Jeongin
Karşımda duruyor. Onun için hayallerimden vazgeçtiğim adam, tam karşımda hayallerini yaşamış bir şekilde karşımdaydı şu an. Elbet bir gün bunu yaşayacağımı biliyordum, sonsuza kadar onu bir daha görmemeyi dilesem bile imkansız olduğunu adım gibi biliyordum.
Eski güzelliğine güzellik katmıştı, otuzlarında bile aynı güzelliğindeydi. Ben ise onun bahsettiği güzelliğimi yitirmiştim onun aksine. Belki mutlu bir yaşam sürdüğü için böyledir. Sonuçta karısı ve çocuğu ile mükemmel bir ailesi vardı artık. Aile kavramından bu kadar uzak olan o çocuğu büyütmüş, aile bile kurmuştu. Bu beni şaşırttı.
Elimi masanın altına indirip diz kapaklarımı tuttum. Sanki ayaklarım yere değmiyormuş gibi, tutma ihtiyacı hissettim. Gözlerimi beni fark etmemiş olan çocuğa çıkarıp derin bir nefes aldım. Zordu. Bu gerçekten zor. Kucağındaki kızının yıldız şeklinde olan tokasına attı elini. O sırada onun bile aklına gelmeyecek şey geldi aklıma. Yıldızları seviyor hâlâ.
Yüzündeki gülümsemesini silmeden kızının saçlarına büyük bir öpücük bıraktı. Ne tatlı ama. Bu sahneyi de gördükten sonra yeterince bakabileceğimi düşünmediğim için gözlerimi ondan çektim. Sanki yasak gibiydi ona bakmam. Ben öyle hissediyorum.
Dudaklarımı birbirine bastırıp ağzımdan çıkacak olan herhangi bir sesi engelledim. Dikkatlerini dağıtmak istemiyorum. Beni görmesin. Görmemesi imkansız ancak fark etmesin. Tanımasın beni. Belki unutmuştur bile.
"Siz ne düşünüyorsunuz Bay Yang?"
Karşımdaki Bayan kim, konuştuğu an çoğu kişi onun baktığı kişiye -bana- baktı. Onun da gözleri üzerimde miydi? Beni burada görmeyi bekliyor muydu? Ne için buradayım ki? Neden onu böyle mutlu bir şekilde görmem gerekiyordu? Yaşadığım onca şeyden sonra haksızlık değil miydi? Yeterince haksızlığa uğramadım mı? Biraz daha mı acı çekmem gerekiyor? Daha ne kadar sürecek?
Aklımdan geçen binlerce soruyu düşündüm o an. Oysa ki sadece Bayan Kim'in sorduğu soruya cevap vermem gerekiyordu. Ne sormuştu?
"Sanırım sizin de aklınız karıştı, daha güzel bir sunum olabilirdi Hyunjin Bey." Diyerek sağ tarafına dönerek iğneleyici bakışlarını gönderdi Hyunjin'e.
Bu süre zarfında bakmadığım hyunjin'e sonunda baktığımda bakışlarımız kesişti. Gözlerime kısa süre baktıktan sonra gülerek Kim'e döndü.
"Karım gayet net bir dille sizin bu projedeki yerinizi açıklamıştı oysa... Üzüldüm. Daha iyi bir anlatım var mıydı?" Diyerek diğer katılımcılara bakıp onay aldı. Çoğu kişi başını sallayıp onaylarken bayan Kim, Hyunjin'in gücü karşısında sessizliğe büründü. Ona karşılık verip ters düşme gibi bir planı yoktu anlaşılan. Gereksiz yükselmişti az önce.
"Siz nasıl buldunuz bay Yang?" Tebessüm ederek bana bakarken yüzünün tam ortasına yumruğu geçirmeyi diledim. Her zaman.. her zaman onun bu hallerine sinir olurdum. Eğer hatırlıyorsa bunu çok iyi biliyordu.
"Gelişmesi lazım." dedim sadece onun anlayacağı bir şekilde. "Ama olur gibi."
"Umut var yani." Diyince gözlerimi kaçırıp kafamı yarım yamalak salladım.
Onun gözlerine bakmamaya alışmıştım. Hatta unutmuştum bile, öyle düşünüyordum. Onu tekrar görünce bile beynime ilmek ilmek işlenen tüm o olaylar geldi aklıma. Onu en son bıraktığımdaki hali, o kadar mutlu ediyordu ki beni. Onu öyle görmek benim için bir mutluluktu o zaman. Hayatının sonuna kadar öyle olmasını dilemiştim. Sanırım tanrı yine benim tarafımda değildi ki böyle bir şey olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
distance, hyunin
Teen FictionHyunjin'in kardeşi Yeji'nin bakıcısı olan jeongin ve onların büyük ama sorunlu bir aşkı. Gençken yaptıkları küçük(?) hatalar yüzünden kaderlerini değiştiren ikili yıllar sonra tekrar karşılaşır. Tabii hayatları ikisinin de en son bıraktığı gibi deği...