Duvarların üstündeki fahişe yazısı yüzünden yeniden boyanmış evimden yavaş adımlarla çıkıp takip edilmediğine emin olarak etrafımı süzerek yürüyordum. Lider lee ile buluşma günleri ve belli zamanlar harici gelmediğim ve kimsenin bu yüzden ayak bile basmadığı çıkmaz sokağa gündüz vakti buluşma için gidiyordum.Rahatça orada buluşacak olmamın sebebi çevredeki halkın ve lider hwang'ın bile bu sokağa girme izni yoktu o yüzden en güvenilir yerdi. Lider lee ise buluşmalar ve belli geceler dışında buraya uğramazdı. Gündüz vakti gerçekleştireceğim buluşma için en iyi yer lider lee'nin kırmızı çıkmaz sokağıydı.
Gözlerin üzerimde olduğu bu zamanda çete dışına çıkamayacağım için buluşmayı iki çetenin içinde ve burunlarının dibinde gerçekleştirecektim.
Ağzımda iyice küçülmüş lolipopu dilimle bir tur çevirip çıkmaz sokağın sonundaki eve girdiğimde rahat adımlarla odaya girdim. Odanın içindeki tam sokağa bakan pencereye kalçasını yaslayarak sigara tüttüren bedenle bakışlarımız kesiştiğinde gülümseyerek "hoş geldin" dediğimde kafasını sallayıp elindeki sigarayı camı açık pencereden attı.
" güzelim" kollarını açarak sarılmamı beklediğinde buram buram sigara kokan kollarının arasına girip yanağına öpücük kondurdum. " takip edilmedin değil mi? Nereden girdin?" Dediğimde yüzümü ellerinin arasına alıp gülümsedi. " endişeleneceğin en son kişi ben olmalıyım. Giremeyeceğim hiçbir yer olamaz, sen kendin için endişelen"
Çok doğruydu. Bang chan'ın çeteler içinde elinin uzanamayacağı hiçbir yer yoktu, onun için buraya kimseye görünmeden girmek çocuk oyuncağıydı." kendim için endişeleneceğim bir durum yok, bu sokağın benim olduğunu herkes bilir" dediğimde dudakları iki yana kıvrıldı.
" ımmm.. evet lider lee ile buluşma yeriniz ama baksana ben çok rahat girebiliyorum"
" neden buluşmak istedin?" Kollarımı göğsümde bağlayarak sorduğum soruyla dudaklarını büktü. Aslında onunla buluşmak isteyen bendim o bu buluşmayı teklif etmeseydi ben edecektim. Benden önce davranması işime gelmişti.
" sanki sen de benimle buluşmak istemiyordun"
" sonuç olarak sen teklif ettin. Demekki söylemek istediklerin var, dinliyorum"
" liderlerin motor yarışını başlatacaklarını duydum" söylediğine kahkaha attım ve omzunu sıktım. " öyle mi bunu planlayan senin baban değilmiş gibi rol mü yapacaksın bir de?" Diye sorduğumda bıkkın bir nefes verdi.
" babamın çoğu şeyi benimle paylaşmadığını sen de biliyorsun, bundan haberim yoktu"
" peki ya jeongin? O nerede biliyor musun?" Ağzından laf almama gerek yoktu çünkü bang chan bunu benden gizlemezdi. " o, babamın yanında" dediğinde sesli bir soluk verip elimi göğsüme bastırdım.
" felix, jeongin endişelenebileceğin biri olmamalı. Onun gibi bencil biri bunu haketmiyor" dediğinde kaşlarım çatıldı.
" ne biliyorsun? Orada ne oluyor chan?" Derin bir nefes verip gözlerimin içine uzunca baktıktan sonra elini alnına atarak ofladı.
" nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum"
" bir şey mi oldu jeongine?" Endişeyle kolundan tuttuğumda kafasını iki yana salladı. " jeongin ve onun garip bir ilişkisi var" yüzünü buruştuğunda kaşlarım havalandı.
" ne gibi bir ilişkisi olabilir ki babanla?" Büyük patron ve jeonginin arasında patron-piyon ilişkisi dışında ne olabilirdi.
Yüzünü ekşiltip bir elinin işaret ve baş parmağıyla çember oluşturup diğer elinin işaret parmağını içinden geçirdiğinde ağzım şaşkınlıkla açıldı. Yüzümü onun gibi ekşiltip ofladım.
" jeongin, ne yaptın sen?" Dişlerimin arasından söylenip kafamı ellerimin arasına aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dead end |minlix
FanfictionKırmızı sokak lambasının vurduğu yüzünde kirpiklerini kırpıştırdıkça yüzüne düşen siyah gölge yüzünü korkutucu yapıyordu. Ellerini cebine atarak bir adımda ayakkabısını ayakkabımın ucuna değdirdi. Kafasını eğerek burnunu saçlarıma değdirdi. " eğer b...