chapter 41

19 4 17
                                    

Kalbimi dağlayan sızı her geçen saniye artarken gözyaşlarım durulmaya yakındı. Birkaç saniye güç için dua ettim. Kapıyı o güçle kapattım. Kimsenin beni böyle dağılmış görmesini istemiyordum. Ayrıca kemanıma uzunca veda etmeliydim. Anılarımızı yad etmeliydim.

"Seninle katıldığım son Paris Geceleri olduğunu bilmiyordum. O gün ne kadar eğlenmiştim. On sekizinci yüzyıldan kaçıp gelmiş bir baloda çalmıştık. Sahi kaç yıl önceydi? Yirmi yoktum değil mi? Paris Geceleri'nin o şen havası yine burunuma doluyor sanki. Seninle çalmak istediğim daha nice parça vardı halbuki. Şimdi biraz endişeliyim zira başka bir keman kabul edebilir mi alışkanlıklarım? Parmaklarım yadırgamaz mı? Çok üzücü çok. Yüreğim sana benziyor kemanım. Parça pinçik olmuş sanki."

Ne kadar süre geçti bilmiyordum. Sadece tüm parçaları önüme toplayıp onu yeniden bir bütün haline getirmeye çalışmıştım. Olmuyordu. Eski haline dönmüyordu. Dört telini de salyangozun içinden söktüm. Kopmamışlardı neticede.

Gözyaşlarım iyice durmuştu artık. Ağlamıyordum ama içim titriyordu sanki. Kapı sertçe tıklatıldı. "Haziran içeride misin?" Atilla'nın korkudan deliye dönmüş sesi küçücük odamı sarstı. Kapıyı zorlayıpta kilitli olmadığını anladığında içeri girdi hemen. Gözleri, yere çökmüş bana kaydı. Kapıyı ardından kapattı. Kemanımın halini tarttı. Usulca yaklaştı yamacıma. Benim gibi yasladı sırtını duvara.

Atilla gelince dertlerim arttı sanki. Senin babanın armağanıydı, emanetiydi bu keman. Çok üzgünüm Atilla. Ben sahip çıkamadım ona.

Başımı tam yanımda duran Atilla'nın omzuna yasladım. Sessizce kabul etti beni. Hatta biraz daha sokuldum ona. Atilla beni kucakladı ve bacaklarına oturttu. Başımı göğsüne yasladım. Durulduğunu sandığım gözyaşlarım aktı tenine. Atilla bana sonsuz bir şefkatle yaklaşırken sanki kırılacak bir bibloydum.

"Tamir edilemez. Çok kötü kırılmış. Ben nasıl kilitlemeden çıkarım odadan? Nasıl yaparım böyle bir hata?" Atilla sırtımı okşuyordu ve nazikçe cevap verdi bana.

"Senin hatan değildi. Birinin gelip de kemanını kırması suçunu kendine yükleme. Onu şikayet ettiğimizde ceza alacak. Rektörlük kameraları inceliyor. Polis ben içeri girerken gelmişti." Gözlerine denk düştüğümde burnumu çektim.

"Ama benim sorumluluğumdaydı."

"Odanı kilitlemesen bile kimse odana giremezdi. Kimse kemanını kıramazdı. Kimse sana zarar veremezdi. Bu bir suç ve yapan kişi ceza alacak. Kemanın için çok üzgünüm. Dediğin gibi tamir edilecek gibi değil. Ama sana söz veriyorum senin için bir keman oyacağım. Babamınki kadar sever misin onu bilmem ama onun yeteneğinin bir gramı bile bana geçtiyse söz veriyorum ki sana yine ardıç ağacından keman oyacağım." Atilla'nın boynuna sarıldım.

"Gerçekten oyacak mısın? Atilla ben onsuz nasıl çalacağım? Sen bile hâlâ yeni kemanına alışamadın. Haftalardır çalışıyorsun. Yıllardır çaldığınla aynı olmuyor ki." İşte bu yüzden her zaman iki keman ile pratik yapmamız istenirdi lakin kemanımın maneviyatı öyle büyüktü yalnız onunla pratik yapmıştım. İkinci kemanım bile yoktu evde.

"Semra teyze de çok üzülecek. Barış amcanın oyduğu son kemandı bu. Sanki ben yine amcamı kaybettim. Öyle acıyor canım." Atilla yanaklarıma akan gözyaşlarını silerken onun da gözleri dolmuştu. Atilla'nın kemanını da Barış amca oymuştu ama Atilla bir kriz esnasında kemanı fırlatmıştı. İyi ki de o tamir edilebilecekti. Yoksa gerçekten babasını sonsuza kadar kaybederdik sanki.

"Seni o güzel yüreğinden öperim kadın. Sen sakın üzülme!"

Haziran | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin