chapter 4

37 5 0
                                    

Orkestra şefimizin de aralarında olduğu juriler kırmızının en canlı tonundaki koltuklara dizilmişlerdi. Ben salonun ortalarında oturuyordum. Benimle beraber seçmeleri izlemeye gelenler tek tüktü.

Üçüncü keman orkestradaki kemanlar arasında en şatafatsız ve basit olanıydı. Keman sesi orkestrayı bastırdığı an ilk üçüncü kemancılardan vazgeçilirdi.

İşlevsiz sayılan ve hor görülen üçüncü keman adayları sahneden birbir eksiliyorlardı. Bazılarının gerek gözlerinde yaş gerekse dudaklarında hafif birer tebessüm vardı. Parçasını çalanı da saymazsam sahnede sırasını bekleyen iki kişi vardı. Violinistin parçayı bitirmesine üç porte nota kalmasına yakın Atilla elinde kemanı ve yayı ile sahneye çıktı.

Atilla'nın elindeki kemanı iyice inceledim. Dokuz yıldır çaldığı keman değildi bu. Kopan tellerini elleriyle değiştirdiği, tamiratını ve cilasını başkasının ellerine emanet edemediği kemanı değildi. Aksine Atilla'nın şu an elinde tuttuğu kemanı daha önce hiç görmemiştim. Sağ elinde tutuğu yayın paklığından anladığım kadarıyla da epey yeni bir kemandı bu.

Diline aşina olmadığı bir kemanla sahneye çıkmak bir violinistin en korkunç kabusuydu. Umarım Atilla en azından bir kez olsun o kemanın sesini duymuşsundur.

Diğer violinistlerin de parçalarını dinledik ve sıra Atilla Dalaysel'e geldi. Kendinden emin ve rahat tavrı birazda olsa sinirlerimi hoplatsa da adamın bu kadar rahat olmasının nedeni belliydi elbet. İstanbul Flarmoni Orkestrasının başkemancısı Atilla Dalaysel'di o. Ve yüzde yetmiş beş görme engelliydi.

Haziran | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin