5.Sebebimsin

70 6 22
                                    

Lütfen oy ve yorum desteğinizi esirgemeyin 💗💗

........

"Ya asker amca çıkarır mısın beni şuradan? Ayrıca bu nasıl hizmet insan yemek falan getirir."

"Kızım olmaz diyorum. Komutan kızar az sus yerine otur başım şişti."

"Of buraya geldiğim günün akşamına sokayım."

Dört saattir nezarethane de bekliyordum ve yüzbaşı bir kere bile yanıma gelmemişti. Midem isyan bayraklarını çekmiş ayağa kalkmış beyaz bayrak sallıyordu. O muşmula suratlı komutana gerçekleri anlatmasaydım bunlar olmayacaktı. Hayır senin neyine Selay daha yeni tanıdığın adama güvenmek. Beynimi peynir ekmekle yemiştim gerçekten.

Yere çöküp sırtımı duvara yasladım. Acaba kaçabilir miydim? Hemen bu fikri aklımdan yok ettim. 1990 yılında kanun kaçağı olmak istemiyordum. Derin bir nefes verip kafamı duvara vurdum. Bence tekrar kendimi öldürürsem kendi yılıma geri dönebilirdim. Denemek için tekrar kafamı duvara sertçe vuracaktım ki kapının açılma sesiyle hızlıca yerimden kalktım. Demir yavaş adımlarla demirlerin önüne gelip bana baktı.

Bir gecede çökmüş gibi duruyordu. Göz altları mosmor olmuştu. Kollarımı önümde bağlayıp tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Benim hakkımda bir şey bulamadığı çok belliydi. Konuşmadan cebinden anahtarları çıkarıp kapıyı açtı ve geçmem için yana çekildi. Dudağımda haklı olmanın verdiği bir sırıtış vardı. Tam çıkacakken Demire döndüm.

"Eğer beni birazdaha beslemezseniz açlıktan şuraya bayılıcam. O yüzden Yüzbaşı bana yemek verin" Saçlarımı yüzüne doğru savurup nezarethaneden çıktım. Nereye gideceğimi bilmediğim için Yüzbaşıyı takip etmeye başladım. Arkasından ilerlerken dikkatlice etrafı inceliyordum. Bana bakan bir kaç askerle göz göze gelince kafamı önüme çevirdim. Demir bir kapıyı açıp içeri girince peşinden girip kapıyı kapadım. Odada bizden başka kimse yoktu. Masanın üzerinde duran isimlikte DEMİR ERDEM yazıyordu. Beni odasına getirmişti. Ağzını açıp tek kelime etmeden masasının önündeki sandalyeye oturdu.

"Geç otur karşıma." Sert çıkan sesiyle kaşlarım çatıldı. Manyatı bu adam ben emin olmuştum. Sakin adımlarla karşısına oturup ona baktım. Kendine gelmek için bir elini gözlerine bastırıp ovdu.

"Ee Yüzbaşım hakkımda neler buldunuz. Evim neredeymiş bana söylerseniz çok güzel olur deliyim ya unuttum kusura bakmayın." Alayla konuştuğumda kaşlarını çatarak yüzüme baktı.

"Kimsin sen?" Tekrar soruduğu soruyla kocaman göz devirdim.

"Yüzbaşım sizde biraz alıklık var bence ne dersiniz? Ben Selay Karatay 1998 yılında İzmirde doğdum. Polisim hatta Büro Amiriyim." Konuşmamın bitmesi ile ayağa kalktı. Söylediklerime inanmak istemiyordu ama inanmak zorundaydı.

"Sen şimdi beni tanıyorsun hatta hayatım sizin yılınızda ders olarak işleniyordu." Kafamı aşağı yukarı salladım. Gözlerini üstümde gezdirdi.

"Ayrıca polissin." Tekrar kafamı sallamam ile sıkıntıyla nefes verdi.

"Bu nasıl olabilir amına koyayım?" Daha çok kendisiyle konuşuyor gibi duruyordu.

"Bende bunu öğrenmek için size anlattım zaten ama beni hapse attınız." İğneliyici konuşarak gözlerimi kıstım. Beni takmadan masasında bulunan telefondan tuşlara basıp kulağına koydu.

"Alper yemekhanede ne varsa benim odama getir." deyip telefonu kulağından çekip geri yerine koydu.

"Sana hala inanmıyorum ve asla güvenmiyorum ama söylediklerin doğruysa bize yardımın dokunabilir. Yemeğini ye yarın olayın olduğu yere geri dönücez." demesiyle gözlerim kocaman açıldı.

Son KurtuluşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin