16. Bölüm

86 11 33
                                    

Hastane odasında, Taehyung doktorla çıkış işlemlerini tamamlayıp odaya döndüğünde, Jisoo onu bekliyordu. Yüzündeki hafif tebessüm, ne kadar hasta olsa da her zamanki ışıltısını taşıyordu. Taehyung'un geldiğini görünce, gözlerinde kurnaz bir parıltı belirdi ve yavaşça yerinden kalktı.

"İşlemler tamam mı?" diye sordu Jisoo, sesi yumuşaktı.

"Evet, tamam," diye yanıtladı Taehyung, gözlerini ondan ayıramayarak. "Artık çıkabiliriz."dedi.

Jisoo, ona doğru birkaç adım attı ve nazikçe kucağına oturdu. İnce kollarını Taehyung'un boynuna dolayarak, bacaklarını onun beline sardı. Üzerindeki ince elbise, vücudunun hatlarını belirginleştiriyordu. Taehyung, Jisoo'nun bu kadar yakın olmasından dolayı önce tereddüt etti, onun hasta olduğunu hatırlayarak.

"Jisoo, sen... hasta olduğun için..." diye fısıldadı Taehyung, gözlerinde endişe ile.

Jisoo, başını onun omzuna yaslayarak, "Taehyung, ben iyiyim." dedi, dudaklarını onun kulağına yaklaştırarak. "Sadece bir şey merak ediyorum."

Jisoo, Taehyung'un boynuna doğru eğildi ve dudaklarını onun kulağına dokundurdu. "Neden Yuna'yı bana tercih ettin?" diye sordu, sesi alaycı bir tonla.

Taehyung hafifçe gülümsedi. "Yuna mı? Şaka mı yapıyorsun?" diye cevapladı, Jisoo'nun yüzüne bakarak.

"Şaka tabii ki... " dedi Jisoo, dudaklarını Taehyung'un boynuna dokundurarak. "Ama yine de merak ediyorum. Nasıl böyle bir hata yapabildin?"

Taehyung, Jisoo'nun nefesinin sıcaklığı ve onun bu kadar yakın olmasıyla tahrik olmuştu. "Bilmiyorum, Jisoo. Sanırım o zamanlar gerçekten aptalmışım. Kendime şaşıyorum."

Jisoo, Taehyung'un bu cevabına tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi ve elleriyle onun göğsünde gezindi. "Neyse ki artık beni seçtin." dedi, başını onun omzuna yaslayarak. "Ve artık buradayız."

Jisoo, bacaklarını Taehyung'un beline daha sıkı sararak ona daha da yaklaştı. İnce elbisesinin altında vücudu, Taehyung'un tenine sürtünüyor ve her hareketiyle onu daha da tahrik ediyordu. Dudaklarını tekrar Taehyung'un kulağına yaklaştırdı, bu sefer daha alçak bir sesle fısıldadı.

"Beni delirtiyorsun, Taehyung," dedi. "Sana bu kadar yakın olmak beni çok mutlu ediyor. Ama aynı zamanda seni delirtmeyi ve yüzündeki garip ifadeleri görmeyi de seviyorum."

Taehyung, Jisoo'nun bu yakınlığı karşısında daha fazla dayanamayarak, "Jisoo..." dedi, sesi titreyerek. "Sen de... beni delirtiyorsun."

Jisoo, dudaklarını onun kulağından çekmeden, "İstediğim de bu..." dedi.

Taehyung, Jisoo'nun vücudunun her kıvrımını hissederek tahrik oluyordu ama onun hasta olduğunu hatırlayarak kendini geri tutuyordu. "Jisoo, gerçekten... seninle böyle olmak... doğru mu?" dedi, sesi hafifçe titreyerek.

Jisoo, Taehyung'un sırtında gezinen elleriyle onu daha da çıldırtmaya çalışıyordu. "Neden yanlış olsun ki?" dedi sıcak bir gülümsemeyle.

Taehyung, Jisoo'nun bu kışkırtıcı sözleri karşısında daha fazla dayanamayarak, içindeki tüm tereddütleri bir kenara bıraktı. Jisoo'nun çenesini nazik ancak bir o kadar da istekli bir şekilde tutup dudaklarını onunkine bastırdı. Ve kendini rüya gibi bir ana bıraktı.

Ancak, artık kendini kontrol edemediğini fark etti. "Böyle olmayacak. Dayanamıyorum." dedi ve hızla kucağındaki Jisoo ile odanın kapısını açarak hızla dışarı çıktı, Jisoo'yu kollarında taşırken koşarak koridoru geçti.

Jisoo, Taehyung'un kucağında, zaferle sırıtıyordu. "Taehyung iyi misin?" dedi kahkahalar içinde.

Taehyung, onun bu zafer dolu ifadesine bakarak gülmekten kendini alamadı. "Bilmiyorum... Seninle olmak her zaman böyle mi olacak?" diye sordu, hala gülerek.

Jisoo, Taehyung'a sıkıca sarıldı ve parmağıyla çıkış kapısını işaret etti. "Hadi gidelim." dedi.

Taehyung, hala gülerek, "Tamam, hadi." dedi ve Jisoo'yu kucağında taşımaya devam ederek hastaneden çıktı.

Bir parka ulaştıklarında, kendilerini çimenlerin üzerine attılar. Yan yana uzanırken, Jisoo Taehyung'a döndü ve gözlerinin içine bakarak, "Taehyung, burası ne kadar güzel değil mi?" dedi.

"Gerçekten öyle..." dedi Taehyung. "Ama buradaki en güzel şey sensin."

Jisoo, bu komplimana gülümseyerek karşılık verdi. "Seninle burada olmak çok güzel." dedi. "Ama yine de merak ediyorum, hasta bir kızla iyi olacak mısın?" Yüzündeki tebessüm hafifçe yok oldu. "Biliyorsun çok bir zamanım yok ve sonu gözüken bir şeye zamanını adamak istemezsen anlarım."

"Taehyung, Jisoo'nun yüzündeki tereddüt ve endişeyi görüp daha da yaklaştı. Onun gözlerinin içine bakarak, "Jisoo, lütfen böyle konuşma," dedi. "Seninle geçirdiğim her an benim için çok değerli. Seninle olduğum sürece, ne kadar zamanımız olduğunun önemi yok."

Jisoo, Taehyung'un gözlerindeki samimiyeti görünce içi biraz olsun rahatladı. "Ama Taehyung, ya bir gün yanımda olamazsan? Ya beni bırakmak zorunda kalırsan?" diye sordu, sesi hafifçe titreyerek.

Taehyung, Jisoo'nun yüzünü elleriyle kavradı ve gözlerinin içine bakarak, "Seni asla bırakmam," dedi. "Her ne olursa olsun, her zaman yanında olacağım. Sana söz veriyorum."

Jisoo, Taehyung'un bu sözlerine inanmak istiyordu. Ama içindeki korku ve endişe onu bırakmıyordu. "Taehyung, ben... seni kaybetmekten korkuyorum," dedi, gözlerinde yaşlar birikerek. "Gerçekten çok zamanım yok. Sadece üç yılım kaldı."

Taehyung, derin bir nefes alarak Jisoo'nun gözlerine baktı. "Bu üç yılın her anını seninle dolu dolu yaşamak istiyorum. " dedi.

Jisoo, Taehyung'un bu kararlılığı karşısında bir an rahatladı, ancak gözlerinde hala bir gölge vardı. "Ama Taehyung, seni kendimle birlikte bu acıya sürüklemek istemiyorum," dedi, sesi titreyerek. "Seni kaybetmektense, seni bırakmak daha iyi olabilir."

Taehyung, Jisoo'nun yüzüne baktı ve derin bir nefes aldı. "Jisoo, seni bırakmamı bekleme benden." dedi, sesi kararlı ve yumuşaktı.

Jisoo, gözyaşlarını tutamayarak Taehyung'a sarıldı. "Taehyung, seni gerçekten seviyorum," dedi. "Ama kendimi bir o kadar bencil hissediyorum."

Taehyung, Jisoo'yu sıkıca kucaklayarak, "Bu bencillik değil." dedi.

Crush On You - VsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin