Uçak moduna aldığım telefonu normale aldığımda tek bir aramanın bile olmadığını görünce aslında arayacaklarını düşünmekle hata yaptığımı anladım. İnsan bir kez olsun aramazmı ya ama bende hata neden hala onların aramasını istiyosam zaten açmayacaktım ki. Derin bir nefes alıp saate baktım.Daha saate baktığımda 09:00 olduğunu gördüm. En geç yarım saate istanbul otagarında olacağımızı düşünerekten rahatlamıştım en azından törene yetişebilecektim. Yanıma döndüğümde teyzenin mışıl mışıl uyuduğunu gördüm. Başımı cama yaslayıp camdan dışarıya bakmaya başladım. Acaba benimde böyle tatlı bir anneannem yada babaannem varmıydı.Beni hiçimi hiç merak etmemişler midir? Belkide Nergis annem gibi onlarda beni sevmemiş hatta istememişlerdir. Benim bu hayatı yaşamamı onlar istemiştir. Acaba benim hamurum aşklamı yoğuruldu yoksa nefretlemi? Belkide annemle babam ayrılmıştır annem bana bakamıyor diye beni bırakmak zorunda kalmıştır. Peki beni onca sene hiçmi merak etmemişler. Keşke bir anlık öfkeyle valizimi hazırlayıp oradan ayrılmasaydım. Belkide onca merak ettiğim soruların cevabını alarak istanbula gelebilirdim. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım Nerdesiniz be anne , baba sizi çok merak ediyorum. Peki ya siz beni merak ediyormusunuz beriliniz kime benziyo hiçmi merak etmiyorsunuz. Belkide asiliğim, göz rengim, yada boyumun uzunluğu sana benziyordur baba , ya senden ne aldım annem yoksa saçlarımın renginimi aldım yada ses tonumu hatta belkide ne nergis annemin nede ömer babamın içinde olmayan hayvan sevgisinide senden almışımdır. Acaba hangi şehirde hangi hayatlardasınız? Sizi onca şehir arasında bulup kokunuzu içime çekebilicekmiyim? Bu hayatta hep bebeklerin acizliğinden bahsedilir aslında bilmedikleri bebekler değil bizler acizizdir. doğru söylemekten kaçınan biz acizlerin işidir hayat bitirmek. Onca yıl dile kolay yalan bir hayat , yalan bir anne , yalan bir baba , yalan bir şehir. yalan yalan yalan. Arabanın aniden durmasıyla kapalı olan gözlerimi araladım. Etrafıma bakındığımda otogarda olduğumuzu anladım. Otobüsten inip valizimi alırken bir yandan telefonumdan adresi anlamaya çalışıyordum. Tabi bakmam uzun sürmedi sert birşeye toslamamla elimdeki telefonun yere düşmesi bir oldu. Ben daha olayın şokunu yeni atlatmamla yanımdan hiçbir şey olmamış gibi ayrılan kişiye çeviridim bakışlarımı. Ukala bide arkasını dönmüş gidiyor. İstanbul insanı bu kadarmı değiştiriyor. Bir özür bile dilemeden çekip gitmek nedir ya ?
" Hey baksana " diyebildim sinirle hala umursamadan ilerleyen kişiyle dahada sinirlenmeye başlamıştım bu sefer
" kendini beğenmiş ukala sana diyorum "
dememle adım atmayı bırakıp yavaş yavaş bana döndü. Benim nutkum tutulmuşçasına bakmamın ardından çocuğun " Bana mı dedin " cümlesiyle kendime geldim.
" Evet sana dedim. Biraz önüne baksan sayende telefonum yerle bir oldu. Hadi onu geçtim insan bir özür diler be odun "
sözlerim üzerine bana doğru yaklaşan adeta nefesimi kesen bu kendini beğenmiş çocuğa saf saf bakarken önümde bitmesi bir oldu.
" Bana bak ufaklık zaten acelem var seninle uğraşamam. Hadi sen yoluna ben yoluma" diyerek gelmesi gibi uzaklaşmasıda bir oldu . Bense ne yapacağımı bilemeden yerde paramparça olmuş telefonu alıp açmaya çalıştım, ama açmayla kaldım sadece bir düşmeyle bozulmayacak bir telefon yokmudur acaba... Sinirle elimde paramparça olmuş telefonla bir otel aramaya koyuldum-----------------------------
Otel aramakla geçen uzun bir zamanın sonunda ne yapacağımı bilemeden elimdeki valizi yere adeta atarcasına bırakıp kaldırıma oturdum. Dizimi koluma destek vermek için kollarımı dirseğime koyup ellerimle yüzümü kapattım. İstemszice akan yaşları umursamadım bile. Napıcaktım ben bu şehirde ? benim gücüm ne ki geldim? benim neyimeydi gelmek? ya ben bu hayatta insanlara güvenmekten başka naptımda hayat resmen benmle dalga geçercesine oynuyor? Ama yok pes etmek yok. Ben beril aksoy bu yalan hayatta yalan şehirde ayakta durmayı başarıcam. Hemde dimdik durucam durucam. Annemle babamıda bulup beni neden bıraktıklarının hesabını soracağım. Derin bir nefes alıp gözyaşlarımı sildim. ayağa kalkıp yerde duran valizimi alarak otel aramaya devam ettim. yaklaşık on dakika kadar yürüdükten sonra çok büyük olmasada orta gelirli olan bir otel bulabilmiştim. otel bulabilmenin sevinciyle yüzümde oluşan tebessümle içeri girdim. resepsiyona girip tatlı birisine benziyen bayana gülümseyerek.
" merhaba"
"merhaba buyrun efendim oda ayırtmışmıydınız"
" hayır boş bir odanız varmı"
"tabi kaç gün kalıcaksınız"
"onu bende bilemiyorum işlerime bağlı"
"peki ödeme nakitmi olucak" demesiyle arkasındaki yazıya gözüm takıldı günlük 90 tlyle muazzam bir hizmet yazısıyla burada kalamazdım. tekrar kadına dönüp gülümseyerek konuşmaya devam ettim.
" daha uygun odalarınız varmı"
"malesef hanımefendi zaten yeterince uygun fiyatlarımız. eğer daha uygun istiyorsanız pansiyonlara gidebilirsiniz."
" peki nerede bulabirim pansiyon?"
" bir alt sokakta bir pansiyon olucaktı oraya bakın isterseniz"
" peki teşekkürler" diyerek oradan ayrıldım. Kadının tarif ettiği pansiyonun önüne geldiğimde o kadar şirin bir yerle karşılaşıcağımı hic tahmin etmemistim. Daha içeri bile girmeden sıcacık görünen bu pansiyonda acaba neler yaşayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Buluşma
Novela JuvenilHayat bazen size öyle bir oyun oynar ki ne yapacağınızı şaşırırsınız. Hani arafta kalmak diye bir şey vardır ya ne ileri gidebilirsiniz nede geri. Peki arafta kaldığında savunduğun senin için doğru olan ya yanlışsa!! Tüm hayatını bağladığın do...