chapter 29

29 4 56
                                    

Tanıdık sokaklara girdiğimizde nereye gittiğimizi anladım. Burası Atilla'nın yaşadığı siteydi. Güvenliğe selam verip arabayı park etti. Arabadan çıktığımda topuklu ayakkabılarım bana ihanet etmek üzereydi. Atilla yanıma gelip kolunu uzattı. Bu teklifi asla reddetmezdim. Yürümekte zorluk çekiyorken olmazdı.

Atilla'nın binasına gerildiğimizde. "Eve mi geldik?" diye sorarak sessizliği böldüm. Saat geç olduğundan kimsecikler yoktu etrafta.

"Hayır eve gelmedik." Asansöre bindiğimizde Atilla en üst katın düğmesine bastı. Aklım karıştı. Atillalar on sekizinci katta oturuyordu. Asansör yukarı çıkana kadar Atilla'yı sıkıştırdım. Bu sürprizi dehşet merak ediyordum. O ise yalnızca sırıtıyor ve sessizliğini koruyordu.

"Ama Atilla, söyle işte." Asansörün kapısı açıldı. Atilla bıkmadan usanmadan kolunu yine bana uzattı. Merdivenlere yöneldiğinde iyice kafam karıştı. Merdivenleri çıkarken Atilla bana gerçekten yardımcı oldu.

"Yani Haziran demiyeyim demiyeyim diyorum ama ayakların acımıyor mu senin?" Ona cevap bile vermedim. Yalnızca dik dik baktım. Çatıya çıktığımızda beni acilen bir üşüme esir aldı. Keşke şu an Kış Sezonunda hediye edilen kürküm yanımda olsaydı.

"Eskiden buradan ayrılmazdık değil mi? Kemanın sesinden rahatsız oluyorlar diye çatıda prova yaptığımız o kadar gün var ki. Aslında şimdi düşününce arkadaşlığımızın hâlâ parıl parıl parladığı bir yer burası." Atilla arkamdan koluma dokundu. Hafif bir kuvvetle kendine döndürdü beni.

"Haziran izin verirsen yalnız arkadaşlığımız değil aşkımızda burada parıldasın. Biliyorum bu adam ne zırvalıyor diyorsun. Ama çok düşündüm. Eğer yanında senden hoşlanan bir adam barındırmak istemiyorsan arkadaşın olduğum için seni yıkıp geçmiş olacaktım. Senden hoşlanıyorum Haziran. Senden çok hoşlanıyorum. Ne zaman başladı bilmiyorum. Senin yanında kalmak istiyorum. Gözlerim hep seni arıyor. Yakında göremeyecek olan bu gözlerim seni görmek istiyor. Engel olamıyorum. Engel olmak istemiyorum."

Atilla'nın söylediklerini anlamak, işlemek ve bir cevaba dönüştürmek için dakikalar gerekti. Ben ne hissediyorum? Kalbimin hızlandığı doğru. Demek bundanmış. Aşktanmış.

"Haziran, bir şey demeyecek misin? Biliyorum arkadaşlığımızı mahvettim ama sana söylemezsem de olmazdı."

Atilla Dalaysel benden hoşlanıyor. O benim arkadaşım. O kalbimi hızlandıran adam olsa da benim arkadaşım. Çoçukluğumu hatırlayan çocuk o. Birlikte büyüdüğüm çocuk. Hayranı olduğum violinist. Rakibim olan o yarışmacı. Hepsi Atilla Dalaysel. Hayatım Atilla Dalaysel üzerine kurulu. Eğer izin verirsem aşkım da o olacak.

"Sana bu gece söylemek için can attığım şey buydu işte. Artık içime sığmayan hislerimi itiraf etmek istedim. Gözlerin yaşlı yaşlı bakma bana. Beklemediğini biliyorum. Ama ne olur bundan çok nefret etmişsin gibi de bakma."

Nefret mi etmiştim? Nefretten mi kalbim soluğumda atıyordu? Nefretten mi bu denli heyecanlanmıştım? Atilla Dalaysel'den nefret etmeyi bilmiyorum. Onunla arkadaş olmayı biliyorum. Onunla tartışmayı biliyorum. Ona destek olmayı biliyorum. Atilla Dalaysel'i sevmeyi biliyorum ama ona aşık olmayı bilmiyorum. Öğrenmek istiyorum.

"Seni evine bırakayım. Bizde kalmanı teklif ederdim ama sanırım beni bir süre görmek istemezsin." Atilla ilerledi ama peşinden gelmediğimi fark ettiğinde geri döndü. "Haziran?"

Ya arkadaşlığımıza bir şey olursa? Ya biz beceremezsek bu aşk işini de küsersek? Ben hem aşkımı hem arkadaşımı kaybedersem? Ben ne yapacağım?

"Atilla-" Sözümü kesti. Bunu yapmak onun için zordu ama kendine de engel olamadı.

"Haziran biliyorum. Bunu yaptığım için utanıyorum ama biraz daha düşünebilir misin?" Yeniden şansımı denedim.

"Atilla-"

"Haziran! Lütfen rica ediyorum." Biraz daha zorlasam küçük bir çocukken yaptığı gibi elleri ile kulaklarını kapatıp twinkle twinkle little star söylemeye başlayacaktı sanki.

Biraz korkuyor gibi olduğundan telaşlanmıştı. Onu reddetmemi istemiyordu. En azından şimdilik. Karşımdaki telaşlanmış adama yaklaştım. Kollarımı boynuna doladım. Atilla şaşırsa da bir süre sonra belime sarıldı. Bel oyuğumu okşadığına yemin bile edebilirdim.

Dudaklarımı kulağına yaklaştırdım. "Beni dinleyecek misin artık? Benim de itiraf etmeme izin verecek misin?"

Haziran | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin