Uyandığımda tuhaf bir rüyanın sona erdiğini sanmıştım. Fakat evimde değildim, okulumuzun revirindeydim. Yerimden kalkacak gücüm yoktu, kafam çatlayacak gibi ağrıyordu. Tanıdık bir erkek sesi sürekli bir şeyler anlatıyor, arada bir ona annemin sesi karışıyordu.
"Ece hanım, bakın anlamıyorsunuz, bu hiç de normal bir durum değil... Ciddi bir durum bu."
"Feza tuhaftır, bu onun normal hali. Kızımı benden iyi mi tanıyacaksınız?"
" Hizmetlimiz Adliye hanım şans eseri fark etmemiş olsa..."
Ne saçma şeyler duyuyordum böyle. Adliye diye isim mi olurdu yahu. Adile mi demişti yoksa... Bizim müdür müydü annemle konuşan?
"Neyi fark etmemiş olsa?" diyordu annem.
"Bakın, kızınızı iki seferdir okulun çatısında bulunuyor. Kapı kilitli olduğu halde nasıl oraya çıktığını anlamıyoruz. Belli ki anahtarları kaçırmış, önceden planlamış. Topum çatıya kaçmıştı gibi saçma sapan bahaneler söylüyor fakat intihar girişiminde bulunduğunun farkındayız. Öğretmenleri olarak endişe..."
"Topum kaçtı diyorsa topu kaçmıştır. İyice saçmaladınız."
"Bakın, burada Feza'dan başka bir sürü öğrencimiz var. Onların kötü etkilenmesini istemeyiz, anlıyor musunuz? Ayrıca okulumuzun bu şekilde anılmasını da istemeyiz... Bu şartlarda Feza'nın okula devam etmesi doğru değil. Tedavi görmesi gerek belki de, lütfen anlamaya çalışın."
"Benim kızım deli değil!" diye bağırdı annem. Fena bağırmıştı.
*
"Feza! Uyansana kızım!"
"Hımm..."
"Feza! Deprem oluyor!"
"Hep oluyor o.. Hııhııı..."
Annemin ve Rabia'nın sesi uzaklardan mırıltı gibi geliyordu.
"O şekilde uyandıramazsın Feza'yı Ece Teyze. Kızını hiç mi tanıyamadın?"
"Yok yok, şimdi uyanır bak. Feza! Evi su bastı!"
"Faturayı yatırmadın ki bassın. Su akmıyor bile.." diye homurdandım. Bir yandan hala rüya görüyordum.
"Feza, maç başlamış! Kalksana kızım!"
"TRT bile çekmiyor anne. Git uyduyu yaptır da o maç bi başlasın artık." Huysuz bir kedi gibi yataktan sürünerek kalktım. Rabia, Şule Teyze ve annem başımda akbaba gibi bekliyorlardı. Üzerimde pijama, saçlarım dağınık ve oldukça kirli, gözler uyumaktan şişmiş, ağzım gözüm kaymış halde onlara bakıyordum.
"Ne oldu ya, sabahın köründe ne yapıyorsunuz burada?"
"Kızım... Sakin ol tamam mı..." dedi annem.
Şule Teyze elinde çevirip durduğu zarfa bakarak "Mektup kutunuza bu gelmişti, dayanamadım açtım okudum..." dedi.
"Bizim apartmanda mektup kutusu mu varmış? Ve ayrıca, bize gelen şeyi sen niye okuyorsun Şule Teyze? Özel hayata saygı da kalmamış..."
"Okuldan gelmiş..." dedi annem. Sonunda Rabia "Uzatmayın artık ya!" dedi. "Feza, yine uzaklaştırma almışsın. Okula devam etmenin sakıncalı olduğu yazıyor bir de."
"Ne?!"
Şule Teyze zarfı bana uzattı. Ama almadım.
"Deli gibisin. Delileri kimse sevmez." dedi iç sesim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Ve Yağmurlar
Teen Fiction|Giriş| Merhaba. Öncelikle iyi kalpli, arkadaş canlısı, kendinden emin, güler yüzlü, insanlar tarafından sevilen, halinden hoşnut biriyseniz bu hikâyeyi hiç okumamanızı tavsiye ederim. Böyle dört dörtlük insanları sevmem ben. Aynı şekilde hiçbir şey...