0.0

102 12 58
                                    

"Dayı allah gözünü doyursun ya!" Heeseung elindeki kağıtla sinirli sinirli evden çıkarken küfretmemek için kendini zor tutuyordu, arkasını tekrardan altmışlı yaşlarındaki adama döndü."Mezara sadece emanetinle gideceksin para mı kurtaracak lan seni?"

Yaşlı adam yüzünü buruşturdu."Tövbee, bas git! Baban terbiye vermemiş sana." Heeseung babasını hatırlayınca daha da sinirlendi."Beni o ibne bu hâle getirdi zaten!"

Heeseung aklına gelen dahiyane olduğunu düşündüğü bir fikirle ağlamak için sebep düşünmeye başladı. Yaşlılar daha merhametlidir diye düşünüyordu.

Gerçi karşısındaki bu adamı hiçbir şekilde ikna edememişti.

Ortaokulda sözlü notu koparmada işe yarayan oyunculuk yetenekleri şimdi, şu an ortaya çıkmalıydı ki okula uzak bir evde yaşayıp sabahın altısında dona dona otobüse koşmamalıydı.

Peki babası ile neler mi olmuştu? Kısaca bahsedelim.

Heeseung'ın evde yan gelip ekmek elden su gölden misali yaşadığını gören Bay Lee, Heeseung'a hayatın zorluklarını öğrenmesi(?) amacıyla ayrı eve çıkacağını söyledi.

"Heeseung bana yardım etmezsin, ne işime yarıyorsun?"

"Baba yaş ilerledikçe güncelleme getiriyorsun ha."

Heeseung'ın açılan banka hesabında kalan az miktar parayı bunun gibi işlerle harcamayı istemediği ortada ki evden çıktığından beri Bay Lee'in büyükannesine kadar küfretti.

"Abi araplara hemen ev veriyorsunuz ama.." Heeseung sahte bir biçimde ağlamaya başladığında karşısındaki yaşlı kaşlarını çattı."Bu mu kardeşlik? Hepimiz Ademin torunuyuz sözde."

"56000 doları ver al evi."

"Sen anca araplara ver! Açgözlü." Heeseung hafif ıslanmış kirpiklerini bir eliyle sildiğinde numarasının ilk defa sökmediğine de şaşırıyordu. Adam elindeki bastonunu Heeseung'a doğru tuttu.

Heeseung karnının üstündeki bastona baktı."Abi benim kılıcım yok yanlız, adaletsiz savaş bu." Adam sabır dilercesine nefes aldı."Polisi çağıracağım."

"Baban kumarda fazla mı adam üttü dayı bu nasıl paragözlülük ya, karın da yok senin gerçi ben olsam bende evlenmem seninle. Yalnız başına ölüp gideceksin hâlâ para!"

Adam elinden tuşlu telefonunu çıkardığında tuşlara hızlıca basıp telefonu kulağına götürdü, Heeseung mevzuyu anlayınca adamın telefonuna yapıştı."Babam siker beni lan! Dayı ayaklarına kurban şikayet etme."

"Kes!" Heeseung sadece bir kat için bu kadar şeye gerek olmadığını düşünüyordu. Babası o süper paralarından destekte bulunsaydı bunlara gerek kalmazdı belki de.

"Yeter be!" Heeseung adamın elinden telefonu almaya çalışırken adam konuşuyordu."Evimi istedi, istediğim parayı kabul etme-"

"Öyle birşey yok, dedem psikolojik olarak hasta!"

"Lütfen yardım edin! Şiddet uyguluyor." Heeseung gözlerini büyüttü. Yok artık? Bu kadarı da fazla kaçar.

"Olmayan karısına kızına göz koyduk sanki bir siktir!"

Gelen seslere dayanamayan yan taraftaki komşu genç bir kızdı. Annesi ile Babası öldükten sonra evlerinde tek başına kalmayı tercih etmişti. Günde bir iki kere evine birileri gelirdi onlar da arkadaşları olurdu.

Yu Jimin.

"Bay Kang!" Genç kız olan vaziyete karşılık koşa koşa geldiğinde Heeseung adamın tuttuğu kolundaki elini gevşetti. Jimin Heeseung'ı hızla itti ve Yaşlı adamın üstüne başına baktı."iyi misiniz?"

Sonrasında Heeseung'a döndü."Ne yaptığını sanıyorsun?" Heeseung ağzıyla pff sesi çıkardı."Hakettiğini veriyorum." Jimin kaşlarını çattı."Sokaklara sığamadın sanırım. Serseri, gücün anca sessizlere yetiyor değil mi?"

Heeseung ağzını şaşkınlıkla açtı."O mu sessiz? Yalvarıyorum kaç saattir. Okuluma en yakın ve bütçeme yakın yer burası ama indirim yapamayacağını iddia ediyor on yedi yaşındayım artık ev bulabilmek için d-"

"Bunu yapma hakkının olmadığını biliyorsun." Yaşlı adam sadece tartışmayı dinliyor sesini çıkarmıyordu. Jimin adamın koluna girerek gülümsedi."Ben sizi yukarıya çıkarayım."

Jimin ve adam yukarı çıkarken Heeseung biraz etrafa bakındı. Ne yapacağı hakkında bir fikri yoktu Babası Bay Lee maddi durumu iyi bir adamdı ve böyle şeylere gerek yoktu bile.

Kendince eski köye yeni adetler çıkarıyordu.

Jimin yukarıdan aşağıya indiğinde gözlerini Heeseung'a dikti, karşısındaki çocuğu baştan aşağı inceledi."Adın ne?"

"Lee Heeseung."

"Bende Yu Jimin." Heeseung kızın cevabı karşısında omuz silkti. Türk filmlerindeki gibi sahnelere ihtiyacı yoktu. Sorunu başkaydı."iyi, memnun oldum, gidiyorum." Heeseung arkasını döndüğünde Jimin yeniden konuşmaya başladı.

"Ev arıyorum demiştin, değil mi?" Heeseung hafifçe başını arkasına çevirdi."Evet, arıyorum." Jimin bunun güvenilir olmadığının farkındaydı."Çatı katım boş."

Heeseung birden bedenini kıza döndü."Taşak mı geçiyorsun?" Jimin anlamamıştı."Küçük mü gelir?" Heeseung bir anlık sevinçle hafifçe gülümsedi."Gecekonduya bile evet derim şuan!"

Jimin gülmeye başladı."Umarım kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar durumun vardır." Heeseung sustu, yaklaşık on beş saniye kadar sustu. Jimin sordu." Yok mu?"

"Peder verirse var." Jimin aldığı yanıtla başını salladı."Yanında olan ücret kadarını alırım, zaten bende arkadaşlarım sayesinde geçiniyorum ilerde bir iş bulacağım sende destek çıkarsan rahat oluruz."

Heeseung herşeye tamamdı. Bu kız okuyor muydu? Baya da büyük görünüyordu."Kaç yaşındasın?"

"On sekiz"

"Merhamet edin efendim." Jimin kahkaha attığında Heeseung'da gülmeye başladı. Gülmeyi bıraktıklarında Heeseung elini deri ceketinin iç cebine sokup parayı çıkardı."Yarın sabaha buradayım, babam fazla görmesin beni."

Karina parayı aldığında başını salladı."O zaman yarın görüşürüz."

"Görüşürüz."

disguise, heerinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin