Merhabalarrr ben geldimm 💖✨
Umarım okumaktan keyif alırsınız
İyi okumalarrr 🌸—
Ellerim ceplerimde ağzıma attığım lolipopu dilimle çevirerek evimin yakınlarında bulunan genellikle bağımlı gençlerin takıldığı ama çok da tercih edilmeyen mekana emin adımlarla girdim. Gözlerim duman altı olmuş mekanda buluşacağım bedeni ararken neden burada olduğumu sorgulayamayacak bilinçte olan birkaç genç ise yüksek sesle tartışıyor ve birkaç yumruk havada uçuşuyordu.
Bıkkın bakışlarımı tartışan gençlerden çevirerek kokusunun midemi bulandırdığı mekanda ilerleyip masaların en ilerisinde tek başına bir sandalyede bacak bacak üstüne atarak bir yandan sardığı otu tüttürüp bir yandan da elindeki telefona dalmış olan bedene gözlerimi devirerek yaklaştım ve elindeki illeti parmakları arasından alıp yere fırlatarak ayak tabanımda ezdim.
" hey!! Ne yapıyorsun amına koyayım?!" Sinirli bakışları bana döndüğünde karşısındakinin ben olduğumun yeni farkına vararak ayaklandı ve önümde eğildi.
" sen olduğunun farkında değildim üzgünüm"
" bunu bırakmamış mıydın ne bu şimdi?" Söylediklerimle gülümsedi ve kıkırdadı.
" bırakmayacağımı sen de ben de biliyoruz o yüzden bence bu konuşmayı geçelim felix"
Kafamı salladım ve onun kalkmış olduğu sandalyeye oturup ağzımdaki lolipopu son kez dilimde çevirip masanın üstünde duran ve içinde ne olduğunu bilmediğim bardağa omuz silkerek bıraktım. Ayakta ne yaptığımı izleyen beden ise bu yaptığıma gözlerini devirip mırıltıyla 'ben onu içiyordum' diyerek derin bir nefes verdi.
" geçelim tabi Yeji, apar topar beni ne için çağırdın buraya? Umarım değecek bir şeydir" dediğimde gülümsedi ve elindeki telefonu gözümün önünde salladı.
" evinin duvarına yazı yazan kişiyi buldum" dediğinde duvarıma yazılmış olan fahişe yazısını hatırlamamla dişlerimi sıktım. Duvarı boyatmış olsam bile bu yazı canımın yanması istenerek yazılmış bir yazıydı.
" kim o?"
Kollarını göğsünde bağlamış olan Yeji büyük bir gülümseme yüzüne yerleştirdi ve bana doğru eğildi. " abimin enayi adamı Han Jisung" dediğinde gözlerim büyüdü.
" jisung.. o bu sıralar çok fazla oldu" gözlerim dalmış uzaklara bakarak konuşurken sert bakışlarım kızıl saçlı bedene döndü " nasıl anladınız?"
" aslında ilk başta anlamamıştık evini boyamak için geldiğimizde Sullyoon ve Chaeryeong tam duvarın önünde bir kolye buldular. Gösterdiklerinde umursamayıp geçiştirdik ama bugün hatırladım o kolyenin kime ait olduğunu.. olayın yaşandığı gün abimin yanına gitmiştim ve jisungun ellerinde kırmızı lekeler vardı bunlar tesadüf olamaz, tam takıntılı orospu çocuğu" dediğinde anlamayarak baktım.
" abime takıntılı bunu görmemek için kör olmak gerekir"
" Sadık adam-" sözümü kesti.
" felix safa yatma bunun sen de farkındasın baksana takıntılığı yüzünden sürekli seninle uğraşıyor"
" abin onu umursamıyor bizi yan yana gördükçe bana saldırmak istiyor"
" aslında o da farklı bir konu" sıkıntılı bir şekilde dedikleriyle duraksadım ve lafını kesmedim. " o bulduğumuz kolyesi abimin ona aldığı kolye o yüzden hiç boynundan ayırmazdı her zaman tişörtünün içinde olduğu için siz görmemişsinizdir"
Kaşlarım çatıldı ve aklıma gelen bileklikle şüpheyle " kolye sende mi, bakabilir miyim?" Diye sordum.
Cebinden çıkardığı kolyeyle beynimden vurulmuşa döndüm. Kızardığımı hissediyordum çünkü ilk defa kendimi bu kadar aptal hissediyordum. Yejinin avucuma bıraktığı kolyeye uzun uzun baktım. Kolyeye baktıkça aptal yerine koyulmuş olmam aklıma geliyor ve avucum içindeki kolyeyi sıkıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dead end |minlix
Fiksi PenggemarKırmızı sokak lambasının vurduğu yüzünde kirpiklerini kırpıştırdıkça yüzüne düşen siyah gölge yüzünü korkutucu yapıyordu. Ellerini cebine atarak bir adımda ayakkabısını ayakkabımın ucuna değdirdi. Kafasını eğerek burnunu saçlarıma değdirdi. " eğer b...