4. Bölüm

147 16 47
                                    

Jisoo, Taehyung'un kravatını düzelttikten sonra kahkahayla geri çekildi. "Seni daha fazla zorlamayacağım. Gerçekten komiksin, Taehyung," dedi ve omuzlarını silkti.

Taehyung, ne olduğunu anlamaya çalışarak Jisoo'ya baktı. "Pekala... Sanırım yeterince eğlendin."

Jisoo gülümseyerek, "Evet, biraz eğlenmek iyidir." dedi ve bir adım geri çekildi.

O sırada Jackson, kalabalığın içinden sinirli bir şekilde Taehyung'a doğru yürüyordu. "Taehyung! Senin ne işin var Jisoo'yla?" diye sordu, sesi öfkeyle titriyordu.

Jisoo, gözlerini devirdi. "Ah, işte başlıyoruz." dedi alaycı bir tonda. Sonra Taehyung'a dönüp "Bu şovda sana bol şans." diyerek uzaklaştı.

Taehyung, Jackson'a dönerek derin bir nefes aldı. "Hiçbir şey, Jackson. Sadece konuşuyorduk."

Jackson, Taehyung'a şüpheyle baktı. "Konuşuyordunuz, öyle mi? Jisoo'yla konuşmak bu kadar basit değil, biliyorsun. Hele ki onunla bu kadar yakın olmak..."

Taehyung içini çekti ve gözlerini Jackson'a dikti. "Evet, sadece konuşuyorduk. Sana bir tehdit değilim, Jackson. Sakin ol."

Jackson, Taehyung'a biraz daha yaklaşıp gözlerini onun gözlerine dikti. "Bunu böyle kabul etmem kolay değil, Taehyung. Ama seni uyarıyorum, Jisoo'yu rahatsız etme."

Taehyung başını sallayarak, "Tamam, Jackson. Anladım." dedi. Bu konuşmanın bitmesini umarak.

Jackson son bir kez sert bir bakış atarak uzaklaştı. Taehyung, derin bir nefes alarak kendini topladı. Olan biten her şeyin ardından, kendini bu karmaşık ilişkiler ağı içinde bulmuştu. Kendi kendine gülerek, "Bu kampüste işler gerçekten tuhaf..." diye mırıldandı. Şimdi önemli olan, bu durumu nasıl yöneteceğiydi.

Taehyung, kafasında düşüncelerle evine doğru yürürken yaşadığı olayları tekrar tekrar değerlendiriyordu. Jisoo'nun ne kadar karmaşık ve tahmin edilemez biri olduğunu, Jackson'ın ise ne kadar sahiplenici ve agresif olduğunu düşündü. Kendini bu durumun tam ortasında bulmuştu, ama ne yapması gerektiğine dair hala bir fikri yoktu.

Evine vardığında, kapıyı açıp içeri girdi. Hemen odasına yöneldi ve yatağına uzandı. Gözlerini tavana dikerek düşüncelerine daldı. Jisoo'nun sözleri ve davranışları, Jackson'ın öfkesi... Tüm bunlar kafasında dönüp duruyordu.

Ertesi gün, okulda Taehyung'un aklında hala önceki gün yaşananlar vardı. Sınıfa girdiğinde, arkadaşları Jimin ve Jin onun yanına geldiler. Jimin, yüzünde meraklı bir ifadeyle, "Dostum, dün Jisoo'yla seni konuşurken gördüm. Ne oldu öyle?" diye sordu.

Taehyung omuzlarını silkti. "Hiçbir şey olmadı. Sadece konuşuyorduk."

Jin, alaycı bir gülümsemeyle, "Sadece konuşmak mı? Jackson seni neredeyse öldürecekti." dedi.

Taehyung iç çekti. "Evet, biliyorum. Ama gerçekten hiçbir şey olmadı. Jisoo sadece eğleniyordu, sanırım."

Jimin, Taehyung'un omzuna vurdu. "Jisoo'nun dikkatini çekmek bile büyük bir şey. Ama dikkatli olman lazım. Jackson gerçekten tehlikeli olabilir."

Taehyung başını sallayarak, "Evet, bunu fark ettim." dedi.

Öğle yemeği için kafeteryaya gittiğinde, Jisoo'yu bir masada tek başına otururken gördü. Heyecanlı gözlerle ona baktı, ama bu kez ona yaklaşmak konusunda tereddüt etti. Tüm ilgiyi üzerlerinde toplamak istemiyordu. Ancak tam o sırada Jisoo, Taehyung'u fark etti ve ona el salladı.

Taehyung, derin bir nefes alarak masaya doğru yürüdü. "Merhaba Jisoo." dedi, hafif bir gülümsemeyle.

Jisoo, Taehyung'a bakarak gülümsedi. "Merhaba Taehyung. Nasılsın?" dedi.

Taehyung, başını salladı. "Dünkü olaydan sonra bunu sorman ironik oldu. Bir Jackson'ım eksikti."

Jisoo yavaşça lokmasını yuttu. "Özür dilerim, Jackson'ı üstüne salmak istemezdim. Seninle ilgili kişisel bir şeyi olduğunu düşünmüyorum. Sadece kendini her şeyin merkezi sanıyor."

Taehyung, Jisoo'nun bu rahat tavrına şaşırarak, "Peki sen... bu durumdan rahatsız olmuyor musun?" diye sordu.

"Oluyordum ama galiba alıştım. Ne yaparsam yapayım gitmiyor."

Taehyung, Jisoo'nun rahat tavrına cesaretlenerek biraz daha yaklaşmak istedi. Masanın kenarına biraz daha eğildi ve Jisoo'ya takılmaya devam etti.

"Jackson gerçekten sinir bozucu olabiliyor... Ama bazen seninle uğraşması onu komik kılıyor. Senin onu reddeşini izlemek favori aktivitelerimden."

Jisoo, Taehyung'un bu şakacı tavrına gülümseyerek karşılık verdi. "Demek öyle, ha? Belki de seni sinirlendiren birisi olmalı, böylece senin suratındaki ifadeleri biz görebiliriz." dedi, gözlerini kısarak.

Taehyung'un şaşkın tepkisiyle dudakları kıvrılmıştı ki gözlerinin başka bir yere kaydığını fark etti.

Yuna içeri girmişti.

Taehyung, Yuna'nın kafeteryaya girdiğini görünce aniden sessizleşti. Gözleri, Yuna'yı takip ederken, Jisoo biraz mahcup bir şekilde başını öne eğdi. Bu durumu değiştirmek istemiyordu, ama yine de Taehyung'un ilgisinin aniden kayması canını sıkmıştı.

Crush On You - VsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin