Emre'nin evinde oturuyorduk ve kanamasını geçirmeye çalışıyordum
"Emre, ne oldu? Nasıl oldu bu kanama?" diye sordum
"Dedim ya kavgaya bulaştım." diye cevap verdi
"Ne kavgası, anlat bakalım."
"Bilmem gördüm, bulaştım."
"Bana yalan söyleme. Nasıl oldu bu kanlar?"
"Sana ne ya, seni ne ilgilendiriyor?!"
"Sadece merak ediyorum. Bir şey olduysa söyle."
"Yok bir şey. Sen hani bugün hastaneye gidecektin, ne oldu?"
"Hastanede olay çıkmış, birisi bıçaklanmış falan. Sonra da babamı tedavi eden doktorlarla konuştuk. Kadın olan doktor o günü anlattı. Erkek olan doktor ise bu işten vazgeçmemiz gerektiğini söyledi. Sonra emekli olan bir doktorun yanına gittik o da bizi kovdu. Bu iki erkek doktorun katil olabileceğini düşünüyoruz."
Emre bir şey demedi.
"Bir dakika ya, sen bana hiçbir şey anlatmıyorsun, ben niye sana her şeyimi anlatıyorum?" dedim ve haklıydım. Emre cevap verdi.
"Ben mi sana anlat dedim?"
"Çok kaba birisin."
"Biliyorum ve kaba biri olmayı seviyorum."
Koridordan bir ses geldi, Erem yanımıza geldi;
"Nehir abla hoş geldin."
"Hoş bulduk Erem"
Erem abisinin yüzüne baktı sonra bana tekrardan bana döndü;
"Abimin kanamasını düzeltmek için mi geldin?"
"Evet, abine ne olduğunu biliyor musun?"
"Hayır ama ayda bir kaç gün eve kanlar içinde geliyor. Alıştım."
Emre'ye baktım;
"Kavgaya bulaşığını söylemiştin, sürekli böyle geliyormuşsun."
Emre bir şey söylemeden ayağa kalktı ve mutfağa gitti. Erem'e baktım.
"Çok garip bir abin var."
"Biliyorum."
"Neden eve böyle kanlar içinde geldiğini biliyor musun peki?"
"Hayır, sormuştum ama hiç cevap vermedi.
Akşamüstü eve gelmiştim. Annem evde yoktu. Telefonuma bir mesaj geldi. Babamla ilgili bir şeyler yazıyordu:
-Merhaba Nehir, babanın cinayeti ve o malum katille ilgili daha fazla bilgi edinmek istiyorsan bu gece saat 09.00'da atacağım konuma gel.-
Kimdi bu kişi, dolandırıcı olabilirdi ya da gerçekten iyi niyeti olan ve katil hakkında bir şeyler bilen birisi.
-Kimsiniz, sizin kötü amaçlı olmadığını nereden bileceğim?-
-Değilim, katilin çok yakın arkadaşıyım. Normalde onun katil olduğunu kimseye söylememem lazım ama iş çığırından çıktı. Onu aradığını duydum. Acilen bilgi vermem lazım. Hatta direkt katili bile söylerim ama tek bir şartla. Yanında kimseyi getirme sana araştırmanda yardım eden o adamın bile haberi olmasın.-
-Neden kimsenin gelmemesi gerekiyor?-
-Sorma orası özel. Ama getirme işte. Eğer ki gelirse katili söylemem.-
-Tamam ,yalnız geleceğim. Konumu gönder.-
Adam konumu gönderdi. Saat dokuzda gidecektim. Adam konumu gönderdi Gönderdiği yer ormanın içinde bir yerdi. Adama tam güvenmiyordum ama gidecektim. Yine de katili bu kadar çabuk bulmam garipti.
Saat 08.35 olmuştu, annem hala gelmemişti. Hazırlanıp evden çıktım. Ormana bisikletle gidemeyecektim. Bir taksi tutup adamın attığı konuma doğru yola çıktım.
Ormanının içindeki bir kulübenin önüne gelmiştim. Etrafta kimse yoktu. Korkutucu derecede bir karanlık ve sessizlik vardı. Bir kaç dakika sonra ayak sesleri geldi. Yüzü tam görünmeyen 1.90 boylarında bir adam karşıma geçti:
"Nehir sen misin?"
"Evet, benim."
"Hadi gir kulübeye."
"Siz bu kulübe de mi kalıyorsunuz?"
"Hayır, burada buluşmanın nedeni kimsenin bizi görmesinin imkanının olmadığı."
"Neden kimsenin görmemesi gerekiyor?"
"Sorma sadece ciddi bir iş olduğunu bil. Ve çok konuşmadan şu kulübeye gir."
Birlikte girdik. Girişte bir masa ve yanında dört sandalye vardı. Oturduk, söze girdim:
"Kimsiniz siz?"
"Ben Çağrı Karaoğlu. Katilin çok yakın bir arkadaşıyım. Malatya'da ki bir ilkokulda sınıf arkadaşı olarak tanışmıştık. O ailesinin ölümünden sonra okuldan ayrıldı. 5 sene önce onunla karşılaştık ve arkadaşlığımız devam etti. 2 sene önce katil olduğunu öğrendim, sakladım ama artık bunu saklamaktan sıkıldım."
"Söyleyin hadi"
"Tamam iki dakika bekle beni." Ayağa kalktı ve başka bir odaya gitti. Çok heyecanlıydım, birazdan hem babamın, hem de ülkenin seri katilini bulacaktım. Üstelik bu iş çok kolay olmuştu. Kulübenin kapısı hızlıca açıldı. İki adam içeriye girdi. Adamlardan biri söze girdi:
"Nehir, sonunda bulduk seni."
Diğer adam elindeki mendille yanıma doğru geldi. Beni boğmak istediğini anlamıştım. Ayağa kalktım.
"Ne yapıyorsunuz siz?"
"Kaçma, sana kötü bir şey yapmayacağız sadece seni öldüreceğiz, istesen de kaçamazsın zaten."
Arkama bile bakmadan koşmaya başladım, adamların çok hızlı koştuklarını anlayabiliyordum. Bana yetişeceklerdi ve ölecektim. Bir anda birine çarptım, bu kişi Emre'ydi.
"Nehir şuraya git çabuk." diyerek bir yeri gösterdi. Gösterdiği yere doğru giderken başka bir adam yolumu kesti. Saçımdan tuttu.
"Kaçmaya çalışma küçük kız."
Emre'nin çığlığını duydum. Adama acı içinde;
"Bizden ne istiyorsunuz?" diye sordum.
Adam "hiçbir şey" dedi. Elindeki mendili ağzıma dayadı. Mendilin zehirli olduğunu anladım. Nefesim kesiliyordu, yavaşça gözlerim kapanıyordu. Anladığım kadarıyla o seri katil beni de bulmuştu, yani her şeyin sonu gelmişti...
YAZAR NOTU: İlk defa tekde bir bölüm yazdım:) Yorum yapmayı ve oy kullanmayı unutmayın. Umarım beğenirsiniz.<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli İzler
Ação18 yaşına yeni girmiş olan Nehir Aydın artık hayallerini gerçekleştirecek ve babasının ölümünü araştıracaktır. Babası kendisi on beş yaşındayken bilinmeyen bir şekilde öldürülmüştür. Araştırmaya başladığı sırada ülkedeki cinayet vakaları yük...