11. Bölüm (Hande Nerede?!)

35 24 4
                                    

TEKRARDAN MERHABA ARKADAŞLAR. YİNE BU BÖLÜMDE SİZLERLEYİM. SON 9 BÖLÜM KALDI BU BÖLÜMDE KAVGADAN SONRA AYAZ' A NE OLDUĞUNU GÖRECEĞİZ VE HASTANEDE Kİ HALİNİ. İYİ OKUMALAR DİLERİM.

____________________________________

2 GÜN ÖNCE,

Her yeri bulanık görüyordum. Yanımdan gelen yabancıların seslerini zar zor duyuyordum. Bana ingilizce,

"Korkma, korkma iyi olacaksın!" Diye bağırıyorlardı.

Gözlerim yavaş yavaş görmeye başlamıştı. Her yeri tamamen görebiliyordum. Bana ne olmuştu? Şuan ambulansa bindiriliyordum. Hande neredeydi? Alperen neredeydi? Onlara ne olmuştu? Ben niye ambulanstaydım?
Beynim olayları teker teker hatırlayamaya başlıyordu. Hande en son bana gitme diye yalvarıyordu ama ben gitmiştim sonrasında ne olduğunu hatırlamıyordum. Sonrasında bana ne oldu? Hande'ye ne olmuştu? Diye düşünürken ambulansın kapısı açıldı. Hastaneye gelmiştik. Kulağım çınlıyordu. Kesin berbat gözüküyordum.

Benim durumum hakkında konuşuyorlardı.

                    ♡ ♡ ♡ ♡

Hastaneden çıktığımda heryerim sargılıydı ama ben bunu düşünecek durumda değildim. Zor da olsa hastaneden çıkmıştım. Hande'yi bulmalıydım ve Alperen'i . Onları nasıl bulacaktım neredeyse sabah olacaktı. Saat 10.15'de uçağımız kalkacaktı. Hemen gitmem gerekti.
Yanımda az miktarda dolar vardı. Onunla otele gidebilirdim. Taksi görünce durdurup bindim. Oteli tarif edip beklemeye başladım.

Hande ben yokum diye ağlamış mıydı? Taksi şoförü,
"Burası değil mi? ''Diye sordu.

"Evet siz nereden Türkçe biliyorsunuz? "

"Türk müşterilerim çoktu onlardan öğrendim."

"Anladım."

"Kolay gelsin." Diyerek taksiden indim. Koşarak otele girdim görevliye yedek anahtarı istedim.

"I'm sorry, but you left the hotel." (Üzgünüm ama siz otelden ayrıldınız. ) Dediğinde Dünyam durdu.

""I think you've confused us, we didn't leave this hotel."(Karıştırdınız galiba biz bu otelden ayrılmadık.)

"I'm sorry,I can't help you any further"(üzgünüm size daha fazla yardımcı olamıyacağım.)

"Thank you" diyerek otelden ayrıldım.

Bu olamazdı Hande beni beklemeden ayrılmadı. Tek başıma ne yapacaktım. Hande neredeydi? Nereye gitmişti? Ben olmadan başlarına birşey gelse ne olacaktı?

* * *
Tam iki gün olmuştu Hande'den tek bir haber bile yoktu. Artık unudumu kesmiştim. Biliyordum Hande'den bir şekilde haber alacaktım ama nasıl. Öğlen olmuştu. Tek bir lokma yemek bile yemiştim. Hande yokken ağzımdan tek bir lokma bile geçmiyordu. Sokakta yürürken bir televizyoncu dükkanından duyduğum bir haber sesiyle durdum.

"Ayaz Demir, yeni yaptığı Paris'te ki pazarlama ile kariyerindeki damgayı vurdu. Şimdi mikrofonu ona veriyoruz." Diyen muhabire ne diyor? dercesine baktım.

Ben Paris'teydim ama yanımda hiçbir kimse bile yoktu. Nasıl vereceklerdi ki?  Bu saçmalıktı!

Mikrofonu bana tıpatıp benzeyen bir adama verdi. Şaşkınlıktan,

"Bu nasıl olur?!" Diye bağırdım. Bu adam kimdi? Ben gibi davranıyordu.

Ya bu bir kamera şakasıydı ya da ben delirmiştim!

Kameraman kamerayı biraz daha yana  çevirdiğinde yanında Hande'yi gördüm. Hande tanımadığı bir adamın yanında ne işi vardı? Bir yol bulmalıydım! Türkiye'ye gitmem gerekiyor du.

Telefonumu aramaya başladığımda . Telefonumun olmadığını fark ettim. Kavgada düşürmüş olmalıyım ve yanımda 1 kuruş bile yoktu.

En iyisi bir iş bulup kendime telefon, cüzdan, giysi falan almalıydım. Ardından da uçak bileti.

Hatırladığım kadarıyla uçak biletleri pahalıydı o parayı toplayana kadar çok zaman geçerdi. Ya Alperen ilk ona baba derse? Düşüncesi beni delirtiyor du. Bu adam benim hayatımı çalmıştı ve ben kendi hayatımı geri alacaktım Bunun süreci bir kaç yıl olsa bile buna katlanacaktım. Bunu yapmalıyım.

Hemen Paris'in meydanına giderek iş ilanlarını okumaya başladım bana göre en uygun iş sekreterlik di. Hem maaşı da idare ederdi ama bütün saydıklarımla beraber alacaklarım tahminen en fazla 2 yıl sürerdi.

Kulağa çokmuş gibi geliyor ama bence zaman çok çabuk geçecekti. Bir yandan da Hande'yi o adamla yanlız bırakmaktan korkuyordum.
Ya ona birşey yaparsa?! Off Hande neredesin? Türkiye'de olduğunu biliyorum. Peki hangi şehirdeler?

Yaşadığımız yere az da olsa benziyordu. Dikkatlice baktığımda bizim mahalledeki cafe vardı. Ya bizim mahalleden ayrılırlarsa? Ya da şehirden ayrılırlarsa?  Diye düşünüp merdivene oturarak ağlamaya başladım. Ben bu durumda ne yapacaktım? Nasıl davranacaktım? Ellerimi yüzüme koyarak ağlamaya devam ettim.

 Ben bu durumda ne yapacaktım? Nasıl davranacaktım? Ellerimi yüzüme koyarak ağlamaya devam ettim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KAYBOLAN YILLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin