1. BÖLÜM

1.6K 44 4
                                    

Evimin bahçesinde köpeğim joseph
İle beraber oturuyordum.
Üzerimde zayıf vücuduma yapışan ince gök mavisi bir elbise vardı.
Turuncu dalgalı saçlarım yüzümün her tarafına dağılmıştı her gün olduğu gibi gecenin bir yarısı yıldızlarda hayallerimi arıyordum.
Belki birazda hayata olan inancımı.

Umutsuzca gök yüzüne bakarken bu gün gördüğüm yıldız sayısını not ettim.

213

Aylardır değişmeyen tek şey gök yüzünde saydığım yıldızların ilk iki rakamı.
Bir ay önce teyzem milor bana bir ay boyunca yıldızları saymamı söylemişti.
Gördüğüm yıldızların ilk iki rakamının benim kaderimi belirleyeceğini söylemişti.

Köpeğim Joseph yine huysuzlanmaya başlayınca başımı kaldırıp onun baktığı yere baktım.
Karşı dağın başındaki yıkık dökük eve bakıyordu.
Ev değilde küçük bir saraya benziyordu.

Bazı geceler Joseph oraya gider ve boş bir kağıt ile geri dönerdi.
Belkide kağıdın üzerinde yazılar vardı ama ben göremiyordum.

Kafamda kurmaya başlayınca ayağa kalktım ve ağaca astığım
Salıncağa oturdum.
Salıncakta sallanırken bu gün bir ayı bitirdiğim aklıma gelince Joseph'a seslendirme.

"Joseph hadi oğlum teyzeye gidiyoruz."

Evden çıktık ve karanlık kasabada teyzemin evine doğru yürümeye başladım.
Evin kapısının önünde durduğumda kapıyı çaldım.
Bir süre sonra teyzem kapıya çıktı ve Joseph'la beni içeri aldı.

Koltuğa oturduğumda konuşmaya başladım.
"Teyze bir ayı tam olarak on dakika önce doldurdum.
Ve bir aydır saydığım yıldızların çetelesi bu."

Elimde ki defteri ona uzattım.
21 rakamını görünce gözleri kocaman açıldı.

"Emin olmam gerekiyor."

Elimden tutarak beni evin camına götürdü.
Dağları saymaya başladı ve 21. Rakamda parmağı en küçük ve en kolay girilebilen dağ olan ayrıca Joseph'ın sürekli gittiği dağda durdu.
Başını iki yana sallayarak evin içinde deli gibi yürümeye başladı.
Bana döndü ve üzgünce gözlerinden yaşlar süzüldü.

"Kaderi engelleyemem Alev, üzgünüm.
Şimdi o eve gitmen gerekiyor.
Misafirine iyi davran tatlım."

Ben anlamadığımı belli eder bir şekilde ona bakarken kapıya kadar itekledi beni.
Arkamdan Joseph geliyordu.
Kapıdan dışarı çıktığımızda teyzem kapıyı yüzüme örttü.
Kapıdan dışarı sızan hıçkırıkları ile şaşkınca etrafıma bakındım.

"Joseph beni o eve götürmen gerekiyor oğlum."

Joseph önden giderken bende arkasından onu takip ediyordum.
Joseph havayı kokladı ve mutlu olduğunu belli eder bir şekilde kuyruğunu sallamaya devam etti.

O eve gittiğimiz için bu kadar mutlu olması normal miydi?
Şuan bildiğim tek şey korktuğumdu.
İçimde inanılmaz bir korku vardı.

"Teyzem dediyse bir sebebi vardır."

Evin önüne geldiğimizde temkinli adımlarla kapıya yaklaştım.
Kapıyı çalıp, çalmamak arasında kaldığımda
İçeride kimsenin olmadığını düşündüm ve içeri girdim.
Ayın ışığı direk evin içine vuruyordu ve yerde esmer bir
Adam yatırıyordu

Rusya'da esmer insan sayısı çok azdı.
Bizim kasabamızda hiç esmer insan yoktu.
Şaşkınca adama bakarken adamdan acı bir inilti yükseldi.

"Günlerdir bu adam için mi buradaydın Joseph?"
Başını eğdiğinde cevabımı almıştım.
Adamı kaldırıp kolunun altına girdim.

"Şimdi seni benim evime götüreceğim ve yaralarına bakacağım esmer adam."

Sesini çıkarmadan ağırlığını bana verdi.
Bende onu taşımaya başladım.
Ağırdı hemde çok ağırdı ama yapacak bir şey yoktu.
Teyzemin bahsettiği misafir demek ki bu adamdı.
Peki bu adam nasıl benim kaderim olabilirdi ki?
Belki de bir katildi ve benim kaderimde erken yaşta ölmek vardı.

Evin önüne geldiğimde kapıyı açtım ve bahçeyi geçip eve girdik.
Büyük ihtimalle fıtık olmuştum.
Joseph'a kızgın olduğum için yüzüne hiç bakmadım.
Odadan getirdiği çarşafı dişlerinin arasından aldım ve koltuğa serdim.
Çekyattan bir yatak oluşturduktan sonra Esmer adamı yatırdım.

Onu yatırdıktan sonra vücudunu inceledim.
Hiç bir yerinde kan yoktu.
Bir süre sonra gözlerini araladığında başında dikiliyordum.

Bir kaç dakika sessizce birbirimize baktık.
"Kimsin ve neden senin evindeyim?"

Gözlerimi devirdim.
Joseph'ı işaret ettim.
"Adım Alev.
Köpeğim seni bulduğunda yarı baygındın.
Yaralı olduğunu düşünüp seni evime getirdim ama hiç bir şeyin yokmuş."

Gözleri saçlarımda gezindi.
"Korkma şeytan değilim (!)"

Dalga geçercesine tısladım.
Gözleri gözlerime tırmandı.
"Bu inanç hala devam ediyor mu?"

Kollarımı gögüsümün altında topladım.
"Kesinlikle."

Gözlerim vücudunda tekrar gezindiğinde yatakta doğruldu.
"Adın ne?
Kalacak bir yerin var mı?
Rus musun?"

Derin bir nefes aldı
"Adım Karan.
Kalacak bir yerim yok.
İtalya'nım.
Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum."

Başımı salladım.
Ona inanmamıştım ama evimde kalmasında zarar yoktu.

"Ev bulana kadar benimle yaşayabilirsin.
Kimseye gözükmemen şartıyla."

Başını olumlu anlamda salladı.
"Biz uyumaya gidiyoruz.
Sabah görüşürüz Karan bey."

Gözlerinin mavisi aynı benimki gibiydi.
Birebir benziyorlardı.

GUEST DADDYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin