4

6 3 4
                                    

.....

"Canım kızım.. Güzelim. Bak yemezsen büyüyemezsin Asel." annem ıspanakla dolu olan kaşığı ağzıma sokmaya çalışıyordu. Ama ben ıspanak hiç sevmem. Kafamı sağa sola salladım. "Hayır anne, ben sevmiyorum bunu. Tadı güzel değil." babam bana bakıp göz kırptı.

Beni kucağına alıp kulağıma fısıldadı. "Aferin küçük koç, planımız işe yarıyor. Şimdi de söyle benim canım şey çekiyor. Iııı.." biraz düşündü. "Kuru dolma." dediğin de birbimize bakıp güldük. "Tamam." dediğim de beni kocaman öpmüştü. Babam çok yakışıklıydı tıpkı prensler gibi, zaten annem de bir prensesti. Prenseslere beyaz atlı prensler yakışır.

"Kuru dolma istiyorum ben." dedim. Annem babama bakıp gözlerini kıstı, siyah uzun saçlarını tepeden topuz yapmıştı. "Bak sen, kim öğretti sana bunları acaba." babama bakıp konuşuyordu. Babam annemi de yanına çekip sarıldı. Annem ve babam çok güzellerdi. Kesinlikle bende, eğer ki biriyle evlenirsem o kişi aynı babama benzemeli. Canım babam ya.

"Bilmem, kim senin elinden dolma severdi?" babam annem ile ilgilendiğin de kaşlarımı çattım. Babamın beni fark etmesini bekledim ama o anneme sarılıp ilgileniyordu. Annemi yanağından öptüğün de kıskandım. Beni de öpsün ya. Hemen aralarına girdim ve babam sarıldım. "Ya baba! Çok mızıkçısın. Hem bana diyorsun annene bunu beğenmediğimizi söyle, hem de sen annem ile ilgileniyorsun!"

Babam gülüp sarıldı. "Kıskandın mı bizi?" evet diye kafamı salladım. "Çekil şuradan Asel, kocam ile arama giriyor. Şuna bak şuna, küçük sıçan." annem yalandan kaşlarını çatıp bana laf ediyordu. "Ben de evleneceğim." dediğim de babam bana inanamıyormuş gibi baktı. Yani öyle bir bakıştı, çünkü babam ne zaman böyle baksa annem öyle diyordu.

"Ne? Ne? Ne? Doğru mu duydum? Şuna bak sen, görüyor musun sevgilim." annem kafasını salladı. "Aşk meşk işleri ha? Kime aşık oldun da evleneceksin küçük balım." babam böyle deyince utanmıştım. Kızar sanmıştım böyle dediğim için ama kızmamıştı.

"Hiç kimseye baba." dedim sessizce. Gözlerimi başka yerlere çevirdim, kimseye aşık değilim ama yine de utandım. Babam yüzümü eliyle kendisine çevirdi. "Küçüğüm neden utandın? Sakın bana günah ya da ayıp deme. Çünkü sevmek ne günah ne de ayıptır. Öyle bir şey olsaydı ben cadı annen ile evlenir miydim?" babam anneme bakıp sırıttı. Annem yanındaki yastığı tutup babama atmıştı. Babam ise gülüyordu.

"Eee kiminle evleneceksin Asel'im? Yağız ile mi yoksa?" dediğin de babamın yüzüne gözlerimi açarak baktım. "Hayır! Ben onunla asla evlenmem, o çok gıcık baba!" dedim. Annem ise gülüyordu. "Ne gülüyorsun ya? Baba anneme bir şey de."

"Şştt kızıma gülme." dedi ama babam da gülüyordu. Bu ikisi çok gülüyordu, ama ben gülmüyorum. "Neden evlenmeyeceksin? Benim kadar olmasa da o da yakışıklı." dedi babam.

"Hayır! Yakışıklıysa bana ne. Beni hep sinir ediyor, onu sevmiyorum. Takmış benimle uğraşmaya baba. Git döv onu. Hep beni üzüyor, bana kaba davranıyor. Onun için de , hep kavga ediyoruz."

Babam saçlarımı eliyle toplayıp bağladı. "Hımm. Hemen ona haddini bildirmeye gidiyorum. O kim ki de benim güzelim ile uğraşıyor." annem babamı onayladı.

Oh be sonunda Yağız salağından kurtuluyorum. Babam onu dövecek!

"Ama biz de annen ile çok kavga ederdik. Sonra da aşık olup kaçtık ve evlendik." demesin mi! Ben de şaşkınlıkla yüzlerine baktım. Hayır ben Yağız'a asla aşık olmam. O aptalın teki.

"Olmayacak öyle bir şey!" dedim. Onlara küstüm artık.

"Tamam! Hemen de küser miymiş benim balım." dedi ve sarıldı. "Ben kızımı kimselere vermem. Senin turşunu kuracağız annen ile."

Nasipte Varsa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin