15. Bölüm

93 12 21
                                    

Taehyung, Jisoo'nun elini hiç bırakmadan ambulansla hastaneye giderken, içinde bir korku ve endişe fırtınası kopuyordu. Jisoo'nun baygın hali, onun zihninde bir gölge gibi dolanıyordu. Ambulansın içindeki siren sesleri, Taehyung'un kafasındaki düşünceleri daha da yoğunlaştırıyordu. Parmakları, Jisoo'nun soğuk eline sıkıca sarılmış, kalbinin hızla çarpmasını biraz olsun yatıştırmaya çalışıyordu. İçinde taşıdığı sevgi ve koruma hissi, onu güçlü tutuyordu ama aynı zamanda büyük bir belirsizliğin içinde boğuluyordu.

Hastaneye vardıklarında, acil servis çalışanları Jisoo'yu hızla içeri alırken, Taehyung'un elini bırakmak zorunda kaldı. O an, Taehyung'un dünyası bir anlığına karardı. Jisoo'nun yokluğu, onun içinde büyük bir boşluk yarattı. Taehyung, koridorda çaresizce beklerken, zaman sanki durmuş gibiydi. Her saniye, ona bir saat gibi geliyordu. İçindeki umut ve korku birbirine karışmış, kalbini sıkıştırıyordu.

Bir süre sonra, doktor odadan çıktı. Taehyung, doktorun yüzündeki ciddi ifadeyi görünce, kalbi daha da sıkıştı. Gözlerinde endişe ve korku ile doktora baktı. "Doktor, Jisoo nasıl? Ne oldu ona?" diye sordu, sesi titriyordu.

Doktor derin bir nefes alarak Taehyung'a baktı. "Jisoo'nun durumu ciddi." diye başladı, "ALS teşhisi konulmuş. Amyotrofik Lateral Skleroz, yani motor nöron hastalığı. Bu hastalık, sinir hücrelerinin zamanla kaybına neden oluyor ve bu da kas kontrolünün giderek azalması anlamına geliyor. Bu hastalıkla yüzmede birinci olması bile bir mucize. Yarıştan sonra da kasları yorgunluktan tutmamış olmalı. Maalesef, ALS ilerleyici bir hastalık ve şu anda tedavisi yok. Ancak semptomlarını yönetmek ve hayat kalitesini artırmak için bazı tedavi seçeneklerimiz var."

Taehyung'un gözleri dolmuş, nefes alışverişi hızlanmıştı. "Ne kadar... Ne kadar yaşayacak?" diye sordu, sesi neredeyse fısıltıydı.

Doktor, Taehyung'un gözlerinin içine bakarak, "Tahminlerimize göre, Jisoo'nun en fazla iki ila üç yılı kaldı. Ancak bu süre, hastalığın seyrine ve tedaviye nasıl yanıt vereceğine bağlı olarak değişebilir. Şu an için yapabileceğimiz en iyi şey, onun ağrılarını hafifletmek, kas kontrolünü olabildiğince korumak ve günlük yaşamını kolaylaştırmak için gerekli tedavileri uygulamak."

Taehyung'un dünyası bir kez daha yıkılmıştı. İçindeki boşluk daha da büyüyordu. Jisoo'nun yanında olmalı, ona destek olmalıydı. Bu zorlu süreçte, sevdiği kadının elini bırakmamaya kararlıydı. Gözlerinden süzülen yaşlarla, içindeki acıyı ve sevgiyi birleştirerek, Jisoo'ya güç vermeye devam edecekti. Taehyung, o an kararını vermişti: Jisoo'nun kalan günlerini mümkün olduğunca mutlu ve huzurlu geçirmesini sağlayacaktı, ne pahasına olursa olsun.

Jisoo'yu tekrar görebilmek için odasına girdiğinde, onun solgun ama huzurlu yüzüne baktı. İçinde hem bir kırılganlık hem de büyük bir güç hissetti. Koltuğa oturup onun kusursuz yüzünü izledi. Taş bir heykel kadar mistik ve olağandışı bir güzelliği vardı.

Kalbi endişe ve umut arasında gidip gelirken, Jisoo'nun gözleri yavaşça aralandı. Taehyung, gözlerinin içine bakarken Jisoo'nun mahcup bir şekilde ona baktığını gördü.

Jisoo, gözlerinde biriken yaşlarla hafifçe gülümsedi. "Taehyung. " dedi, sesi zayıf ama kararlıydı.

Taehyung hızla yerinden kalkıp Jisoo'nun yanına yaklaştı. Nazikçe elini tutarak yanına oturdu. "Buradayım, Jisoo. Beni dinliyorsun, ben de seni dinliyorum."

Jisoo, derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Taehyung, bilmen gereken bir şey var. Bu benim son turnuvamdı... MS teşhisi konulduktan sonra, bu hastalıkla savaşmanın ve son bir kez kendimi kanıtlamanın bir yolu olarak gördüm bunu. Bu yüzden bu kadar çok çalıştım, bu yüzden kendimi bu kadar zorladım."

Taehyung, onun elini daha sıkı tuttu, gözlerinden süzülen yaşları gizlemeye çalışarak. "Bunu neden bana daha önce söylemedin?"

Jisoo, gözlerini Taehyung'dan kaçırarak, "Öleceğimi bildiğim için hiçbir erkeğe şans vermedim, Taehyung. Kimseye acı çektirmek istemedim. Ama seni gördüğümde... Kalbime engel olamadım. O şanssız kişi sendin."

" Hayır Jisoo, ben sana sahip olduğum için çok şanslıyım." Onun yüzüne dokunarak gözyaşlarını sildi. "Ne olursa olsun, ben senin yanındayım."

Jisoo, Taehyung'un gözlerinde derin bir sevgi ve anlayış gördü. "Taehyung öleceğini bildiğin birini sevip kendine de bana da acı çektirme."

"Sensizlik daha büyük bir acı olurdu, emin ol." dedi ve Jisoo'nun tuttuğu ellerini öptü. "Sorun değil, beraber üstesinden geliriz."

Taehyung'un sözleriyle Jisoo zar zor tuttuğu hıçkırıklar eşliğinde ağlamaya başladı. "Ö-ölmek istiyorum."

Taehyung da göz yaşları içinde ona sarılıp yakut kırmızısı saçlarına başını gömdü. "Ben de..."

Crush On You - VsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin