GEÇMİŞ

189 16 19
                                    


Yıl 2016
3 Ağustos


Beynim çok yorgundu. Asya ile birlikte dershaneden eve dönüyorduk. Akşam olmuştu saat 21.30'du.

Yanlışlıkla çıkmaz sokağa girmiştik. Tam gidecektim ki Asya kolumu tutarak beni durdurdu. Nefes nefese konuşmaya başladı.

"Dora, biraz dinlenelim. Çok yoruldum..." dediğinde onu başımla onayladım.

(5 dakika sonra)

Asya'ya artık gidelim diyecektim ki üç kişilik bir erkek grubu yanımıza doğru yaklaşmaya başladı.

Fısıldayarak, "Asya bunlar kim?" dedim ama cevap vermedi.

Yüzünü bana çevirdi ve gözlerinde
üç şey gördüm.

Pişmanlık.
Çaresizlik.
Hayal Kırıklığı.

Neden bana öyle bakıyordu? Bu çocukları nereden tanıyordu? Niye bana cevap vermiyordu?

Çocuklardan birisi Asya'ya beni işaret ederek konuşmaya başladı. "Sen gidebilirsin, senlik bişi kalmadı," dedi.

Neler oluyordu?

Asya ayağa kalkarak bana son kez baktı. Gözleri dolmuştu. Neden ağlayacak gibi duruyordu? Neden gidiyordu?

"Asya..." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Gözlerini yumdu ve gözyaşları akmaya başladı. Geri açtığında gözleri kıpkırmızı olmuştu. Neden ağlıyordu? Neden beni bırakıp gidiyordu?

"Affet beni Dora, üzgünüm..." dedi ve ağzından bir hıçkırık firar etti. Yüzünü benden ayırıp önüne döndü ve arkasına bile bakmadan çıkmaz sokakta gözden kayboldu...

Az önce konuşan çocuk, sırıtarak bana bakıyordu. Niye pişkin pişkin sırıtıyordu? Daha fazla dayanamadım ve konuşmaya başladım.

"Siz kimsiniz? Benden ne istiyorsunuz? Asya neden gitti? Beni nerden tanıyorsunuz?" dediğimde sırıtan çocuk konuşmaya başladı.

"Ben Onur," dedi. Gözlerimi devirerek, "Sorularıma cevap verin!" dedim sesimi hafif yükselterek.

Onur denen çocuk kaşlarını çatarak,
"Ne bağırıyorsun lan!" dedi dişlerinin arasından. Yerimden sıçrayarak kendi kendime fısıldadım. "Asya beni neden bıraktı?" Onur bunu duymuş olmalı ki histerik bir kahkaha attı ve konuşmaya başladı. "Madem bu kadar çok merak ediyorsun... Ozaman anlatayım," dediğinde dikkatle onu dinlemeye başladım.

"Seni üç gündür takip ediyoruz. Asya'yı sürekli yanında görüp duruyorduk ve yakın arkadaş olduğunuzu anladık. Asya'yı dün dershane çıkışı burada sıkıştırdık ve onu ailesiyle tehdit ettik. Ona, bize Dora'yı verirsen ailene ve sana hiç birşey olmayacak dedik, o da bunu kabul etti ve seni bize sattı. İstediğim parayı getirdi ve gitti... Yani sen artık benimsin güzelim." dedi ve sustu. Donup kalmıştım. Fiziksel olarak şuan hiçbir tepki veremiyordum ama ruhsal olarak aynısını söyleyemeyecektim... Gözlerim dolmuştu etrafı bulanık görüyordum. Herşey üstüme geliyordu, heryer sallanıyordu. Sanırım kriz geçiriyordum.

En sevdiğim, en güvendiğim, kardeşim yerine koyduğum biri bana bunu nasıl yapabilirdi? Hiç mi vicdanı sızlamadı? Hiç mi beni sevmedi? Hiç mi beni düşünmedi? Asya bana bunu cidden yapmış mıydı?

Bir elin bana dokunmasıyla irkildim. Elin sahibine baktığımda bu kişinin Onur olduğunu gördüm. Kulağıma yaklaşarak fısıldadı, "Soyun!" dediğinde afallamıştım. Asya beni orospu yerine mi koymuştu? Bu kadarını da yapmış olamaz! Bunu kaldıramam...

MASKELERİN ARDINDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin