkestrayla ilgilenmek yorucu bir iş." Atilla ekmeğini şimdiden yarılamıştı. Bense bir iki ısırık anca alabilmiştim.

"Yorucu ama bir o kadar da seni içine çekiyor değil mi?" Hararetle başımı salladım.

"Ne kadar da yorulsam geliştiklerini görmek beni sevindiriyor. Başkeman olmanın en iyi yanı da bu." Ben son lokmamı almadan önce Atilla çoktan bitirmişti ekmeğini.

"Sonunda." Atilla ayaklanmıştı ki telefonum gelen bildirim sesi ile sarsıldı. Elime aldığımda mesajın şeften geldiğimi gördüm.

"Arpistlerin bilgileri geldi. Dört kişi. Seçmeler yarın, öğlen."

Haziran | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin