10.

101 10 3
                                    

*JJ'in gözünden.*

Lydia bahçeye çıktığında bi sesszilik oldu.

John B sessizliği bozarak "Babası nasıl ki?" diye sordu Sarah'a bakarak.

Sarah bir nefes vererek anlatmaya başladı.
"James'i çok tanımıyorum. Ama her zaman sert biri olmuştur. O trafik kazasında Rachel'ın ölümüne sebep olan adam bir Pouge olduğu için daha da kinlendi, daha sert birine dönüştü. Lydia ve Timothee ile arası kötüydü, aynı zamanda Rachel'ı aldatıyordu. Ama Rachel'ın ölümünden sonra çocuklarıyla arasını iyi tutmaya söz vermiş. Babamdan duyduğum kadarıyla biliyorum. Lydia anlatmaz."

Adada Green ailesini bilmeyen yoktur. Sonuçta Kook'lar. Ama ailenin görünmeyen yüzünün böyle olduğunu artık bir biz biliyorduk.

Lydia'yı anlıyorum. Babalar berbattır. Buzim yüzümüzden başına bir şey gelemez.

"Bir şeyler yapmalıyız." dedim.

Herkes bana katıldı.

John B bir fikir attı. "Belki de Rafe ile konuşmalı."

Hemen karşı çıkarak "Hayır Rafe ile baş başa kalamaz." dedim.

Kiara "John B haklı. Rafe sonuçta hâlâ aşık değil mi? Ne kadar psikopat olsa da bir şey yapamaz." dedi.

Sarah ona katıldı. "Evet Rafe kimseyle ciddi bir şekilde oturup konuşmaz. Lydia dışında."

Herkes bu fikre kapılmıştı.

"Hayır, çok saçma. Başka bir şey bulalım." dedim.

Pope'da onlara katıldı. "JJ bir şey olmayacak. Lydia da tamam derse plan bu. Artık sadece konuşmanın da bir seçenek olduğunu görmeliyiz. Oyun yok." dedi.

Lydia içeri girdi. "Rafe ile ben konuşmalıyım."

"Evet bizde onu düşündük."

*Tekrar Lydia'nın gözünden.*

Rafe'e mesaj attım. *Akşam saat 7'de sahilde ol. Konuşmalıyız.*

5 dakika sonra cevap geldi. *Nasıl istersen :)*

JJ mutfağa doğru giderken "Bira isteyen var mı?" diye sordu. Kimseden ses çıkmadı. Herkes muhabbete dalmıştı. Neden bilmiyorum o an ben de kalkıp mutfağa gittim.

Buzdolabında bira arayan JJ bulamadığı için sinirleniyor, hızlı ve sert hareketlerle dolabı birbirine katıyordu.

"Hey, sakin ol JJ." sesimle irkildi.

Elindeki birayla buzdolabını kapattı. "Korkuttun beni"

"Kusura bakma."

Sessizlik.

"Sabah erken gitmişsin." dedim.

"Ha evet. Kimseye gözükmemeye çalıştım."

Başımı salladım. "Anladım."

"Ee-" duraksadı. "Akşam için hazır mısın?" ekledi.

Bi iç çektim. "Ona ne söyleyeceğimi bilmiyorum." dedim.

"Ne hissediyorsan onu söyle."

Gülümsedim. O kadar kolay değildi.

Kimse bir şey demeyince içeri geçtik.

...

Akşam saat tam 7'de sahile vardım. Rafe beni her zaman oturduğumuz şezlongta bekliyordu. Ona yaklaştıkça gerilmeye başladım. Beni görünce ayağa kalktı. Garip bir şekilde gülümsedim. Sakin görünüyordu, geri gülümsemedi. Her zaman kullandığı parfümün kokusu burnuma ulaşınca biraz rahatladığım için kendimi suçlu hissettim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

It's Always Summer in Outer Banks Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin