11 ; Su tabancası

1K 30 4
                                    



Şarkılar ; Emir Can İğrek, Can
Murat kekili, Bu akşam ölürüm
Çağan Şengül, Canım yanıyor
Canozan, Ağlama ben Ağlarım
Semicenk, Canın sağ olsun...

***

"Kim haber verdi size, Fiko mu?" Asi'nin soran bakışları yanına kurulmuş arkadaşlarına yönelirken hafiften esen gerginlik aralarında kol geziyor, yine de sıcaklıklarını kaybetmiyorlardı."Hayır, kızım sen bilmiyor musun sen bizimle aynı şehirde olduğun zaman seni koklaya koklayada olsa buluruz biz."

Asi gülümsedi usuldan, küçükkende kaybolurdu ortalardan. Canı yandığında, düştüğünde, yine canı yandığında ama nasıl olduğunu hiçbir zaman anlamadığı bir şekilde iki arkadaşı da onu bulur kol kanat gererlerdi. Fakat bu sefer, ikisi de hissetmişlerdi ama emin olamamışlardı. İkisininde göğsünde bir sızı vardı. Sonra telefonu çaldı Yaman'ın cehennemin dibi Soysalan'lar tarafından el konulup özel mülk haline geldiğinden beri kameralarla izleniyordu giriş çıkışları. Bu önlem ise Yaman'ın isteği üzerine alınmıştı.

Kamera sistemi tanıdık bir yüzü seçip onu değil de yanındaki yabancı insan daha doğrusu çocuk yüzünden kendisine bilgi vermişti. Yaman da bunun üzerine kameralara gidip yeni bir çocuk olup olmadığını kontrol etmekti amacı ama yıllar önce bir kedi yavrusu gibi bulduğu kız kardeşini şimdi yanında minicik bir kızla bulmak şaşırtmıştı ikisini de.

"Kızım, konuşsana artık Asi. Geldiğimizden beri uyuttuğun küçük kızın saçlarına bakıyorsun konuşmuyorsun. Yemeyeceğiz seni korkma." Dedi Cesur, sitemle. Arkadaşının konuşmaması sinirlerini bozmaya başlamıştı. Asi ise nereden başlayacağını düşünüyordu esasen. "Asi, bu çocuk...sokak çocuğu mu ondan mı getirdin? Bak güzelim öyleyse sen yokken-"

Asi bir hışımda kesti lafını Yaman'ın.

"Benim kızım," dedi hiç sektirmeden. Gururla, istekli istekli.

Yaman ve Cesur ise şaşkınlardı. Sersem şaşkınlık Yaman'ın ağzının açık kalmasına sebep olmuştu. "Nasıl? Ne demek senin çocuğun?"

"Benim çocuğum işte, Yaman. Neyi sorguluyorsun?"

Yaman'ın gözleri kısılıp kendisine sindirmek için bir kaç saniye tanıyor gibiydi. Ses etmedi Asi, bekledi sindirmelerini. Yaman, Alaz ve Asi'nin birden bire ortaya çıkan ayrılıkları ve Asi'nin gitme sebebine baya bir kafa yormuştu. Fakat bu konuyu Alaz'a sormak kendi kafasını yormaktan daha zordu onun için konuyu ona açamıyor üstüne üstlük yanında Asi bile diyemiyordu. Alaz suçluydu, farkındaydı Yaman, çünkü suçlu olan Asi olsaydı kaçmak ona yakışmazdı, kalbi paramparça olsa da savaşırdı yaptığı hatayı telafi etmek için. Kafasında oturmayan şeyler bir bir oturmuş, adeta aydınlanma yaşamıştı.

"Asi,hayır." Dedi, başı daha fazla sola düşüp başını eğmiş kızının parmaklarıyla oynayan Asi'nin gözlerine bakabilmek için. "Yapmadı de." Asi, ne zaman canı yansa, içi daralsa, kalbi sıkışsa kızının küçük parmaklarıyla oynamayı kendine huy edinmişti. Öyle ki Ece'de alışmış. Bir şey olduğunda Asi'nin parmaklarıyla oynuyordu. Asi'de bir şeyler olduğunu hissettiğinde de aynı şeyi yapıyordu ve Asi bunu fark ettiğinde kızının büyüyor oluşuna kalbi ezim ezim ezilmişti.

"Yaptı," dedi tekdüze bir sesle. "Ben anlamadım," diyen cesur ise hala olayın şokundaydı.

"Neler oldu baştan anlat şunu Asi," diyen Yaman'a başını kaldırırken kızının elini bırakmadı Asi, "Hamileydim,buradan gitmeden önce. Bir süre sakladım. Onun akıllanmasını bekledim kendimce bilmiyorum. Sonra söylemem gerektiği kafama dank edince duramadım..." bu kısımda soluklandı kız, anlatırken bu kadar zorlanması niyeydi? Koskoca beş yıl geçmişti. Üzerini kapatmıştı Asi bu duyguların.

Kelebeğin İzi Where stories live. Discover now