Sabah uyandığımda üzerime bir tişört ve bir şort giydim.
Aşağı indiğimde sinirli bir Karan'la karşılaşmayı düşünmemiştim.Beni bir anda sırtına aldığında neye uğradığımı şaşırdım.
Şu an Karan'ın poposuyla bakışıyordum."Karan ne yapıyorsun?
Beni yere indir hemen!"Beni bir arabaya bindirdi ve şoför koltuğuna da kendisi oturdu.
Elinde ki pamuğu görünce kaçmak için elimi kapı kulpuna attım ama burnuma ve ağzıma kapanan pamukla bilincimi çoktan kaybetmiştim.🌜🐺🐺🐺🐺🌛
"Sen ne yaptığının farkında mısın?!
Beni nasıl İtalya'ya getirirsin?
Benim orada bir hayatım var!
Sen bunun farkında değilsin herhalde?
Tam düzeldi o iyi biri beni seviyor diyorum, güvenimi kıracak bir şey yapıyorsun!"Koltukta bacaklarını iki yana açmış siyah gömleğinin kollarını dirseklerine kadar sıvamış, altında ise siyah pantolonuyla karşımda oturuyordu.
Bense onun önünde kendi etrafımda dönerek ona bağırıyordum.
Beni bayılttıktan sonra uçağa bindirip italya da bir dağ başına getirmişti.
Uçak kendi uçağı olduğu için kimse pasaport sorunu bile çıkartmamış idi.
Evde sadece biz olduğumuz için rahat bir şekilde kavga ediyorduk."Güzel bebeğim biraz sakin ol!
Bende en az senin kadar sıkıntılı bir durumdayım!"Sert sesini duymama rağmen bir tepki vermedim.
"Eğer beni evime götürmezsen mühürü bozacağım!"
Sinirle ayağa kalkıp önümde durdu.
"Artık bana ve mühüre alışman gerekiyor Alev!
Sürekli bir çatışma içerisindeyiz ve bu hiç bir şekilde bitmiyor, sana yaklaşmaya ve kendime alıştırmaya çalışıyorum ama sen bunu engelliyorsun!"Kaşlarımı çattım ve kollarımı göğsümde bağladım.
"Demek ki seni istemiyorum!
Ne seni ne de sevgini istemiyorum!
Senin alıştırmaya çalışmak dediğin şey beni tehtid ederek aynı yatağa yatırmak sürekli kucağında gezdirmek mi?
Ah pardon birde İtalya'ya kaçırıyordunuz değil mi?"Derin bir nefes aldım sinirimin dinmesi için.
"Karan çok düşündüm.
Bütün olanakları düşündüm ama sürekli zarar gören kişi sen oluyorsun!
Ben sevmek, sevilmek nedir bilmiyorum daha önce görmedim. kalabalığa alışık değilim.
Daha önce hiç erkek vücudu
görmedim, dokunmadım, dün gece ilk defa senin vücudunu gördüm.
Mühürü bozmak istiyorum ama bu da seni üzecek!
Sonuçta 38 yıldır beni beklediğini söylüyorsun.
Ne yapacağımı bilmiyorum çıkmazda hissediyorum kendimi!"Sessizce beni dinledi.
"Beni sevmediğini biliyorum, benim sevgim ikimize de yeter!
Hiç bir şeyi düşünmene gerek yok neyden korkuyorsun beni üzmekten mi?
Ben zaten alışığım.
Ne yaparsan yap seni sevmeye devam edeceğim!"O kadar sinirliydi ki, bu sinir beni bile korkutuyordu.
"Takıntılıyım ve bu takıntı sadece sana karşı."Gözlerimi kırpıştırdım.
Bu kadar kavganın üzerine tek cümlesiyle beni sakinleştirmişti.
Elleriyle saçlarımı arkaya itekledi ve sinirden kızarmış yanaklarıma öpücükler kondurdu.
Ben mi?
Bense içimde ki garip kıpırtıyla ona bakıyordum."İki veya üç hafta sonra Rusya'ya geri döneceğiz.
Senin için uygun mu?"Başımı salladım onaylarcasına.
Beni kucağına alıp mutfak olduğunu tahmin ettiğim yere götürdü.
Bir tepsi yemek koydu önüme yemekleri gördüğümde acıktığımı hissettim.
O telefonuyla konuşurken ben yemeğimi yemiş ve bulaşıkları makineye koymuştum.