6. Bölüm

186 13 12
                                    

Ala-Altıncı Bölüm:Özet-Geçmiş

Ala-Altıncı Bölüm:Özet-Geçmiş

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🫖

Yağmurun bardaktan dökülürcesine yağdığı bir geceden sonra gün aymıştı Fina adasına. Yunanistan ve Türkiye arasında pekde küçük olmayan sessiz sakin aynı zamanda turistlerden geçinmeyen bir adaydı Fina adası.

Sevgi hanım 45 yaşına girmek için gün sayan beyaz tenli yaşına göre fazlasıyla genç görünümlü güzel,kibar ve kumral bir hanımefendiydi. Adanın cumhurbaşkanı olan kocası ona çalışmasına gerek olmadığını söylese bile 10 küsür yıl almış evliliğinin başından beri kendi ayakları üzerinde durmayı hep bilmişti.

Sabahın erken saatlerinde orta alandaki kendisine ait arı kovanlarının yanına gitmek için üstüne giydiği profesyonel tulumu ile birlikte yürümeye başladı. Gelen geçen yerliler ona selam verir ve günaydınlar dilerken o da karşılığını vererek varmıştı gelmek istediği yere.

Sevgi hanımın bir oğlu vardı,canından çok sevdiği biricik oğlu Bora'sı haftaya 10 yaşına basıyordu. Zaten oğlunu zor şartlar altında doğurmuş sonrada hamile kalması imkansız olmuştu. Bora'sına hamile olduğu vakitte henüz 6.-7. ayındaydı hamileliğinin,kocasının sürdüğü arabanın önüne kıran tırla kaza yapan çiftin oğulları adanın bilgeli ebesi sayesinde kurtulsada Sevgi hanımın bir kız bir oğlan çocuğuna sahip olma hayali bu şekilde suya,en derinlere gömülmüştü.

Gelen bebek ağlama sesi ile önünde onunla debeleşen arıyı uzaklaştırmak için elini arıya doğru savurdu Sevgi hanım,arılardan kurtulduğunda yıllarca ayağını basmadığı Fin ormanına doğru bir adımını atmıştı. Tulumun etkisi ile polenlerin ona etkisi olmadığını gören Sevgi hanım polenlerin hala varolduğunu yanında onu takip ettiğinden yere yıkılan birkaç arıdan anlamıştı.

Bundan yıllar önce Sevgi hanım daha yokken annesinin anlattığına göre bu ormanın en yaşlı ağacında siyah bir çiçek filizlenmiş,tüm ormana yayılan bu polenlerle yerlilerin bir çoğu ağır hastalıklara yakalanmış veya hayata gözlerini yummuşlardı.

Sevgi hanımın dedesi yani o zamanın cumhurbaşkanı çözümü polen yayan çiçeklerin daha filizlenmediği ve filizlendiği ağaçlar olarak bölme kararı almış.
Filizlenmek üzere olan ağaçları acımadan kestiren dedesi Fina ormanının sadece 4'de 1'ini kurtarabildiğinden polenli kısıma Fin ormanı,polensiz kısmın ormanına A ormanı denilmişti.

Sevgi hanım bu düşüncelerden kurtulup elinde balları taşıdığı sepeti yere bırakmıştı. Ağlama sesleri hala devam ederken çimenlere serilmiş mor piknik örtüsünün üzerinde hiçbir koruyucu ekipman olmadan giydiği pembe zıbınlıkla uzanan minik bebeği almıştı görüş açısı,attığı ufak çığlıkla ilk yaptığı bebeği kucağına alıp ormanın dışına çıkarmak olduğunda aslında bebeğin artık bu polenlerden etkilenmediğini bilmiyordu.

Sevgi hanım" hii sen yanıyorsun"dedi

Elindeki eldiveni çıkarıp bebeğin anlına elini dokunduran Sevgi hanım onun bu kadar ateşi olduğunu asla düşünmezdi. Hiçbir şeyi umursamadan eline aldığı minik bir o kadarda tatlı bebeği adanın en bilgili tıpçısı ve yerlisi olan Yüce San'a götürdüğünde Yüce San onun ormanın polenli çiçeklere rağmen oldukça iyi olduğunu ve ateşinin hemen düşürülebileceğini söylemişti.

Yüce San'a göre yaşaması imkansız olan bu bebek artık yerlilerin mucizesi olmuştu. Kocası eve geldiğinde onu evlat edinmek isteyen Sevgi hanıma karşı bebeği ve onun ailesini araştıran adam sadece zıbınlığında yazan Alara ismi dışında bir şey bulamamıştı.

Onu kızları sayan aile sayesinde harika bir çocukluk geçiren Alara her şeyi anlayabilecek yaşa yani 11 yaşına girdiğinde babası ve annesi onu karşısına aldı.

Her ne kadar istemeselerde onun kendi biyolojik kızları olmadığını ama her ne olursa olsun mutlu aile ilişkilerinin devam edeceğini ve biricik kızlarını bırakmayacaklarını söylemişlerdi. Aylarca depresyonda kalan Alara günlerce abisine,annesine,babasına,arkadaşlarına ve kuzenlerine ağlasada gerçeği bir süre sonra kabullenip daha mutlu bir yaşam geçirmeye odaklanmıştı.

Ölümden dönen bir bebeği kurtaran ailesiyle gurur duyarken biyolojik ailesine buram buram nefret duyan Alara adını artık zaten arkadaşlarının ona lakap olarak seslendiği Alâ adına çevirmiş ve büyüdükçe Rala lakabınıda kabullenmişti.

Turistlerden nefret ederek ve insanlardan uzak kendisi dışında sadece tek bir kişinin girebildiği Fin ormanında büyüyen Alâ bir gün ona yakın olmaya çalışan ve artık kızlarını buldukları için bu hasretlerinin yok olacağını düşünen Alâ'nın ağzıyla turist ailesi olan Kanatlı ailesi aslında Alâ'nın onlara duyduğu nefretin büyüklüğünden habersizdi.

Bir gün en büyük abi kız kardeşini sinir etmiş ve kız kardeşi ona göre elini tuttuğu serseri ile birlikte uzaklaşmıştı. En büyük abi Artun,kız kardeşinin olduğunu anladığı kaskta bulduğu saç telleri ile dna testi ile yıllarca uzak kaldığı kız kardeşinin karşısına çıktığında...

🫖

DEVAM EDECEK...
Medya:On the floor
658 Kelime;)

Finan AlâWhere stories live. Discover now