3

8 3 7
                                    

Yine ben lan mxndndnd

Off yks'ye son 3 gün

Hiçbir şey bilmiyorum ncndnfbr

Şimdiden bir bilgilendirme yapayım. Yani aklıma geldikçe xnxnfnf

Bakın şimdi şu an bunların çocukluk halini yazıyorum. Yani yıl 2012 ve diğer sene olarak. Zaten her bölümde atlama yapacağım.

Asel: 7
Yağız:10
Derya (Yağız'ın ablası) :12

Bunlar yaşları. Ve kitapta bazı yerler olacak. Görürsünüz cnfnfn

2012 yılına göre yazmaya çalıştım. Küçükken kendim ne gördüysem falan.

Hadi iyi okumalar!

......

Oturduğum taşın üstünde ayaklarımı ileri geri sallıyordum. Çok sıkılıyorum.
Annem ve babamın ölümünden iki hafta geçmişti ve beni Funda teyze kendi evlerine getirmişti. İki haftadır burada kalıyordum. Ve çok utanıyorum onların evlerin de. Funda teyzeye ne zaman evime döneceğimi sorunca bana, artık onlar ile birlikte yaşayacağımı söylemişti. Derya abla mutluluktan havalara uçmuştu. Yağız için aynı şeyi söyleyemem. Yine kendi kafasında takılıyordu. İki haftadır da  benimle uğraşmıyordu.

Anne ve baba olmayınca insanın hayatı çok boş geçiyordu. İki hafta boyunca hep ağladım, o kadar çok ağladım ki gözyaşlarım bitmişti. Artık akmıyordu. Gözyaşısız kaldım.

Derya abla ile aynı odada kalıyordum. Tüm eşya ve oyuncaklarımı, annem ve babamın fotoğrafını bir de eşyalarından birkaç tanesini yanıma almıştım. Yatarken onlara sarılıyordum.

Evimiz karşı binamızdaydı, annem ve babam onu benim üstüme yapmışlardı. On sekiz yaşına girince artık benim olacakmış, teyzem söyledi. Ben ev falan istemiyordum, ben anne ve babamı istiyordum.

Güneşin sıcaklığı ile üstümde ki gömleğin üstten bir tane düğmesini açtım. Çok sıcak hava. Allah'ım teşekkür ederim havayı sıcak yaptığın için. Annem ve babam üşümeyecek. Derin bir nefes aldım. Acıkmıştım ama Funda teyzeye acıktığımı söyleyemem. Utanıyorum.

Karnım guruldayıp duruyordu, aptal şey. Elimi karnıma koydum ve biraz sıktım. Midem ağrıyor. Yolun karşısından Yağız'ın geldiğini görünce dikleştim. Kafası eğik şekilde geliyordu. Canı sıkkın gibiydi. Ayağı ile bir tane taşa vurduğun da, benim önüme gelmişti. Eve geleceğini sanmıştım ama o dümdüz yürümeye devam etti. "Yağız!" diye bağırdım. Kafasını bana çevirince, taşın üzerinden inmeye çalıştım. Ama çok yüksekti.
"Ne var Asel?" diye sordu. Adımlarını bana yönelttiğin de mahçup bir şekilde yüzüne baktım. "Ne bakıyorsun yüzüme,insene."

"İnemiyorum, çok yüksek." dedim. Küçümseyen bir gülüş yolladı. "Nasıl çıktıysan öyle in."

Gülüşü sinirimi bozmuştu, asla ondan inmek için yardım istemeyecektim.  "Allah'ım sen beni koru, bismillahirrahmanirrahim." dedim ve taşın üstünden atladım. Yere düştüğüm de bacağım ağrımıştı. "Ay bacağım!" diye bağırdım. Yağız'ın ayakları göz hizama girince kafamı kaldırdım. "Kalk." deyip kolumdan tuttu ve beni kaldırdı.
"İyi misin?"

"Evet." arkasını döndü, "İyi o zaman." diyerek yürümeye başladı. Gitmesin, sıkılıyorum. Derya abla da kursa gitmişti. Gelmesine de daha çok vardı.
Koşarak yanına gittim. Yüzüne bakarak, "Nereye gidiyorsun?" yüzüme bakmadan cevap verdi, gıcık şey. "Bakkala gidiyorum Asel."

"Şey.. Ben de geleyim mi? Çok sıkılıyorum." çok sessiz sormuştum. Gözlerimi hiç kırpmadan ona baktım. Birkaç saniye yüzüme öylece bakmıştı, "Gel Asel gel. Evime geldin, bakkalıma da gel." kabul etmişti. İnanamıyorum. Yağız ilk defa beni yanına almıştı.

Nasipte Varsa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin