Crush On You - Vsoo

8. Bölüm

Ertesi gün okul koridorları yine hareketliydi. Jisoo, dolabından kitaplarını alırken arkasında tanıdık bir ses duydu. "Jisoo, bir dakika konuşabilir miyiz?" Jackson, her zamanki kendine güvenen gülümsemesiyle ona doğru geliyordu.

Jisoo, gözlerini devirerek içini çekti. "Hayır dersem susacak mısın ki?" dedi, sıkıntısını gizlemeye çalışarak.

Jackson, Jisoo'nun yanına yaklaşıp gözlerinin içine bakarak "Yüzme kulübüne katılmayı düşünüyorum. Senin onayın olursa harika olurdu. " ve kolunu dolaba koyup Jisoo'yu dolapla arasına alıp dudaklarını Jisoo'ya yaklaştırdı.

Jisoo, Jackson'ın bu hareketi karşısında şok olmuş bir şekilde geri çekildi. "Jackson, ne yapıyorsun?" dedi sert bir ses tonuyla. "Artık saçmalıyorsun. "

Jackson, bir an durakladı ama sonra yine o kendine güvenen tavrını takınarak, "Sadece seni istiyorum, hepsi bu. " dedi.

Jisoo, öfkeyle Jackson'a bakarak, "Beni etkilemek istiyorsan, doğru yolu bulmalısın. Böyle davranarak sadece saygımı kaybedersin. " dedi.

Jackson, Jisoo'nun bu kesin tavrına karşılık ne söyleyeceğini bilemeden geri çekildi ve yavaşça uzaklaştı. Tam o sırada, Jennie'nin sert bakışları Jisoo'yu buldu. Jennie, hızlı adımlarla Jisoo'ya doğru ilerledi ve ona yaklaştı.

"Jisoo! " dedi Jennie, sesi tehditkar bir tondaydı. "Jackson'dan uzak durman konusunda seni uyarmıştım, hatırlıyor musun?"

Jisoo, Jennie'nin bu ani gelişine göz devirdi, "Jennie, Jackson kendi kararlarını verebilecek birisi. Ayrıca onunla ilgilenmiyorum, o benim yanıma geliyor." dedi.

Jennie, gözlerini daraltarak, "Beni dinlemiyorsun galiba. Jackson benim ilgilendiğim biri ve onunla uğraşmana izin vermem. " dedi ve aniden Jisoo'nun saçını çekti.

Jisoo, acıyla geri çekilirken, "Jennie, ne yapıyorsun? Kendine gel!" diye bağırdı. Jennie'nin bu ani ve agresif hareketi koridordaki diğer öğrencilerin de dikkatini çekmişti.

O sırada, koridorun sonundan Taehyung'un geldiğini gören Jisoo, ona doğru bakarak yardım istercesine gözlerini dikti. Taehyung, hızla yanlarına gelip Jennie'nin elini Jisoo'nun saçından çekti. "Jennie, kafayı mı yedin?!"

Jennie, Taehyung'un müdahalesiyle biraz geri çekildi, ama gözlerinde öfke hâlâ parlıyordu. "Bu senin meselen değil, Taehyung," dedi, dişlerini sıkarak.

Taehyung, Jisoo'nun yanına geçti ve onu kolundan tutarak, "Bir daha seni Jisoo'nun yanında görmek istemiyorum." dedi.

Jennie, Taehyung'un bu tavrı karşısında geri adım atmak zorunda kaldı ve öfkeyle oradan uzaklaştı. Jisoo, Taehyung'a dönerek, "Sağol, Taehyung. Jennie gerçekten sınırlarını aştı." dedi.

Taehyung, Jisoo'ya destek vererek, "Her zaman yanındayım, Jisoo. Bu güzel saçların çekilmesine çok yazık olur. " dedi ve eli hafifçe Jisoo'nun saçlarına gitti.

Jisoo Taehyung'un elini hissetmesiyle titremişti. "Taehyung, sana bir şey sorabilir miyim?

"Elbette."

"Yuna'dan ne zaman hoşlandığını fark ettin?"

"Bilmiyorum... Sanırım onu her gördüğümde heyecanlandığımı fark ettiğim zaman olabilir."

"Peki onun neyinden hoşlanıyorsun?"

"Sessiz ve gizemli duruyor, onu merak ediyorum. Galiba bu merak hoşlantımın sebebi. Ama bir anda bu sorular da ne?"

Jisoo yutkunup gülümsedi. "Sadece, acaba ben de aşık mı oluyorum diye bir düşündüm..."

"Ooo, kim bu şanslı kişi?" dedi alaycı bir ifadeyle.

"Tanıdığını sanmıyorum."

"Yine de söyleyebilirsin. Erkekleri o kadar çok reddediyorsun ki lez olduğunu düşünmüştüm. Bu kişi kim? "

"Erkeklerden hoşlandığıma emin olabilirsin. Ve... Sana bu kişiyi ilerde söyleyeceğim."

"Demek sen de aşık olabiliyorsun ha Jisoo?" dedi alayla.

"Beni çok yanlış görüyorsun Taehyung, duygusuz değilim."

Taehyung Jisoo'nun ciddiyetini gördüğünde yüzündeki sırıtışı sildi. "Özür dilerim... Sadece bu sıralar tek odağının gelecek yüzme turnuvası olduğunu sanıyordum."

"Öyle zaten." dedi ve Taehyung'un yanından hızla ayrıldı. Taehyung Jisoo'nun neye bu kadar kızdığını anlamamıştı. Oysa Jisoo'yu bu hale getiren Taehyung'a karşı duygularıydı.

Taehyung kafası karışmış bir şekilde sınıfa girdi. Bugün Yuna ile ortak dersi vardı. Masasına oturduğunda Yuna, ders kitaplarını çıkarıyordu. Taehyung, Jisoo ile olan konuşmayı düşündüğü için bir anlığına dalgınlaştı. Ancak Yuna'nın ona doğru bakıp kaşlarını çattığını fark edince toparlandı.

"Bugün nasılsın?" diye sordu Taehyung, bir sohbet başlatmak amacıyla.

"İyiyim."

"Yüzme kulübünde işler nasıl gidiyor?" diye sordu Taehyung, biraz daha ilgi çekici bir konu açmayı umarak.

Yuna başını kaldırdı ve Taehyung'a baktı. "Her zamanki gibi. Antrenmanlar yoğun." dedi. "Sen?"

"Eh, Jisoo ile biraz konuştuk bugün," dedi Taehyung, yüzünde düşünceli bir ifade ile. "Biraz gergin görünüyordu."

"Öyle mi?" dedi ilgisiz bir ses tonuyla.

"Evet." dedi Taehyung, Yuna'nın tepkisizliğine rağmen anlatmaya devam etti. "Sadece yüzme turnuvasından bahsettik, ama bana karşı biraz kızgın gibiydi."

Yuna, gözlerini kitabından ayırmadan başını salladı. "Belki de turnuva stresi. " dedi monoton bir sesle.

Taehyung, Yuna'nın aslında dinlemediğini fark etti, ama yine de içini dökmeye ihtiyacı vardı. "Sadece... Jisoo'yu bu kadar endişelendiren şeyin ne olduğunu anlamıyorum."

Yuna yine ilgisizce başını salladı. "Herkesin kendi sorunları var. " dedi, gözlerini hala kitabından ayırmadan.

Taehyung, Yuna'nın bu kadar soğuk ve mesafeli olmasına alışmıştı. Yine de her seferinde onunla konuşmak, duvara konuşmak gibi geliyordu. "Haklısın. " dedi yavaşça.

Dersin sonuna doğru, Taehyung ve Yuna arasında geçen konuşmalar genelde kısa ve mesafeliydi. Taehyung, Yuna'nın kendisiyle pek ilgilenmediğini biliyordu, ama yine de bazen onu anlamaya çalışıyordu.

Ders bittiğinde, Taehyung eşyalarını toplarken Yuna'ya baktı. "Yüzme kulübü antrenmanı bugün kaçta?" diye sordu.

"Beşte." dedi Yuna, kısa ve net bir şekilde. "Geç kalmamam gerek."

"Tamam, kolay gelsin," dedi Taehyung, hafif bir gülümsemeyle.

"Sağ ol." dedi Yuna, arkasını dönüp hızlı adımlarla sınıftan çıkarken.

Taehyung, kendi kendine iç çekerek eşyalarını topladı ve sınıftan ayrıldı. Jisoo ile olan durumu çözmek için bir yol bulması gerekiyordu, ama Yuna'dan pek yardım alacak gibi görünmüyordu.