Medya ; Ece Soysalan...
Şarkılar ; Sezen Aksu, geri dön
Aydilge, sade şarkı
Anıl piyancı, yağmurlar
Şebnem Ferah, sil baştanAsi'nin Güncesinden...
11.11.2028
"Yarın geliyoruz oraya, buraya tek başıma geldim ama oraya iki kişi geleceğiz. Çok garip...Sil baştan çalıyor arkada kaç saattir çalıyor bilmiyorum. Her şey iyi olacak düğünde olmayacağından eminim. Gelme. Gelirsen seni parçalarım. Gelmezsen, parçalanırım. Parçalanırız.
Asi Soysalan
-üzerini karaladım-
Asi kızAsi, klavyede gezdirdiği parmaklarını sonunda ateşe değmiş gibi hızla çekerken kafasında ölçüp tartamadığı gerçekler boğazına bir bir dolandı.
Beş yıl... dile kolay beş yıldır adını sanını bile bilmediği bir şehirdeydi, kalbi buz gibi olmuş zamanla nefreti körüklenmişti. Değişmişti Asi, çok fazla değişmişti. Saçlarında kimliğini belli eden örükleri yoktu, ya da demir halkaları, saçlarının tamamı tek renkti.Hissettiği bir çok duyguyu törpülemişti. Bunun sebebi beş yıl önce yaşadığı hayal kırıklarıydı.
İngiltere'ye yerleşmiş kendine bir hayat kurmak istemişti. Aile kurmak belki de... ama eksiklikler vardı. Boşluğun dolamadığı eksiklikler...
Ellerini kısa saçlarından geçirirken mutfaktan kendisine doğru koşan küçük bedeni gözleri hemen seçebildi ve bıçak değmiş gibi dağılmış ifadesi toplandı. Küçük beden poposunu bir oraya bir buraya sallaya sallaya uzun saçlarını savurarak kendisine yaklaşıyordu.
"Anne!" Dedi dili döndüğünce.
Asi'nin kızı.
Asi gibi kızı.
Sadece onun kızı.
Asi koltuğu döndürmüş döndürmeden önce daha yeni gönderdiği maile gözleri takılmadan kapatmıştı bilgisayarının ekranını. Hızlıca kucağına çıkmaya çalışan kızına destek oldu gülerek ve kucağına aldı.
"Bebeğim, yine koşuyorsun. Noldu?" Ece çokta umursamadı koşup koşmamasını omuz silkti. "Kaynım yemek istiyo, Asitos." Asi gülümsedi kızının bu isteğine. Asitos, Ece'nin diline pelesenk olmuş bir kelimeydi. Kızı anne ve ya isimle seslenmeyi pek sevmezdi. Bu huyunun da o'na çekmiş olması lanetlerden sadece bir tanesiydi.
"Gidelim karnını doyuralım senin," diyerek kucağından indirmediği kızıyla geniş mutfağına doğru ilerledi. Beyaz ve siyahın hakim olduğu mutfak tamamen Asi'nin tasarımıydı. Aynı Ece'nin de odasının olduğu gibi. Bilirdi iç tasarımı.
Mutfak tezgahına oturttuğu kızına gülümserken Ece, sarkan bacaklarını sallıyordu. Fazlasıyla hareketli bir bebekti otururken bile bacaklarını ellerini kollarını sallıyor enerjisi asla bitmiyordu. Afacan bir kızdı ne zaman nerden çıkacağı belli olmuyor, Asi iki dakika gözünü ayırsın hemen ortadan kayboluyordu.
"Asitos, mumuyta yemem!" Diyen kızına baktı Asi ve güldü. "Mumuyta bugün yok zaten senin sevdiğinden var. Muz." Ece'nin gözleri adeta parlayarak açılınca yerinde zıpladı. "Holleeey!"
Asi, tabağın içinde ezdiği muza biraz süt bal katarak içine Ece'nin içmemek için kıyameti kopardığı ilaçları da kattıktan sonra kızına döndü. "Senin tokaların nerde yine Ecoli acaba?"
YOU ARE READING
Kelebeğin İzi
Teen FictionAlaz, usulca elini yanında uyuyan Asi'nin karnına doğru indirdi avucunda hissettiği sertlik ve şişlik harici hareketliği sonucu canı sıkıldı, çok sıkıldı. Yüzünü henüz ne olduklarını kestiremediği tek netliğin çocuğunun annesi sıfatı olan kız'ın kar...