Oğlan Alıcı

13.3K 775 271
                                    

Sabah balbaşı onu özenle yıkadı, tüm vücudunu tertemiz ağdaladı. Giyinmesi gereken, dün ağanın bıraktığı eşyaları giyindirdi. Ağlamak üzere olan balbaşı babası kollarına çekti, severdi adam balbaşını başkalarının aksine.

Bordo kadifeden süslü şalvar, krem rengi dantelli gömlek ve altınlarla işlenmiş uzun kaftan modelli bir yelek vardı oğlanın üstünde. Bir de başında kadifeden bir başlık, yine altınlarla ve tüllerle süslüydü.

Ömründe ilk kez bu kadar harika bir şey giyiyordu ve içindeki çamaşırlar bile dantelden yapılmıştı. Kendini güzel hissediyordu, güzel ve kıymetli...

Umarım gittiği evdeki ağanın oğlu da ona böyle davranırdı, el üstünde tutar ve severdi. Mutlulukla güzel kokuların olduğu keseyi açtı, hepsini tek tek koklayıp güzel bir tanesini ucundaki çubukla tenine sürdü.

Tüm vücudu mis gibi kokuyordu şimdi, umuyordu ki terlemezdi ve kokmazdı eşinin yanına gidene kadar. Kornalar, tüfek sesleri ve ıslıklar, davul zurna sesine karışmıştı. Abileri bahçede bekliyor, babası ve balbaşı içeride onunla ilgileniyordu.

"Geldiler, geldiler." Hevesle cama yöneldi, sanki bütün köy ortaya toplanmış gibi bir kalabalık vardı.

"Oğlum, eğer orada mutsuz olursan parayı düşünme, çık gel sen. Ben parayı geri veririm onlara." Babasının sözleriyle ona dönüp gülümsedi.

"Merak etme baba, kim kucak oğlanına kötü davranır ki? Emin ol çok mutlu olacağım, sen kendine dikkat et. Balbaşına da iyi bak, hem belki bir kızınız olur kim bilir." Babası gülüp oğluna son kez sarılırken kapı gümbür gümbür çalındı.

Oğlan hemen bordo tülünü yüzüne örttü, adetler böyleydi. Ağa ile adamlarıyla bir kişi daha gelmişti, iri yarı bir adam vardı yanlarında.

"Bu oğlum Mustafa, gelecekteki ağa. Kucak oğlanını almaya bizzat geldi atıyla, babasından da helallik alacak." İri adamın dün onsekiz olduğuna inanmak çok güçtü, Melih'in kalbi tekledi.

Mustafa ilerleyip babasının elini öperken nefesini tutmuştu, babasından oldukça kibar bir şekilde helalliğini almış kendisine yönelmişti. Elini alıp adetler üzerine avcunun içini öpen adamla nefesi kesilmişti Melih'in.

Kara yağız denilen cinstendi Mustafa, iri kıyım ve kaslı bir gençti. Kendisinden oldukça büyük duruyordu, halbuki aralarında bir hafta vardı sadece.

"Rabbim ömrümüzü bir etsin." Mustafa gür sesiyle konuştuğunda içi titredi gencin.

"Amin." Dedi narin sesiyle, adamın dolgun dudakları kıvrıldı bu narin sesle.

Beline dolanan ağır altınla gözlerini ağası olacak eşine çevirdi, altın kemer takıyordu beline. Koyu gözler açık yeşil gözlerle kesişti, boynuna ağır bir altın daha taktı. Eğilip ayak bileklerine altın halhallar taktı tek tek, en son yüzük parmağına koca taşı olan bir yüzük geçirildi.

Altınlarla bezenmişti, mis kokular sürünmüştü ve kadifeler giyinmişti. Umarım ömrünün sonuna kadar böyle ilgi görürdü, içinden dualar ederek ona uzatılan eli tuttu ve adetler üzerine bir anda kucaklandı.

İri adamın kucağında kapıdan çıktığında birisi 'hüüü' diye bağırdı. Tüm gençler eşlik etti.

"Oğlan alıcı geldi, neşe çalıcı."

"Hüüü" dedi yine tüm gençler.

"Baş tacı, kucaklayıp kaçıcı."

"Hüüü."

"Evlatları taşısın, balbaşı çıksın."

"Hüüü."

İri adam kucağındaki genci ata bindirip arkasına atladı, tekrar kucağına çektiğinde birbirlerinin nefesini soluyorlardı artık.

"Oğlan alıcı geldi, hüüü." Tüm gençler hüüü çekince atın gemini çekip şahlandırdı ve gür bir sesle hüüü çekti.

"Hüüü, oğlan alıcı geldim, neşe çalıcı. Neşesine neşe katıcı, baştacım olmaya kucaklamaya, balbaşı çıkarsa eş yapmaya..." herkes çığlıklarla alkışlarken hüüü çekiyorlardı.

Sımsıkı kucaklanıp at hızla yola atıldığı an kollarını iri bedene doladı, bedenin sıcaklığı kendine geçerken gevşemeye başlayan bedeniyle gözlerini kapattı.

Mustafa narin genci oldukça beğenmişti, bedeni tam istediği gibi olsa da onu kendine çeken bakışları olmuştu. Çekingen ama meraklı, güzel ama saf, hevesli ama bilgisiz...

Tehlikeli bir birleşimdi, merak uyandırıcı, bağımlılık yapıcı..

Mustafa kollarında gevşeyen bedeni sararken konak görünmeye başladı, ilk erkek evlat olduğu için gelecekte bu konağa ağa olacaktı. Kendine ait bir çatı katı olmasının sebebi buydu zaten, büyük bir evden daha çok odası ve bir aileyi sığdıracak kadar yatağı vardı.

Bu gençle o yatakta geçirecekleri geceleri düşünüp heyecanlandı, konak kapıları önlerinde açılırken gürültüden korkup uyanan genci daha çok çekti kendine ve kulağına sokulup fısıldadı.

"Konağına hoşgeldin baştacım..."

Kucak OğlanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin