Sabah beni uyandıran şey saatin alarmıydı. Neden bu kadar erken kalktım diye ayağa kalkınca anladım neden olduğunu. Doğru ya Carlos'un evindeydim. Saatin tuşunu kapatıp kaç olduğuna baktım. daha 7.30 du. Kağıtta yazılan şeylere bakacak olursak saat 8 de kahvaltı masasında olmamı istiyordu.
Şuan o kadar çok duş almak istiyordum ki ama kafamdaki şey buna engel oluyordu. Duş almadan pis kokarak onun yanında bulunsam belki benden midesi bulanıp serbest bırakırdı beni. Odanın kapısı tıklandı, burası sanırım bana aitti ama odam diyerek bahsetmek çok iğrençti. ''Gel'' dememle içeri orta yaşlı ponçik bir teyze girdi.
''Günaydın evlat. Ben duşu senin için hazırladım. Hemen kullanman gerek''
Pislik. Her şeyi planlıydı bu adamın. ''Tamam giysi alıp geliyorum'' diyerek dolaba yöneldim. Özenle dizilmiş pijama takımları es geçip elime ilk gelen askıdaki giysileri aldım. Tişört ve pantalon tarzı bir şeydi. O herifin yanında şort giyecek cesaret bulmuyordum kendimde.
Geleceğimi söylediğim halde dışarı çıkmadan beni bekleyen teyzeye baktım ''Teyze neden çıkmadın''
''Kusura bakma çocuğum ben bana denileni yapmakla yükümlüyüm. Savcı kızar''
''O savcı falan değil hainin teki''
Kadın korkuyla bana bakıp parmağını burnuna götürdü ''Şşşş Savcı duyarsa ikimizi de gebertir. Akıllı ol da kendini öldürtme''
Başımı salladım ve evin içinde yürümeye başladık ''Teyze neden herkes akıllı olmamı söylüyor?'' Teyze etrafa bakındı ''Burada heryerde dinleme cihazları var o yüzden fısıldayarak konuşalım. Buraya gelen ilk kişi sen değilsin''. Dediğine çok şaşırmıştım
''Birileri getirip sürekli eziyet mi ediyor?''
''Sana şuan bir şey diyemem. Sen buraya gir iyice hazırlan öyle çık Savcının karşısına hemi evladım''
''Tamam teyze sen gidebilirsin''
Teyzeyi gönderip banyoya girdim. Banyo banyo değil saray odasıydı mübarek. Evin diğer bölgelerine göre burası daha eski moderndi. Bebek heykelleri. İnciyle doldurulmuş istiridye kabuğu devasa büyüklükteydi. Kapıyı kilitledim ve üzerimi çıkartıp dolu küvete girdim.
Saatin 8 olmasına 2 dakika kala yemek masasındaydım. Dolu masayı görünce birisi gelecek diye düşündüm. Merdivenleri inen ayak seslerini duyup o tarafa baktım. Takım elbise mi???
*Düştüm*
''Sus gerizekalı''
Neyseki telefona baktığı için duymamıştı beni. Sonra birisi arada onu ve sesi hoparlöre alıp masa başına oturdu.
-Alo Carlos-
''Söyle''
-Söylenilen saatte burada olacaksın!-
''Ben. İstediğim saatte orada olurum.!''
-İlla ki cezalandırılmak istiyorsun yani. Komisercilik oyunları kafanı yordu herhalde-
''Ne sikim diye sabah 6 da toplantı yapıyorsun sende?''
-BABANLA DÜZGÜN KONUŞ İT HERİF-
''Komik değildi. 1 saat içinde oradayım, beni bu kadar özlediysen geleyim bari''
-Orospuçocuğu-
--dıııtdııtdıııt---
Babasıyla böyle mi konuşuyordu yani. Baba oğul arasındaki ilişki o yara izinden daha derin olay taşıyordu muhtemelen. Sessizce yemeğimi yemeye devam ettim. Sabah sabah zaten siniri bozuktu gözüne bakacak halim yoktu ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇSUZ // CHARLOS B&B
Historia CortaHiç beklmediği anda ellerine kelepçe vurulup savcının karşısına oturtulan Charles şaşkınlık içerisinde karşısındaki adama baktı ''Suçsuzları yakalayacak kadar beceriksizsin yani?'' demesiyle boğazına dolanan eller sırıtmasına sebep oldu ''Ne o canın...