Sınav sonuç belgesi
Kazandığınız burs: yüzde sıfır
Netleriniz: Yüz yirmi soruda kırk net
Yolunuz açık olsun, sınavı geçemediniz.
"Bu nasıl bir belgedir, dalga mı geçiyorlar ya?"
"Sadece matematik çözmüşsün Feza. Ne bekliyordun acaba?"
Bilmem kaçıncı okula kaydolmaya çalışıyordum ve her seferinde önce bir sınava girmem gerektiği söyleniyor, sonra elime bu saçma sapan belge geçiyordu. Uçak yapıp sokağın diğer ucuna fırlatmak geldi içimden. Ve yaptım. Uçak olacak o şey gidip Erica Teyze'nin balkonuna kadar yükseldi, saksısındaki çiçeğin boynunu büküverdi.
"Fezaaaa!!!!!"
"Vallahi yanlışlıkla... İstemeden..."
Kafamdan aşağı bir kola şişesi kadar su dökülürken Rabia mahallenin veletleriyle bir olmuş kahkahalar atarak beni izliyordu. Erica Teyze yapacağını yapıp evine girdi.
"İyi oldu ya, sıcaklamıştım ben de... Ne gülüyorsunuz be? Tamam, güldük bitti. Ya yeteeerr!!"
O sırada telefonum Rabia'nın cebinde çalmaya başladı.
"Telefonumun sende ne işi var?"
"Benimkinde kontür kalmamış, bir haftadır seninkini kullanıyorum ya."
Yuh. Ben bunu nasıl hiç fark etmemiştim?
"E ver artık istersen." diyerek zorla elinden telefonu aldım. Celil arıyordu.
"Alo?"
"Feza, naber?"
Rabia Celil'in sesini duyduğu an susup kaldı. Sonra eve doğru koşmaya başladı.
"Orada mısın Feza?"
"Hıhı. Dinliyorum Celil."
"Dün misafirler gelmişti. Gelen adam bir fen lisesinin müdürüymüş. Laf lafı açtı işte ,ona senden bahsettim, çok çalışkan biridir dedim. Orada seni biraz övdüm yeri gelmişken. Adam arkadaşına okul imkânı sağlayabilirim dedi. Yurt işini de hallederiz dedi..."
Telefonu bir an kulağımdan uzaklaştırıp üzerimden damlayan suların şıpırtısını dinledim.
Bu duyduklarım gerçek miydi acaba?
"Sen ciddi misin?"
"Vallahi bak, dedi ki arkadaşın yeter ki çalışsın çabalasın, ben ona destek olacağım her konuda..."
"Nerede ki bu okul?" dedim.
"Ankara'da."
Bir anda ne diyeceğimi şaşırmıştım. Başka bir şehir kulağa ne kadar korkunç gelse de fen lisesiydi sonuçta. Yeni bir başlangıç... Ama İzmir'den ayrılmak hiç aklımın ucundan geçmemişti. Benim hayatım buradaydı. Evim, annem, arkadaşlarım, Buğra.
"Celil... Teşekkür ederim ya... Ne desem az kalır..." dedim buruk bir sesle.
"Saçmalama istersen. Arkadaşlık diye bir şey var, elimden ne gelirse yaparım."
Gözlerim mi dolmuştu yoksa saçlarımdan suratıma doğru akan sular mıydı o gözyaşı sandıklarım bilmiyordum.
"Geç olmadan gel, kaydını yaptır, yurda yerleş bir an önce."dedi Celil.
Bir milyonuncu kez teşekkür ettikten sonra telefonu kapattım ve eve koştum.
"Anne!!! Rabia!!! Şule Teyze!!! Ankara'ya gidiyorum ben!!!!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Ve Yağmurlar
Teen Fiction|Giriş| Merhaba. Öncelikle iyi kalpli, arkadaş canlısı, kendinden emin, güler yüzlü, insanlar tarafından sevilen, halinden hoşnut biriyseniz bu hikâyeyi hiç okumamanızı tavsiye ederim. Böyle dört dörtlük insanları sevmem ben. Aynı şekilde hiçbir şey...