Tek Beden

6.3K 494 30
                                    

Mustafa duyduklarıyla derin bir nefes alıp güzeline baktı, şuh bakışları ve parlayan dudaklarıyla bir alev gibiydi. Tam dozunda bir alev gibi, hem ısıtıyor hem aydınlatıyordu.

Yorgunluğu falan kalmamıştı adamın, gözleri ışıldayan dudaklara kilitlendi. Eğilip öperken Melih ellerini omuzlarına atıp ceketini aşağı sıyırdı. Yere düşen ceketle, elleri mavinin en açık tonundaki gömleğin düğmelerine uzandı ve usta hareketlerle çözmeye başladı.

"Mustafa'm, boynumu da öp, geçen sefer ki gibi..." Mustafa bu isteğe nasıl hayır derdi...

Boynuna inip eme eme öpmeye başladı, bu kadarcık şeyle bile kıvranıp inlemesi onu mahvetmişti. Hırlar gibi bir sesle kıvrandıkça ortaya serilen göğüs uçlarına yöneldi, sertçe emip dişlerini sürterken oğlanın güzel inlemesi kulaklarında yankılanıyordu.

Bacağını kaldırıp adamın beline sardı Melih, onu bacağıyla kendine çekince kasıkları birbirine sürttü. İkisi aynı anda yüksek sesle inledi, birbirlerine deli gibi sürtünüp öpüşürken Melih Mustafa'yı itti üstünden.

Adam neye uğradığını şaşırmışken hızla kucağına oturdu ve kendini o mükemmel sertliğe sürtmeye başladı. Hassas teni daha fazlası için yalvarırken üstündeki ince ipekli tam ortasından ayrılıp yerle buluştu.

Mustafa'nın gözü dönmüştü, deliriyordu galiba zevkten. Oğlanın ince geceliğini yırtıp atarken hırlayası gelmişti, kaymak teni şimdi apaçık gözlerinin önündeydi.

Onu elinin ayasıyla okşarken kızartmak için içinden gelen arzuya engel olamayıp, sertçe emmek için göğsünün üstüne kapandı. Melih bu hareketle derince inledi, teninin moraracak olmasını bile umursamadan adamı daha da tenine bastırıyordu.

"Mustafa'm, hadi erkeğim..." bu hitap...

Bu hitap adamın sonu olabilirdi, onun erkeği olacaktı birazdan...

Kararan gözleriyle oğlanı sertçe yatağa yatırdı, yüzüstü çevirip altındakileri bir çırpıda soydu ve kalçasını havaya dikti. Ortaya çıkan görüntü enfesti, yenilip yutulası bir pembelikti, şeker pembesi...

Dudakları ve diliyle hücum edip, yercesine dilini kullandı. Sakalları yüzünden kızaran kalçalara arada öpücük konduruyordu ama tekrar o tatlı deliği yemeye geri dönüyordu.

Kopamıyordu... çok tatlıydı...

İki parmağını komodinde hazır duran kreme bulayıp deliğe itti, oğlan hışımla kalkmaya çalışınca sırtını öpmeye başladı. Sakinleşen oğlanı hızlı hareketlerle genişletirken bir yandan da vücudunu öpücüklere boğuyordu.

Melih arkasına giren parmaklar acıtmasa da yabancı hisle hızla kalkmaya çalışmıştı, ağası onu öperek sakinleştirirken içini titreten parmaklar işlerine devam ediyordu.

Artık iyiden iyiye genişleyen deliğe elini çektiği gibi sertliğini tek itişte yarıya kadar sokan ağasıyla yay gibi doğruldu Melih, hafif bir yanma olsa da dayanılmayacak gibi değildi.

"Ahhhh..." Oğlandan gelen derin inlemeyle olduğu yerde kaldı Mustafa, canının yanmasını hiç istemiyordu.

"Ağam, hadi..." nefes nefese olan genç istekle kavruluyordu, okuduğu kitaptaki gibi tamamen bir olmak istiyordu ağasıyla.

"İyi misin güzelim?" Mustafa'nın ilgili sesiyle hevesle başını salladı, adam bu hareketine istemsizce gülmüştü.

"Ağam, biraz daha.." delirecekti tatlılığından kesin.

"Gireyim mi tamamen gülüm, bir olalım mı tamamen?" Melih hızla kafasını sallayınca Mustafa kendini birden kökledi.

Tiz bir nefes sesi duyuldu odada, sonra Melih başını yatağa dayayıp nefeslendi. Bu görüntünün ağasını çıldırttığını bilmeden elini kalçasına atıp yana çekti, içinde olduğu dar deliği görebiliyordu artık Mustafa.

"Hareket edeceğim güzelim, iyi misin?" Sadece başıyla onaylayan genç sarhoş gibiydi. Tatlı bir noktaya baskı yapan sert alet yüzünden nefesi tekliyordu ama daha fazlasını da istiyordu.

Mustafa yavaş bir tempoyla başlasa da istemsizce hızlanıyordu, içine, en dibine kadar girip kendini çarpıyordu beyaz tene. Zihni aldığı zevkten allak bullak olmuştu ve 'Melih' diye diye inliyordu.

Oğlan da bundan şikayetçi değildi tabi, ağasının hızlanan hareketleriyle içindeki kıvılcım gittikçe büyüdü ve dolan gözlerinden taşan yaşlar gibi vücudundan firar etti.

Mustafa sona ulaşan baştacının görüntüsüyle çok dayanamazdı zaten, kendini en dibine itip sona ulaşırken eşinin yüzünü zihnine kazıyordu. Bu kadardı işte, artık birdiler, tek bedendiler iki parçaya bölünmüş.

Melih Mustafa'nın yarısıydı, Mustafa da Melih'in...

Uykunun kollarına kapılmak üzere olan oğlanı kendi koynuna çekip üstlerini örttü ve oğlanın güle bulanmış kokusuyla mutlu, huzurlu bir uykuya daldı.

Kucak OğlanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin