2. BÖLÜM

325 25 13
                                    

Ve kitabın sonu şöyle bitiyordu;
O ilk gördüğü, tanıdığı, güvendiği,
Sevdiği insan değildi artık!
"Seven yanılmış,
Sevilen yabancılaşmıştı.!"

                              §§§§

                              §§§§

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@belinay8Gior. : yeni başlangıçlar...

@kenanyildiz_official : sis..❤️
------@belinay8Gior : kardeşş..💛

@nicolozaniolo: Se vieni velocemente all'allenamento, posso abbracciarti. (Çabuk antrenmana gelsen sarılsam sana)
-------@belinay8Gior : aspetta uncora un po'... 🙃 (Biraz daha bekle)

@Galatasaray : ❤️💛
-------@belinay8Gior : 💛❤️

@k.aktürkoğlu_fan : öz ablam

@fenerlibirisi : ısınamadım. Fenerbahçeye gelseydi ısınırdım.
@Gscanfeda : lan yine mi buradasın.

@fenerim : fenerbahçenin teklifini reddedip Galatasaraya mı gittin cidden
@gsmmm: zırla.

                                 §§§§

Karşısında ki formaya baktı genç kız. Formanın her zerresini aklına kazıdı. 8 Belinay ilk defa huzurlu hissediyordu. Sanki evini bulmuştu. Yıllardı huzuru arıyordu.

Sahaya girdiğinde tüm bakışlar ona döndü. Her zaman ki gibi bakışların ona dönmesi ile gerilip kafasını yere eğdi. Küçüklüğünden beri kimseyle konuşamazdı. Gerilirdi hep. Bunun yüzünden maçlara ilk çıkmaya başladığında korkardı.

Okan hoca durduğunda o da durup etrafa baktı. Okan hoca takıma seslenmesi ile herkes geldi. Okan hoca tek takımın değil çalışanlarında orada olduğunu görünce gülerek "takım dedim ben ya takımmısınız siz" çalışanlar gülerek dağıldığında Belinay derin nefes alıp verdi.

Teknik direktörü neyse ki iyi biriydi daha rahat olurdu. "Arkadaşlar Belinay bu. Zaten tanıyorsunuz kendisini. Artık o da bizim bir ailemiz parçası oldu. Tanışın siz bende birkaç dosyaya bakmaya gideceğim" gitmeden hatırladığı ile parmağını onlara sallayarak "kıza bir yanlışınıza görürsem kafanızı parçalarım ayağınızı denk alın." Belinay hiç birşey anlamıyordu. Türkçe çok az anlıyordu ve bu onun için yeterli değildi.

Okan hoca gittiğinde takım rahatlarken nicolo gelip sarıldı hemen küçük kıza. "sorellina." ( Küçük kardeşim) Belinay da ona sarılırken uzun zaman sonra verdiği mutluluk ile gülümsedi. Nicolo ona hep böyle seslenirdi. Çok seviyordu küçük kardeşini.

"Come stai" (nasılsın görüşmeyeli)   " Sto bene, anzi, tu come stai? Mi sei mancato molto." (iyiyim ben asıl sen nasılsın ? çok özledim seni. )  "Sto molto meglio adesso. Anche tu mi manchi molto. Questo posto è stato molto buono per me. Bevi acqua Floriya e starai bene anche tu. Sai, non ci credevo quando me lo hanno detto la prima volta, ma ora ci credo, è davvero bello.". ( artık çok daha iyiyim. bende seni çok özledim. burası çok iyi geldi bana. florya suyu iç sende iyi olacaksın. biliyor musun ilk bana dediklerinde inanmazdım ama artık inanıyorum gerçekten çok iyi. )

tam cevap verecekken daha önce duymadığı ama bir erkeğe göre çok güzel bir ses böldü. " Nico, please introduce us." (Nico bizi de tanıştırsana artık.) Belinay gözleri kocaman olmuş ona bakarken Florya suyu değil ama kerem ona iyi gelecek gibiydi.

Nicolo hemen hatırlayınca belinaya tek tek hepsinin isimlerini söyleyip tanıştırdı tabii hiçbiri belinayın aklında kalmadı o ayrı. Bir tek Muslerayı biliyordu onun haricinde keremi biliyordu ki hiç aklından çıkmamıştı kaç dakikadır. Ezberlemişti ismini.

3 saatin sonunda takım mola verdiğinde onlarla birlikte kafetaryaya gitti. Eve gitmesini söylemişlerdi ama herkesi tanımak istiyordu. Merak ediyordu. Ya da keremi izlemek istiyordu.

Onun anlaması için ingilizce konuşuyorlardı ama bazen türkçe konuşuyorlardı ve Belinay çok merak ediyordu. Bir an önce türkçeyi tamamen öğrenmesi gerekiyor. İtalyadayken çok az da olsa kenanla birlikte öğrendiler. Tabii birbirleri haricinde türk tanıdıkları olmadığı için konuşamamışlardı.

"Belinay, how old are you?" Soruyu yönelten kişiye bakınca sarı ve kıvırcık saçlı biriydi. Değişik saç stili vardı. "20" barış yavaşça berkana eğilirken sessizce "oğlum konu yine bitti ne konuşacağız" berkanda ona uyarak "sen o işi bana bırak kanka"

belinaya dönerek çok da güzel olmayan İngilizcesi ile "Belinay sen yani you why come neden türkiye" tüm takım berkanın can çekişmesine kahkaha atarken Belinay ise anlamayarak baktı ona. "İyi ki sana bırkatım o işi kanka"

barış tekrar kahkaha atınca Berkan hızla barışın kafasına vurdu. "Lan oruspu çocugu kaç defa söylicem kafama vurma diye" herkes tekrar gülerken belinayın aklında tek bir dikkatini çeken kelime kaldım daha önce duymamıştı.

"Olusbu cocuğu ?" Herkesin gülme sesi kesilirken belinaya baktılar. "what does it mean ? I have never heard it before." ( Ne demek ? Daha önce hiç duymamıştım) Herkes ölüm  sessizliğini kururken.

İlk günden kıza kötü örnek olmuştu bile barış. Bilmiyorlardıki barış Berkan ve yunus sayesinde daha çok kötü şey öğrenecekti. Kerem sessizce "buyur kolay gelsin barış."  Berkan barışa eğilirken "Anlat bakalım sonrada Okan hoca seni gebertsin." Barış arkadaşına dönerken "senin yüzünden oldu."

Berkan onunla tartışmaya başlarken barış nasıl açıklayacağını düşündü. Eğer gerçek anlamını söylerse Okan hoca ve sefa hoca ' kıza daha birinci günden kötü örnek oldunuz' diyip kafasını kopartırdı. O yüzden mecburen. " It means my dear friend. I always call Berkan like this. He is my dear friend because he is mine." (Canım arkadaşım demek. Berkana hep böyle seslenirim. Canım arkadaşım o benim çünkü. ) Herkes kaskatı kesilmişti.

Yabancı oyuncular bile çünkü herkes ilk geldiğinde bu kelimeyi öğrenmişlerdi türk oyuncular sayesinde. "Ne yapıyorsun lan barış" kerem ona sinirle bakarken bariş ben birşey yapmadım der gibi bakıyordu.

Kimse birşey demedi konunun kapanmasını ve belinayın bu kelimeyi kimseye söylememesini umuyorlardı. Ama belinayın kafasına yatmıştı bu kelime.

"Are you seriously going to cry Kenan? Okay, I miss you so much already, but if you do this, our job will be very difficult, brother." (cidden kenan ağlayacak mısın? tamam bende seni çok özledim şimdiden ama böyle yaparsan işimiz çok zorlaşacak kardeşim. )

Telefonun diğer tarafındaki çocuk burnunu çekerken derin nefes alıp verdi. "Of course, that's easy for you to say. there is nicolo there. For the first time I feel alone here. I want you." (tabii senin için kolay söylemesi. orada nicolo var. ilk defa kendimi burada yalnız hissediyorum. seni istiyorum ben. )

Belinay sessizleşirken kenanın aklına bir fikir gelmişti. " What if I join a Turkish team there? Beşiktaş, Fenerbahçe or Galatasaray which one?" (bende orda bir türk takımına gelsem nasıl olur ? beşiktaş, Fenerbahçe ya da Galatasaray hangisi? ) Balkondan boğaza bakarken derin kokuyu içine alıp verdi. "You know that the coach will not leave you." (teknik direktörün seni bırakmayacağını biliyorsun. ) Kenan oflarken Belinay onunla bir süre daha konuşup ikna etti.

Bir süre boğaza bakarken tüm dertlerini unutup bir anda kerem aklına geldi.  gülümserken ilk defa gördüğü çocuğun neden bu kadar aklında kaldığını düşündü. Bu duygular çok yabancıydı belinaya. Daha önce annesi  ve asosyalliği yüzünden hiç arkadaşı ve sevgili olmamıştı. Sadece beraber büyüdüğü nicolo ve Kenan vardı hayatında. Aile olmuştu ikisi ona. Bilmiyordu içindeki bu his neydi. Kerem karşısında olsa sıkılmadan sabaha kadar izleyebilir onu. Herşeyi düşündü ama aşk olabileceğini hiç düşünmedi. Düşünmek istemedi. Korkuyordu aşktan. Herşeyden korkuyordu...nedenini ise zamanla göreceksiniz?

Sonnnn....
Hikaye hakkında ne düşünüyorsunuz?

Beğendiğiniz yada beğenmediğiniz yerler ?
Yorum yapabilirsiniz .

İstediğiniz sahneler varsa yazabilirsiniz.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

LİTOSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin