Başlama tarihleri:
----------------
Elimi dudağımda ki sigaranın ucuna, siper edip diğer elimdeki çakmak ile sigarayı yaktım. İçime çektiğim dumanı, başımı hafifçe kaldırıp yukarıya verdim. Başımı telefonumun ekranında yazan saate çevirdim,
"06.40..." diye sessizce mırıldandım.
Telefonu cebime atıp, hızla sigarayı içmeye koyuldum. Abim, beni yakalarsa öldürürdü. Her seferinde aynı şeyi diyordu;
"İçme şu boku, Chan." Tabii ki, umurumda değildi. Bağımlı olmuştum, engel olamıyordum kendime.
Abimin işe gitmesine, çok az kalmıştı. Bu saatte eve elim boş gidemezdim, sigara içip markete gitmeliydim. Bahanem tabii ki de, canım içecek bir şeyler istedi, olacaktı.
Geçen sene liseyi bitirmiş, sınava girip bir bok beceremeyince mezuna kalmıştım. Köpek gibi çalışıyor, düzgün bir yere girebilmek istiyordum. Abim, benim için çok çabalıyordu. Onun yüzünü kızartmak istemiyordum.
Arkamdan gelen bir ses, boğuştuğum düşünceleri böldü. Ses, tanıdık değildi.
"Lütfen şu boku, odamın camının önünde içmeyi kes." Mahçup bir şekilde, arkamı döndüm.
"Pardon, fark etmemişim." Elimdeki sigarayı yere attım, ayağımın ucuyla ezip tekrardan bakışlarımı ilk defa gördüğüm yüze çevirdim.
"Sabahın köründe, niye gelip camın önünde sigara içersin ki? Evinde iç." Gülümsedim.
"Evin içerisinde kolaysa eğer sen iç?" Çocuk, bön bön bana bakmaya başladı.
"Burada mı oturuyorsun?" Başımı yukarıya kaldırıp işaret parmağımı da başımla beraber kaldırdım.
"En üst katta." Çocuk başını hafifçe aşağı yukarı salladı.
"Anladım, lütfen bir daha burada içme. Uykum bölünüyor." Başımı olumlu anlamda salladım.
"Tekrardan, kusura bakma. Gideyim ben." Tam arkamı döndüğüm sırada, çocuk yeniden konuştu.
"Seungmin, Kim Seungmin." Başımı yana çevirip omzumun üzerinden ona baktım.
"Chan, Bang Chan. Memnun oldum, Seungmin." Gülümsedi.
"Camın önünde sigara içmezsen, ben de memnun olacağım Chan." Bir şey demeden, önüme dönüp ilerlemeye başladım.
Onu hiç görmemiştim, tanımıyordum. Kötü niyetli birisine benzemiyordu, sadece görünce selam vereceğim birisi daha çıkmıştı.
Omuz silktim, hemen iki bina ötemizde bulunan 24 saat açık markete ilerledim. İçeriye girip atıştırmalık şeyler ve bir şişe soju aldım. Kasaya gidince, iki paket de sigara isteyip her şeyi ödeyip çıktım.
Elimde poşet ile sessiz sakin yürüyor, eve gidince abimin sinirlenip sinirlenmeyeceğini düşünüyordum. Sigarala paketlerini, cebime tıkıştırdım. Belli olmaması için ceketimin iç cebine koymuştum.
Uykum vardı.
"Şaşırtıcı." Kendi kendime mırıldandım.
Uyumuyordum. Daha doğrusu, uyuyamıyordum. Başımı yastığa koyduğum anda beynimi ele geçiren düşünceler, nefes nefese yataktan kalkmama sebep oluyordu.
İnsomnia vardı bende. Geçen sene teşhis konulmuştu, uzun süre uyuyamıyordum. Başlarda zorlanıyor, bir gram uykuyla deli gibi geziyordum. Ancak zamanla alıştım bu yeni düzene.
Bu sene alıştıktan sonra, hiç uyuyamamaya da başladım. Çok düşünüyordum. O düşünceler bile nefes nefese uyanmama yetiyordu.
Düşüncelerim yine bölünmüştü. Apartmanın önüne geldim, kapıyı açıp içeri girdikten sonra asansörün tuşuna bastım. En üst katta duran asansörden indikten sonra, cebimden anahtarımı çıkardım.
Dudaklarımı dişleyip gergince kapıyı açtım. İçeri girip ardımdan kapattığım kapıyla, abim yanıma geldi.
"Chris... Leş gibi sigara kokuyorsun!" Doğru unutmuştum, yanıma ne bir parfüm almış ne de ağzıma bir sakız atmıştım.
"Abi..." Abim, Bang Namjoon. Oldukça düzgün, işinde gücünde birisiydi. Başarılı bir kariyeri, başarılı bir eğitim hayatı, sağlıklı bir yaşamı vardı.
Ailecek, oldukça başarılı insanlardık. Hem annem, hem de babam ikisi de iş kolik insanlardı. Bu yüzden, abim daha küçük olmasına rağmen bana hep annelik de yapmıştı, babalık da yapmıştı. Bazen ailemizi bir iki gün görmediğimiz oluyordu.
Her şeyimle abim ilgileniyordu. Benden yalnızca üç yaş büyüktü. Ama çok güçlüydü. Mükemmeldi. Her zaman aramızdaki az yaş farkına rağmen, gözümdeki rol model abimdi.
Liseyi ve üniversiteyi, yüksek bir puan ile tamamlamıştı. Üniversite sınavında, derece yapmıştı.
Ben ise, ilk üç sene mükemmel bir lise hayatı yaşadım. Derslerim, insanlarla aram mükemmeldi. Her yerde, abisinin kardeşi, olarak anılıyordum.
Ancak geçen sene... Koyulan insomnia teşhisi ile yıkılmıştık. Hem abim, hem de ben. Günlerce ağlamıştım, abim de benimle beraber ağlamıştı.
Uykusuzluktan ağlıyordum. Ağlama seslerime abim uyanıyor, beni gelip teselli ediyordu. Ailemizden ayrı yaşıyordum. Abim kendi evine çıkınca, beni de yanına almıştı.
"Zaten yanımızda değildiler, bundan sonra da olmasınlar." Diyerek, beni kendisiyle götürmüştü. Arada bizi arar, bir ihtiyacımız olup olmadığını sorarlardı. Biz de her seferinde, hiçbir şeye ihtiyacımız yok derdik.
Ancak yine de para gönderir, evin ihtiyaçlarını hafifletirlerdi. Bilmiyorlardı ki, bizim ihtiyacımız para değildi, bizi seven bir aileydi.
Abim, bana bakıp kaşlarını çattı.
"Chris, içme şunu... Lütfen bak yeterince kötüsün, yapma şunu." İçi gidiyordu. Fark edince, üzüyordu kendini. Sinirlense bile bana yansıtmıyordu.
"Peki abi, deneyeceğim. Söz veriyorum." Deniyordum ama olmuyordu.
Abim bana bir iki adım atıp sarıldı.
"Biliyorum, yorgunsun. Ama sabret. İyi olacaksın, söz veriyorum sana." Sarılmasına karşılık verip, dediklerine cevap vermedim.
Sadece ona sarılmakla yetindim.
------
Evet yeni bir kurgu daha
Tiktok da akım olan bir şey var
Ben videosunu yapınca birkaç kişi fic istedi
Zaten yazmak istiyordum, bahane oldu
Umarım hoşunuza gider isterseniz posta bakabilirsiniz
Tiktok hesabım: gnabnghcBaşlama tarihi: 09.06.24
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yorgun savaşçı | chanmin
Fanfiction"Yine yemek yememişsin, Seungmin." "Ve sen de yine uyumamışsın, Chris." Düz yazı ağırlıklı, texting + düz yazı