18. Bölüm (İzmir)

16 14 0
                                    

Paris

(Ayaz'ın anlatımıyla) 2 gün sonra

Bugün o gündü Hande'me kavuşmama sadece saatler kalmıştı. Şu an valizimi hazırlıyordum ardından Havaalanına gidecektim ve sonra uçağa binip İzmir'e yani Hande'ye gidecektim. Kalbim neredeyse yerinden çıkacak gibiydi. Çok heyecanlıydım. Çünkü ben tam tamına Hande'yi 2,5 yıl görmemiştim. Artık fotoğraflarımızda değil yüzüne bakacaktım. Buradan uçakla İzmir'e 3 saat 25 dakika sürüyormuş. 3 saat sonra memleketime dönecektim. Taksiye binip havaalanına girdim.

Uçağa bindikten sonra.
__________________________

Uçağa Binali tam 2 saat olmuştu. Ben de burada buğalmıştım. Yanımda oturan kadın çocuklu bir anneydi. Çocuğu çok bağırıyordu ve şımarıyordu adı üstünde çocuk du. şu an son kez sabretmem lazımdı. Bu sırada uçakta atıştırmalık dağıtılmaya başlamıştı. Onları yiyene kadar bir saat olmuştu bile. İçimden,

"Hande'siz son dakikalar." Dediğim an Anons geldi.

" Sayın yolcularımız inişe geçiyoruz Sakın ama sakın kemerlerinizi inmeden açmayınız!".

İndiğimizde havayı içime çektim.

" Benim güzel vatanım." Dediğimde duygulanmıştım. Yepyeni binalar yapılmıştım Bu yüzden biraz garipsemiştim. Alelacele taksi çağırmıştım. Bir adamdan aramıştım Taksiciyi Çünkü benim hattım Paris'e bağlıydı. Taksi geldiğinde binip dolar vermiştim çünkü üzerimde Türk Lirası yoktu.

"Abi vallahi üzerimde o kadar para yok. Dolar niye veriyorsun?"

"Benim üzerimde de Türk Lirası yok üstü kalsa da olur.!"

''Sağolasın abi."

"Lütfen şu gösterdiğim konuma hızlı gidelim.

" tamam zaten o kadar da uzak değilmiş. Maksimum 20 dakika da varırız oraya. ''

"Adamsın." Dediğimde arabayı çalışıp

"Haydi bismillah." Dediyerek arabayı çalıştırdı

bayağı hızlı gidiyorduk. Giderken arabada yaşadıklarımı aklımdan geçirdim.

" Ah, Ayaz ah Eskiden yaşadıklarınızı unut! Önümüzdeki geleceğine odaklan!" diye bağırdım istemsizce.

" Abi iyi misin?'' Diye sordu taksici.

" İyiyim kardeş, kusura bakma sen yoluna devam et."

"Abi zaten geldik." Dediğinde neredeyse kalbim durmuştu.

Arabadan hemen atlayıp evin kapısına tıkladım açan olmadı. Tekrar tıkladım. Bu sefer kapıyı orta yaşlarda bir adam açmış idi ama Yiğit değildi bu.

"Merhaba Siz kimsiniz? Ev.sahiplerine baktıysanız gittiler" diye sordu.

" Asıl siz kimsiniz benim evimde ne arıyorsunuz ve nereye gittiler?" diye sordum.

"Ben sizin ev mi bilmem. Burayı sattılar. Ben de bakmaya geldim." Dediğinde''

"Ne satıldı mı!?" Diye bağırdım

''Evet daha bugün taşındılar İzin verirseniz işimi yapayım." Dediğinde

" Tamam ama nereye gittiklerinizi biliyor musunuz?" Diye sordum.

"Yok bilmiyorum birader." Dedi.

"Haber alırsanız Şu numarayı arar mısınız?" Diyerek kartımı uzattım.

Biraz incelikten sonra cüzdanına koydu

"Tamam haber alırsam ararım." dedi

Ben bitmiştim ne yapacaktım ta Paris'ten İzmir'e Hande' ye kavuşmak için gelmiştim. ama o yoktu bunca yolu boşuna mı gelmiştim? Tabii ki hayır! Bunun bir yolu olmalıydı. Dayıma Büyük ihtimal söylememişler di. Nereye gittiklerinin bir yolunu bulup Hande ve Yiğit'in yerini bulmalıydım. Bulacaktım da. Umarım ben çok geç kalmam da Hande ile Yiğit evlenmezler çünkü Biz daha evlenmemiştik. Maalesef Yiğit'in de bir evlilik hayatı olmamıştı. Tam benim geldiğim gün taşımış lar Belki de birkaç saat önce gelseydim bunu durdururdum ne yazık ki engelleyememiştim Tek çare Hande ve Yiğit'in yerini ve bulmakta. Hayal kırıklığına uğramıştım.

KAYBOLAN YILLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin