Daldığım derin uykudan telefon zil sesiyle uyanıp elimi yanıma attımda yanımdaki boşlukla açılan uykumla esneyip telefonumu açtım." ne var söyle?" Arayan bizim çocuklardan yejiydi.
" sanada merhaba felix"
" ne istiyorsun? Uykumu böldün"
" uykunun sırası değil, liderler sabah erkenden herkesten gizli bir buluşma gerçekleştirmişler"
" hay sikeyim!" Bu iyi değildi hem de hiç değildi. Tarafsız elçi olan beni araya katmadan bir buluşma gerçekleştirmeleri bir iş peşinde olduklarını gösteriyordu.
İçlerinden biri büyük bir rolle diğerini kandırıyordu ve benim onu bulmam gerekiyordu. Jeongini kaçıran kişinin ikisinden biri olduğunu düşünsem de küçük bir ihtimal olarak büyük patronun işin içinde olması muhtemeldi.
Lider hwang ve lider Lee ikiside güvenilmeyecek, herkesi harcayacak adamlardı. Kendi çeteleri içinde onlara sadık olan adamlarını zamanında çıkarları için harcadıklarına da şahit olmuştum.Etraflarındaki herkese zarar veren iki virüs gibiydiler.
Lider hwang kendi çetesi için herkesi harcayacak kadar bencil bir adamdı. Lider hwang'ın en yakını olan jisungu bile zamanında kendi paçasını kurtarmak için harcadığını görmüştüm. Bu harcadığı en son seferde teslimat yapılan alıcılarla çıkan anlaşmazlıkta jisungu geride bırakmış ve bunun sonucunda jisung, hwangı tehdit etmek için onu esir alan alıcılarda bir gece geçirmişti. Lider hwangın tehditleri umursamaması sonucu ise jisung iki parmağını acılı bir şekilde kaybetmişti.
Jisungu hiç umursamadığını hatta kimseyi umursamayacağını anlayan alıcılar jisungu sefil bir şekilde çeteden uzak bir köşeye ölüme terkettiklerinde oradan büyük patron ve lider lee arasındaki mal satma anlaşması ile ilgili bir bilgiyi iletmek için geçiyordum. Şanslı mı şansız mı olduğunu bilmediğim jisung'u o gün ölümün pençesinden kurtarmıştım.
Hiçbir zaman jisungla aram iyi olmamıştı ama o gün hayatını kurtardıktan sonra aramızın değişeceğini düşünsem de benden daha çok uzaklaşmış ve hatta bana olan bakışları daha da sertleşmişti.
Parmaklarını kaybetmesine sebep olan liderine daha da sıkı sıkıya bağlanmış köpeği olmaya devam etmişti. Jisungun her zaman salak olduğuna inanan tarafım daha da güçlenmiş hatta bu acizliğinden dolayı ondan nefret etmiştim.
Lider lee'nin ise lider hwangdan farklı bir bencilliği vardı. Etrafındaki hiçkimseyi umursamaz kendi için tüm çetesini harcardı. Onun için biz yoktu sadece ben vardı. Lee çetesi onun bencilliğini umursamadan liderleri olarak görüyor ve ona biat ediyorlardı. Hepsi bir avuç aptal sürüsüydü.
Biz yanglar eskiden beri aralarında rekabet olan lee ve hwang çetelerinin arasındaki iletişimi ve barışı sağlamak için elçi görevi yapıyorduk. Bencil çete liderlerini takip etmek yerine ortada kalıp özgürce kimsenin gölgesi altında yaşamamak bizim için bir lutüftu.
Bay yang eğer beni o bataklıktan çekip çıkarmasaydı. Çetelerin ortak fahişe pazarlarında beni doğurmuş olan annemin yanında büyüseydim eğer onun kaderini yaşamaktan ileri gidemezdim. Büyük ihtimalle çeteler arası fahişe pazarlarında kiralandıktan sonra birinin yatağında gebermiş bir şekilde bulunurdum. Bay yang'a çok şey borçluydum. Bugünkü özgür ve kendine güvenen felixin elinden tutan kişiydi.
Hwang çetesinin inine gidip lider hwangın kapının önüne yürüdüğümde önüme çıkan bedenle duraksadım.
" lider müsait değil, rahatsız edilmek istemediğini söyledi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dead end |minlix
Fiksi PenggemarKırmızı sokak lambasının vurduğu yüzünde kirpiklerini kırpıştırdıkça yüzüne düşen siyah gölge yüzünü korkutucu yapıyordu. Ellerini cebine atarak bir adımda ayakkabısını ayakkabımın ucuna değdirdi. Kafasını eğerek burnunu saçlarıma değdirdi. " eğer b...