11.BÖLÜM: "O BENİM NEYİM?"

4.1K 218 188
                                    

✩

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

✩...✩

"Gözlerinin dokunduğu her yeri
kendi gözlerimde mühürlü kıldım..."

✩...✩

Her şeyi bilen insanın daha fazla yükü vardır.

Çünkü doğruyu bilmek, yanlışı bilmek, iyiyi bilmek, kötüyü bilmek yüktür bize. Herşeyi bilenin acısı daha büyüktür...

Duyduğum sesle elimdeki telefonu tutuşum gevşemiş, dizlerimin bağı her an çözülüp düşecekmişim gibi hissettim. Karşı taraftan şaşkınlık dolu,"Arin" kelimesi çıktı. Bu abim. Canım, kanım, hayatım.
Uzun zamandır hasret kaldığım sesini işittim. Uzun zamandır adımı onun ağzından duyumsamamıştım. Heyecanlı bir şekilde abimle konuşacağım sırada ellerim arasındaki telefon çekildi. Sinirli bir şekilde dönük olan sırtımı çevirdim. Adar elindeki telefonu kapatıp kalkık kaşları arasında ceketinin cebine koydu.

"Sana telefonuma dokunma hakkını kim verdi."

"Abim neden seni arıyor?"

"Sana telefonuma dokunma hakkını kim verdi dedim."

Aramızda soğuk rüzgarlar esmeye başladı sesindeki öfke yüzünden.

"Ben de sana abim neden seni arıyor dedim."

Kelimeleri teker teker ikaz ettim.

"Damarıma basmayı bırak," dedi sert ve yüksek sesiyle.

"Sen de bana adam gibi cevap ver," dedim gırtlağımdan bağırarak. Önce sadist bir gülümse sonra ise sert bir çehre peydah oldu yüzünde.

"Yok sen akıllanmazsın. Ben sırf elimden bir kaza çıkmaması için kendimi hiç olmadığım kadar zapt ettim. Ama bugün... Bugün öyle bir şey olmayacak."

Sesi ben bu saatten sonra bu karardan dönmem der gibiydi. Bakışlarımı gözlerinden çektim. İki saniye boş beyaz duvara baktım sakinleşmek adına.

"Elinden ne gibi bir kaza çıkabilir ki? He ne gibi?" Bu adamın yanında sakın kalmak pek de kolay değilmiş.

Öfkeden kan kırmızısı olmuş gözlerini bana dikip bileğimi hışımla sıkarak peşinden sürüklemeye başladı. Arkasında olmama rağmen sinirden sert ve sık soluklarını duyuyordum. Her saat her dakika öfke patlaması yaşıyor bu adam. Evin çıkışına doğru yürüyüp kapıyı sert bir şekilde açıp bahçeye çıktı. Adımlarının hızı nefes alıp vermesiyle eş değerdi. O kadar hızlı yürüyor ki bir an düşecek gibi oldum. Bahçede bulunan bütün korumalar bizi görür görmez başlarını önlerine eğdiler.

Adar ise bileğimi o kadar çok sıkıyordu ki ağrımaya başladı. Bana dönük olan sırtına doğru konuşmaya başladım. Artık sus pus nereye kadar. Benim gibi birisinin lügatına ters. Uzun zamandır olamadığım Arin olma zamanı.

ZORUNLU BAĞLAR: Geçmişin İzleri (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin