Tayfa dağılmış bir şekilde beklerken. Yanlarına koşarak Gündüz geldi. Tayfanın kıyafetlerinde ki kan izlerini görünce beyninden vurulmuşa dündü. Kardeşi ne haldeydi? yaşıyor muydu? Bu düşünceler aklından geçerken kalbinden de kurşunlar geçiyordu.
"Ateş iyi değil mi? Hilal sen sağlıktan anlıyordun iyi değil mi? Biriniz iyi desenize lan." deyip dizlerinin üzerine düşüverdi. Deniz derin bir nefes alıp yerinden kalkıp Gündüz'ün koluna girip Tayfasının yanına getirip oturttu. Gözlerinde bunca zamanın öfkesini her dakika azaltan bir hüzün vardı.
Derin bir nefes alıp "Sen onu yakından tanımadığın için iyi mi diye soruyorsun ya, o iyi olur hep o ne olursa olsun bizi görünce iyi olur yine iyi olacak. Biz yine onu iyileştireceğiz. " dedi acı bir gülümseme yaptı. Gündüz de aynı gülümsemeyi ona yaptı. Gündüz kendi tayfasına da haber vermişti. İki tayfanın arası liseden beri pek iyi değildi. Kazandıkları yeni okullarında yani son üç yılda araları iyice açılmıştı.
Gündüz'ün tayfası gelir gelmez. Gündüz'ün yanına gittikten sonra hepsi kardeşlerinin yanlarına geçtiler. Bu aslında Gündüzü fazlasıyla sevindirmişti. En azından bazıları kardeşlerinin can acısına engel olabiliyor diye düşünüyordu.
Gece ameliyata gireli yaklaşık olarak altı saat olmuştu. Herkes yorgun düşmüştü. Kötü bir haber gelse ruhlarını kaybedecek 12 çocuk söz konusuydu. İnsan sadece dostu, kardeşi ölünce ruhunu kaybetmezdi bazen de düşmanını kaybedince ruhunu kaybederdi.
Doktorun çıkması ile hepsinin kalbi hızlı atmaya başlamıştı. Ateş hariç hepsi ayaklanıp doktorun çevresine doluşmuşları. Ateş'in gücü ayağa kalkmaya yetmiyordu. O oturduğu yerden bütün ruhu ile doktora odaklaydı.
"Gece'nin yakınları sizlersiniz değil mi? (Gençler başları ile onayladılar) Geldiğinde çok kan kaybetmişti ve iç kanaması vardı. Doğru müdahale ile durumu düzelttik. Şuanda hayati risk daha az ama %80 in altında düştü diyemem. Bir hafta kadar Gece'yi burada misafir edeceğiz. Geçmiş olsun." Dedi ve gitti.
Kafaları karışmıştı sevinmelerimi gerekiyordu, korkmaları mı? derken. Ateş'ten bir ses yükseldi " Niye mutsuzsunuz olum, yaşıyor Gece yaşıyor. Şükürler olsun be." dedi. Hepsi bu ses ile güldüler birbirlerine sarıldılar. Gece'nin tayfası koşarak Ateş' e sarıldılar. Kardeşleri yaşıyordu.
Sevinçleri bitmeden Baran çok üzgünmüş gibi yanlarına geldi. Gündüz'ün kolundan tutarak "Aslanım, prensesim iyi değil mi? Birde doktor ne tarafa gitti haberciler dışarda bekliyorlar. Açıklama yapmak lazım." dedi.
Gündüz'de Ateş' te onun saçma ve sahte hislerinin farkındalardı ama bozmadılar. Onların şu anda tek derdi Gece' idi. Gündüz kırgın, acı bir gülüş ile "İyi olacak. Doktorda odasına gitti." dedi. Baran başıyla onaylayıp doktorun yanına gazetecilere açıklamaya gittiler.
Bazıları için aile kavramı yoktu, tek dertleri para, şan şöhretti. Baran'da onlardandı, bundan en çok acı çeken hep Gece olmuştu. Şimdi ise Gece'nin canı başka bir sebepten yanarken bile onun değerini göremiyordu. Belki de Gece böyle böyle gecelerin karanlığına gömülmüştü.
Ameliyat hanenin kapısı tekrar açıldı ve Gece çıktı. Gece'yi görür görmez Ateş'e bir enerji gelmişti, koşarak sevgilisinin yanına gitti, ağızından "Ben buradayım Gecem, söz veriyorum sen uyandığında ben yine dizinin dibinde olacağım korkma." dedi. Gündüz yanına yaklaşamamıştı bile kendini geri çekmişti.
Gündüz kısık bir ses tonuyla "Keşke Gece seninle başka bir evrende farklı şekillerde karşılaşsaydık. Belki o zaman seninle dost olabilirdik." dedi. Olanlardan kaynaklı olarak ne yapması gerektiğini bilmiyordu ama onun dediklerini duyanların olduğunu da bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş'in Gecesi
General Fiction-Ben seni korurum sen yeter ki bana dürüst ol. - ya gerçekler sana zarar verirse Ateş.