10. Bölüm

112 13 47
                                    

Jisoo biraz dinlendikten sonra Taehyung onu evine kadar bıraktı. Jungkook ikisini yalnız bırakıp gitmişti.

"Daha iyi misin?"

"Evet iyiyim."

Taehyung Jisoo'nun soğuk tavrını çözememişti. Ondan bir şeyler sakladığına emindi yine de üstüne daha fazla gitmemek için konuyu değiştirdi.

"Turnuvan ne zaman?"

"İki hafta kaldı."

"Seni izlemeye gelebilir miyim?"

Jisoo'nun ruhu çekilmiş yüzü hafifçe Taehyung'a döndü. Kaşlarını kaldırıp sordu. "Gelir misin?"

"Elbette." Taehyung Jisoo'nun tepkisine gülümsedi. "En azından bunu yapayım. Bana Yuna konusunda çok yardımcı oldun."

"Ah..." Jisoo tekrar o düşünceli haline dönmüştü. "Gerçekten önemli değildi."

"Emin ol önemliydi Jisoo."

Genç kız Taehyung'un yüzünü görmemesi için farklı bir tarafa bakıp konuştu. "Evim hemen yolun karşısında. Bıraktığın için teşekkür ederim." dedi ve Taehyung'a dönmeden hızlı adımlarla ondan uzaklaştı.

Genç adam arkasından seslendi. "Hoşçakal! Kendine dikkat et!"

Jisoo gittiğinde içinde bir boşluk oluşmuştu. Yavaşça arkasını dönüp uzaklaştı.

Aradan geçen bir haftanın ardından Jennie, büyük bir parti vereceğini duyurdu. Bu haber, kampüste hızla yayıldı ve herkesin ilgisini çekti.

Parti akşamı geldiğinde, Taehyung, Jungkook ve Jisoo birlikte Jennie'nin evine gittiler. Ev kalabalıktı, müzik çalıyor ve insanlar dans ediyordu. Ancak, Taehyung'un aklı hala karışıktı. Yuna'ya olan duygularını sorgularken, Jisoo'ya karşı hissettiklerini de anlamaya çalışıyordu.

Taehyung, Jisoo ile yaşadığı zor konuşmanın ardından partide dolanırken, Yuna ile karşılaştı. Yuna, ona gülümseyerek yaklaştı ve elinde bir içkiyle ona doğru eğildi.

"Merhaba Taehyung," dedi Yuna. "Burada olmana sevindim. Bir süredir konuşamıyorduk."

"Merhaba Yuna" dedi Taehyung, gergin bir şekilde. "Evet, işler biraz yoğundu."

Yuna, gülümseyerek, "Anlıyorum. Bu arada, gelecek hafta bir sergim olacak. Beni desteklemek için gelir misin?" diye sordu.

Taehyung, bu davet karşısında duraksadı. "Sergi mi?" diye sordu, kafası karışmış halde.

"Evet haftaya pazartesi."

"Tabii, ama aynı gün Jisoo'nun turnuvası da var."

Yuna, gözlerinde hafif bir üzüntüyle, "Evet, biliyorum. Ama senin orada olmanı gerçekten isterim." dedi. "Bu benim için çok önemli."

Taehyung, bu durum karşısında ne yapacağını bilemedi. Yuna'ya karşı hislerinin karışıklığı içinde debelenirken, Jisoo'nun turnuvasının da aynı gün olması işleri daha da zorlaştırıyordu. "Tamam, düşüneceğim." dedi ve Yuna'ya hafifçe gülümsedi.

Yuna, bu cevap karşısında biraz hayal kırıklığına uğramış gibi görünse de gülümseyerek, "Teşekkür ederim, Taehyung. Seni bekliyor olacağım. " dedi ve kalabalığın içine geri döndü.

Taehyung, bu konuşmanın ardından derin düşüncelere daldı. O sırada Jungkook, onun yanına geldi ve arkadaşının yüzündeki ifadeyi fark etti. "Ne oldu? Yuna ile mi konuştun?" diye sordu.

"Evet. " dedi Taehyung. "Beni sergisine davet etti, ama aynı gün Jisoo'nun turnuvası var."

Jungkook, Taehyung'un yüzündeki tereddütü fark ederek, "Peki, ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordu.

Taehyung, omuzlarını silkerek, "Bilmiyorum. Yuna'yı desteklemek istiyorum ama Jisoo'nun turnuvası da önemli. " dedi.

Jungkook, arkadaşının bu kararsızlığı karşısında hafifçe gülümsedi. "Taehyung, belki de asıl sorun Yuna'ya karşı gerçekten bir şey hissetmemen. " dedi. "Hissetseydin bu ikileme düşmezdin, değil mi?"

Taehyung, Jungkook'un bu sözleri karşısında duraksadı. "Bilmiyorum, Jungkook. Yuna'yı hep sevdim ama onunla konuştuğumda uzaktan baktığımda hissettiklerimi hissetmiyorum." dedi.

"Sonunda bunu fark etmene sevindim." dedi Jungkook kollarını masaya dayayıp sırıtırken.

"..."

"Çünkü Jisoo'nun senden deli gibi hoşlandığını düşünüyorum."

"Hadi ama Jungkook... Jisoo gibi biri benden hoşlanır mı, onu gördün, çok üst seviye."

"Neden kendisine sormuyorsun Taehyung? Sana yalan söyleyecek halim yok. Jisoo'nun bakışlarını gördüm. Sen her Yuna'ya yaklaştığında yüzü düşüyor, sessizleşiyor."

Taehyung birkaç saniye sessizce düşündü. "Emin değilim, bana bayıldığı günden beri soğuk davranıyor."

"Yuna yüzünden olmasın?" Jungkook doğrulup Taehyung'un piste yönlendirdi. "Hadi ama Taehyung... Sana ne zaman yanlış tavsiye verdim." dedi ve Taehyung'un dans pistindeki Jisoo ile göz göze gelmesini sağladı.

Jisoo renkli ışıklar altında parıl parıl parlıyordu. Sahnenin ortasında, dar kot pantolon ve kırmızı saçları ile dikkat çekici bir şekilde duruyordu. Kızıl saçları omuzlarına dökülüyor, her hareketiyle birlikte dalgalanıyordu. Işıklar, onun üzerinde büyüleyici bir parıltı yaratıyordu ve bu parıltı, onu daha da göz alıcı hale getiriyordu.

Müzik başladığında Jisoo, yılan gibi kıvrak hareketlerle dans etmeye başladı. Bedeninin her kıvrımı, ritme uyumlu bir şekilde hareket ediyordu. Dar kot pantolonu, onun ince ve zarif bacaklarını belirginleştiriyor, kalçaları müziğin ritmiyle uyumlu olarak hareket ediyor, her dönüşünde izleyicileri büyülüyordu.

Ellerini havaya kaldırarak, başını geriye attı ve kızıl saçları, bir ateş dalgası gibi etrafına yayıldı. Vücudu, zarif ve akıcı bir şekilde müziğin ritmiyle uyumlu olarak kıvrılıyordu. Yavaşça yere çömelip tekrar ayağa kalkarken, bedeninin her kası belirginleşiyor, izleyicilere muhteşem bir gösteri sunuyordu.

Gözleri, sahnenin kenarında duran Taehyung'la buluştu. O an, Jisoo'nun bakışları, ona her şeyden daha fazla anlam taşıyan bir mesaj gönderiyordu. Bu bakış, sadece bir dans gösterisinden daha fazlasını anlatıyordu. İçinde tutku, hüzün ve dile getirilemeyen duygular vardı.

Taehyung, Jisoo'nun her hareketini büyülenmiş bir şekilde izliyordu. Onun bu kadar etkileyici ve çekici olabileceğini daha önce fark etmemişti. Jungkook'un söyledikleri bir anda zihninde yankılandı. Belki de gerçekten Jisoo ona karşı bir şeyler hissediyordu.

Jisoo, dansının sonunda yere çömeldi ve yavaşça doğrulurken gözlerini Taehyung'dan ayırmadı. Müziğin son notasıyla birlikte sahnede sabit durdu ve derin bir nefes aldı. Taehyung, bu anı kaçırmamak için hemen harekete geçti.

Jisoo'nun yanına gitmeye karar verdi. Kalbinin derinliklerinde, Jisoo'ya karşı hissettiği şeylerin gerçek olduğunu biliyordu. Onunla konuşmak ve duygularını paylaşmak için sabırsızlanıyordu. Jisoo'nun bu muhteşem dansı, Taehyung'un kafasındaki tüm karışıklıkları silip atmıştı. Şimdi, sadece ona ulaşmak ve her şeyi açıkça konuşmak istiyordu.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Crush On You - VsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin