KAYBETME KORKUSU

47 4 0
                                    

Selçuk Sancaktar....

Emre  ve Beril'in gitmesi ile oğlumun yaptığı hareketleri düşünmeye başladım. Ne ara bu kadar vurdum duymaz olmuştu. Etrafındakileri hiç düşünmeden incitmeyi nasıl başarıyordu gerçekten hayret ediyorum. Tıpkı annesi gibi acımasız, düşüncesiz. Ben ne yapacaktım bu oğlanla... Etraftan gelen çığlıklar ve alarm çalması ile düşüncelerimden sıyrıldım. Neler oluyordu böyle. İnsanlar neden bu kadar bağırıyordu. Aklımdaki sorulara cevap bulabilmek için etrafıma bakındım. Sanki kalbim yerinden  sökülüyormuş gibi bir acı ile elimi  kabime koydum. Omzumda bir el hissetmemle elin sahibine baktım. Sekreterim Selin birşeyler söylüyor ama kulaklarıma ulaşan ses  sanki bir uğultudan ibaretti. Kendime gelmeye çalışırken sekreterim Selin'e döndüm.
"Neler oluyor Selin insanlar neden bağırıyor? Bu alarm da neyin nesi?"
"Selçuk Bey yangın çıkmış. Hemen buradan gitmemiz gerekiyor."
Sekreterim beni çekiştirirken ağır adımlarla ilerlerken aklıma Emre geldi. Çıkmışmıdır ki buradan. Cebimdeki telefonu çıkartıp emrenin numarasını tuşladım. Duymaktan en nefret ettiğim kadın sesini duymamla gözlerim karardı resmen. Telefonun neden kapalı be evlat neden?
Hızla çıkışa doğru ilerlerken Seline döndüm  "Emre'nin arabasi hala garajda mı?"
"Bilmiyorum Selçuk bey hemen baktırıyorum ama öncelikle sizin buradan çıkmanız gerekiyor. "Selin oğlumun telefonu kapalı ulaşamıyorum. Bu lanet olası yerden çıktımı çıkmadımı bilmiyorum. Birşey oldumu onuda bilmiyorum sen gelmiş bana buradan çıkın diyorsun. Çabuk bana birisi oğlumun arabasının garajda olup olmadığının haberini versin çabuk" dememle selin kolumu bırakıp yanımdan uzaklaştı. Ne olur Emre ne olur çıkmış ol ne olur . Etraftaki çığlıklar azalırken biraz olsun kendime gelebilmiştim. Geçmek bilmeyen kalp ağrımla ara ara  kendini ben buradayım dercesine ağrısını  arttırıyordu. Derin derin nefesler alırken Selin ve bir adamın bana doğru geldiğini gördüm. İkiside telaşlı bir şekilde yanıma geldiklerinde Selin konusmak icin açıp geri kapattı. Sabır dilercesine ikisinede baktım.  "Ne olduğunu söyliyecekmisiniz artık. Emre'nin arabası garajda mı? "
Selin bana yutkunarak "Selçuk bey " diyip durdu. "Selin söylesene artık oğlumun arabası garajdamı değilmi? Çatlatmayin adamı. "
Yanındaki adam "Emre beyin arabası garajda Selçuk bey. Belki sesleri duyup dışarı çıkmıştır. Dışarıya bakalım" dedi.  "Ne duruyorsunuz  o zaman baksanıza" dememle yanımdaki adam uzaklaştı. Hadi be aslanım neredesin ne olur çıkmış ol. Selin'nin konuşması ile  ona odaklandım. "Selçuk bey bizimde çıkmamız gerekiyor. Her yer duman "demesi ile daha yeni farkettiğim dumana odaklandım. Dumanlara uzun uzun baktım. Tabi ya ben bunu nasıl düşünemedim. Hemen Selin'e bakıp sen çıkıcaksan çık ama bana hemen asansörden anlayan birilerini bul ve asansörün oraya gönder " dedim. Selin anlamayan gözlerle bana bakmaya devam ederken "Hadisene kızım" dememle sanki bunu bekliyormuşçasına hemen yanımdan uzaklaştı. Hızlı adımlarla asansörlerin oraya gittim. Emre buraya ne zaman gelse garaja merdivenle değil asansörle inerdi. Gittiği dakikadan alarm sesine kadar en fazla 5 dakika geçmiştir. Bu esnada Emre'nin arabası garajdaysa  oğlum asansörde o zaman.  Yaklaşık bir dakika sonra yanıma iki adam geldi. "Selçuk bey çıkan yangın durduruldu. "Dedi adamlardan biri. "Şu asansörü açın" dedim az önce dediklerini duymazdan gelerek. Adamlar hemen elindeki çantadan birşeyler çıkartmaya başladı. Duman burayı öyle bir kaplamışki zor nefes alıyordum. Kaç dakika sürdüğünü bilmesemde bir asır gibi gelen asansörü açma işlemi sonunda bitmişti. Asansör açıldığında. Yerde oturmuş başını Emre'ye yaslamış ve gözleri kapalı Beril, Berilin başına başını dayamış ve gözleri kapalı Emre'yi bulmayı beklemezdim açıkçası bu duruma şaşırmış bir şekilde bakarken kendime gelmeye çalıştım. Hemen Emre'nin yanına gidip diz çöktüm. Elimi direk boynuna  götürüp nabzını ölçtüm. Nabzı atıyordu. Çok şükür yaşıyordu aslanım. Yanımdaki adamlardan biri kızla ilgilenirken biri ayakta bizi izliyordu. Ayakta olanı yanıma çağırıp  Emre'yi taşamama yardım etmesini söyledim. Omuzlarından ben tutarken ayak kısımlarından da adam tutuyordu. Asansörden kısa sürede dışariya çıkardık. Dışarıda duran sağlık görevlileri yanımıza gelip Emre'yi aldılar. Oğlumun gayet iyi olduğunu hava yetersizliğinden bayıldığı söylediler. Solunum cihazina bağlamışlardı. Sağlık görevlileri hastaneye gitmeye gerek olmadığını söyleyip ambulansta uyanmasını bekleyebileceğimi söylemişlerdi. Kısa sürede oğlum uyanınca onu ilk kucağıma aldım günkü gibi  heyecanlandığımı farkettim. Oğluma birşey olacak diye canımdan can gitmişti. Ya ona birşey olsaydı ya onu orada bulamasaydım. Gerisini düşünmek bile istemiyordum. Oğlum gözlerini araladığında ilk önce gözleri ile etrafi taradı. Sanki birşey arıyormuş gibi. "Aslanım iyimisin oğlum" dedim. Kendine geldiğini umarak. Bana bakıp sadece gözlerini kapatarak yanıt verdi.  Birşey söyleyebilmek için dudaklarını aralayıp geri kapattı." Birşeymi söyliyeceksin oğlum"
Birkeç saniye etrafina bakındıktan sonra tekrar bana döndü " O kız nerede?  İyimi?" Dedi. Ilk önce kimi sorduğunu idrak etmeye çalışırken asansörde o kızla olduğu aklıma geldi" Beril'denmi bahsediyorsun Emre "dedim. Başı ile onay verirken gerçekten o kız iyimi Emre'yi o halde görünce oğlumdan başkasını gözüm görmemişti. Kızın durumunu sormaya bile vaktim olmamıştı. Başımı olumsuz yönde iki yana sallayarak konuşmaya başladım. "Bilmiyorum aslanım bilmiyorum. Seni o halde görünce o kızla ilgilenemedim. Durumu nasıl bilmiyorum ama iyidir sen merak etme"dememle Emre ayağa kalktı. "Nasıl ilgilenmedin baba o kızla sen ilgilenmezsen ben ilgilenmezem kim ilgilenecek kimi kimsesi yok" dedi. Haklıydı o kızı orada bırakmamam gerekirdi ama sonuçta evladım o durumdayken nasıl bir başkasını düşünebilirdim ki. Emre solunum cihazını çıkartıp ambulanstan indi. Bende peşinden inerken Emre deli gibi etrafına bakınmayı başladı.

Emre....
Karanlık bir sokakta ilerkerken neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. En son asansörde o kızla oturmuştum. Sonra gözlerim kapanmıştı. Nasıl olduda ben buraya gelebildim. Etrafıma bakarken birden uyandım. Etrafıma bakındım. Ilk önce gerçekmi diye etrafi iyice incelerken birden babamı gördüm. Gerçekti tekrar etrafa bakındım sanki eksik birşeyler vardı. Tabi ya o kız...
Babama o kızi sorduğumda onunla ilgilenmedigini söylediğinde kendimi birden bire ambulansın dışında buldum. Etrafta deli gibi o kızı ararken babamın sekreterini gördüm. Ona doğru hızla gidip kolu tuttum. Kız şaşkın bir şekilde beni incelerken "Emre bey kendinize gelmişsiniz"demesine aldırış etmeden "o kız nerede ?"
"Hangi kızdan bahsediyorsunuz"
Babamin yanıma gelmesini konuşması ile anladım. "Tasarim yarışmasının birincisi Beril'den bahsediyoruz Selin" dedi. Selin yüzünü düşürerek "o kızdan mı bahsediyorsunuz? O kızı az önce ambulans ile götürdüler " dedi. "Durumu nasılmış? İyi değilmi? "Dedim. Kız başını olumsuz anlamda sağa sola çevirdi. "Görevliler konuşurken duydum kalbi durmuş. " dedi. Nasıl ya kalbi mi durmuş hayir hayır olamaz. O masum kız benim yüzümden ölmüşmüydü olamaz. Haykırışlarım her yeri sararken insanların bakışlarını umursamadım. Benim yüzümden bir insan ölmüştü. Ben ne yapsam az degilmi? O masum o güzel gözlü kız benim yüzümden ölmüştü....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 03, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Büyük BuluşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin