(13) ACIYOR ACIYOR

9.8K 467 483
                                    

Hepinize merhaba Sert Kışlarımm. Nasılsınız umarım iyisinizdir. Evet yepyeni bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Kitlemiz hızla büyüyor ve bu beni çok mutlu ediyor. Bir kaç gün yazamadım. Kusura bakmayın.

Çünkü ellerim bir kaç gündür titriyor ve ben yazı yazamıyorum. Ardınan parmaklarım bir kaza sonucu yaralandı ve kullanmadım elimi. Ama şimdi yazıyorum ve bu beni mutlu ediyor.

Ve mantık hataları olduğunu söylemişsiniz. Mesela Zemheri'nin yaşı. Arkadaşlar benim B-12 eksikliğim var. Bu yüzden bazı yazdıklarımı hatırlamıyorum. Mantık hataları bu yüzden. Akay'ın göz rengi ve saç rengi bile aklımdan gidiyor. Ama bölümleri düzenlemeye başlayıp tüm sorunları gidereceğim hiç şüpheniz olmasın.

Sizleri seviyorum. Keyifli okumalar dilerim canlarımmmmm.

Paragraf arası yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın.

Karanlık her zaman tek korkumdu.
Hep karanlık beni bitirdi. Her karanlık aydınlığa çıkardı ama şuan bir aydınlık yoktu. Aydınlık belki hiç yoktu. Acı içinde sızlayan bedenim ateşler içinde ve bir o kadar da üşüyordu. Göz pınarlarım acının içine işlediği bir çeşme misali akmaya başlamıştı bile. Acı tüm benliğimi ele geçirmiş fırtınalar koparıyordu. Canımın acısı her şeyi unutmamı ister gibi soğuk bir rüzgar gibi yüzüme çarpıyordu.

Gözlerim bandaj benzeri bir şey ile bağlıydı. Ellerim arkamdan ip tarzı bir şey ile bağlıydı.

İplerden nefret ediyordum. Benim sonum sadece iplerden ibaretti. Geçmişim geleceğim ve kaderim iplerle bağlıydı.

Umutlarım karanlığa ait olmuştu.

Göz yaşlarım aksa bile bandaja değiyordu. Sert soğuk betonun üzerinde oturur bir şekildeydim.

Kurtaracak kimse yok.
Kimsem yok.
Sadece Oktay var.

Kabus var. Karanlık var. Rutubet var. Gerçekler var. Acı var.

Ama kimse yok.

Deponun kapısının açılma sesi ile yerimde rahatsızca kıvrandım. Göz yaşlarımı içime akıtmaya çalıştım ama olmadı.

Yine aktılar.
Beceremedim.
Anne özür dilerim.

Oktay'ın mide bulandırıcı sesi kulaklarımda yankılandı. Sesi kusmama sebep verecek kadar berbattı.

"Mini mini bir kuş donmuştu
Pencereme konmuştu
Mini mini bir kuş donmuştu
Pencereme konmuştu"

Sus demek istedim. Ama diyemedim. Kabus başlıyordu. Kimse yoktu. Gülerek şarkıyı söylüyordu.

Küçükken en sevdiğim ama şimdi en nefret ettiğim şarkıydı bu.

"Aldım onu içeriye
Cik cik cik cik ötsün diye"

Adımlarlı bana doğru gelirken postalarından gelen ses beni ürkütmeye yetiyordu. Sırtım sert duvarla bütünleşmişti adeta.

"Zemheri sende ötsene güzel kızım." dedi ve ardından iğrenç mide bulandırıcı kahkahası kulaklarımı tırmaladı.

ZEMHERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin