19. Bölüm

79 9 60
                                    

Mezuniyet partisinin ardından Taehyung, Jisoo'yu evine kadar bırakıyordu. Sokak lambalarının altında gölgeleri uzarken, Jisoo'nun elini tutmuştu ve her adımda ona destek oluyordu. Jisoo, derin bir nefes alarak gülümsedi ve Taehyung'un elini sıktı.

"Taehyung... " dedi büyük bir gülümsemeyle, "Yakında yürüyemeyeceğim. Kollarım ve bacaklarımı hissedememeye başlıyorum. Her gün biraz daha zorlaşıyor."

Taehyung'un gözleri doldu, ama Jisoo'yu üzmemek için zorlukla gülümsedi. Bu gülümseme onun canını acıtıyordu, kalbini parçalayan bir acıydı. Jisoo'nun hastalığına rağmen bu kadar parlak gülümsemesi, Taehyung'u derinden yaralıyordu.

"Jisoo... " dedi Taehyung titreyen bir sesle, "Bu konuda konuşmak bile beni canımı yakıyor, acını hissedebiliyorum, o yüzden bana öyle gülümseme." Eliyle yavaşça dolan gözlerini sildi.

Jisoo, Taehyung'a içten bir gülümsemeyle baktı, "Ağlama, ağlamanı görmek en son istediğim şey." dedi. "Seni böyle görmek kalbimi kırıyor. Ben mutluyum ve öyle kalmaya çalışıyorum."

Taehyung, göz yaşlarını tutamayarak, "Sensiz ne yapacağım?" diye sordu. "Sen olmadan hayatımda hiçbir şeyin anlamı kalmayacak. Seni kaybetmek istemiyorum."

Jisoo, onu teselli etmeye çalışarak, "Taehyung, hayatın devam edecek. Senin mutlu bir geleceğin olacak, buna inanıyorum. Benim için endişelenme, sadece güzel anılarımızı hatırla. Birlikte geçirdiğimiz zamanı düşün. Bu anlar sonsuza dek bizimle olacak."

Jisoo'nun evine geldiklerinde, Jisoo anahtarla kapıyı açtı ve içeri girmeden önce göz yaşları içindeki Taehyung'a çapkın bir şekilde gülümseyerek, "İçeri gelmek ister misin?" diye sordu.

Taehyung tereddüt etti, kaşlarını çatarak, "Jisoo, ben... bilemiyorum," dedi. "Seninle vakit geçirmeyi çok istiyorum ama dinlensen iyi olur..."

Jisoo, sırıtıp yavaşça elbisesinin askısını indirdi. Omzunun ince ve zarif hatları ortaya çıkarken, gözlerini Taehyung'un gözlerine dikti. Taehyung, Jisoo'nun bu hareketiyle ne kadar çekici ve baştan çıkarıcı olduğunu bir kez daha fark etti. Jisoo'nun gözlerinde parlayan zeka ve kararlılık, onu daha da etkiliyordu.

Taehyung yaklaşıp Jisoo'nun ince belini kavrayıp kendine yapıştırdı. "Çok azgınsın, biliyorsun değil mi?"

"Evet, sana karşı evet." dedi alçak ve yumuşak bir sesle, "Bu geceyi benimle geçirmeni istiyorum. Bu belki de son şansımız. Bunu yaşamak istiyorum, seninle. Bana bunu çok görme."

Taehyung, Jisoo'nun niyetini anlayarak onun elbisesinin askısını yavaşça düzeltti. Jisoo'nun cildi pürüzsüz ve davetkardı, ve Taehyung'un kalbi hızla çarpmaya başlamıştı.

"Jisoo, hasta bir kızla bunu yapmak istemiyorum," dedi nazikçe, gözlerinde yaşlarla.

Jisoo, gözleri dolu dolu ısrar ederek, "Tam da bu yüzden yapmalısın.
" dedi. "Bunu yaşamadan ölmek istemiyorum. Bir daha şansım olmayacak." dedi ve kollarını boynuna doladı.

Taehyung nazikçe Jisoo'yu kalçasından kaldırdı ve kucağına aldı. Kapıyı kapatıp, onu merdivenin korkuluklarına yasladı.

"Eğer senin istediğin buysa, sana hayır diyemem." dedi gözyaşları yanaklarından süzülürken.

Taehyung, Jisoo'nun elbisesinin askılarını indirdiğinde, Jisoo'nun göğüsleri yavaşça ortaya çıktı. Gözlerinden yaşlar süzülürken, Jisoo'nun narin bedenine baktı. Bu anın, belki de son anlarının farkında olarak, kalbi acıyla ve arzuyla çarpıyordu.

Yavaşça, dikkatlice Jisoo'nun göğüslerine yaklaştı. Dudaklarını nazikçe tenine değdirerek, hafif öpücüklerle göğüslerini keşfetmeye başladı. Gözyaşları dudaklarına karışıyor, Jisoo'nun tenine düşüyordu. Jisoo, bu dokunuşlarla hafifçe inledi, gözlerini kapatıp başını arkaya yasladı. Taehyung, Jisoo'nun bu tepkisinden cesaret alarak dilini kullanmaya başladı. Diliyle Jisoo'nun göğsünü yavaşça yaladı, her hareketi dikkatlice ve şefkatle yapıyordu.

Jisoo'nun nefes alışverişleri hızlandı, teni Taehyung'un her dokunuşuna karşılık veriyordu. Taehyung, Jisoo'nun göğsünü öpmeye devam etti. Dudaklarıyla her santimini hissediyor, her hareketiyle onu daha da kendine bağlıyordu. Jisoo'nun hafif inlemeleri, odadaki sessizliği dolduruyordu. Bu inlemeler, Taehyung'un içindeki arzu ateşini daha da körüklüyordu.

Jisoo'nun elleri, Taehyung'un saçlarına dolandı, onu daha da yakınlaştırdı. "Taehyung..." diye fısıldadı, sesi titrek ve arzulu. Taehyung, bu fısıltıyla daha da cesaretlendi, öpücüklerini derinleştirip, Jisoo'nun bedenini daha fazla keşfetmek için dudaklarını cildinde gezdirdi. Her öpücük, her dokunuş, Taehyung'un içinde bir iz bırakıyordu.

Gözyaşları, Jisoo'nun göğsüne damlayarak tenine karıştı. Taehyung, Jisoo'nun her inleyişinde onun acısını ve tutkusunu hissediyordu. "Jisoo," diye fısıldadı, dudakları titreyerek. "Seni kaybetmek istemiyorum."

Jisoo, gözlerinde yaşlarla, "Taehyung, ben buradayım," dedi. "Bu anı bizim için unutulmaz yapalım. Lütfen..."

Taehyung, Jisoo'nun boynuna ve göğüslerine öpücükler kondurarak onu nazikçe kucakladı. Jisoo'nun hafifçe titreyen bedeni, Taehyung'un kalbinde derin bir iz bırakıyordu. Bu anı sonsuza dek hatırlamak için, Taehyung, Jisoo'nun her dokunuşunu, her inlemesini içine çekiyordu.

Sonunda, Taehyung Jisoo'yu kucaklayarak yukarı kata çıkarmaya karar verdi. Jisoo'nun hafif bedeni, onun kollarında zarif bir şekilde dinleniyordu. O an fark etmişti. Bacakları merdiveni bile çıkamayacak kadar kötü durumdaydı. Bunu fark etmesi, Taehyung'un kalbini bir bıçak gibi delip geçti. Gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ederken, Jisoo'yu nazikçe yukarı kata taşıdı.

Her adımda, Jisoo'nun bedenini daha sıkı sararak, onu kaybetme korkusunu derinlemesine hissetti. Yukarı kata vardıklarında, Taehyung Jisoo'yu nazikçe yatağa yatırdı ve gözlerinin içine bakarak, bu anı sonsuza dek hatırlayacağına söz verdi. Jisoo, güçlü ve zeki bir kızdı, ve Taehyung onu her zaman bu şekilde hatırlayacaktı.

Crush On You - VsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin