Gözlüklerimi bir kenara bırakıp yanımda sessizce ders çalışan çocuğa döndüm, elini yanağına dayamış ders notlarını okuyordu. Elimi saçlarına atıp saçlarını karıştırdım, bu hareketim üzerine bana dönmüş ve güzel gülüşünü bana sunmuştu.
"İyi çalıştık, ara verelim mi?" Seungmin, başını saatine çevirdi. Hemen sonrasında gülümseyip başını olumlu anlamda salladı.
"Kahve molası?" Sözlerinin üzerine kitaplarımı kapatıp telefonumu cebime attım, o da aynılarını yapıp ayağa kalktı.
Ayağa kalktıktan sonra hızlıca koluma girdi, ciddi anlamda ayrıldıkları gecenin üzerinden iki hafta geçmişti.
"Kendimi kuş gibi hissediyorum, üzerime ne denli bir yük bindirmiş öyle..." Gülümseyip başını aşağı yukarı olumlu anlamda salladım, sonrasında iç çekip ona baktım.
"Diğer sorunlarını da birlikte atlatacağız." Seungmin, başını hemen bana çevirmiş ve şaşkınca bana bakmıştı.
"Ne? Ne sorunu?" Sırıtıp omzumu silktim.
"Hadi sen kahveleri al, ben de sigara içip geleyim." Seungmin, tam ben gitmeye yeltenirken kolumu tuttu.
"İçme!" Sigaradan cidden nefret ediyordu, beni içerken görünce deliriyordu.
"Sorun yok, çok fazla içmiyorum." Seungmin, ellerini beline yerleştirip alayla konuştu.
"Tabii canım, bence de çok içmiyorsun. Sadece beş dakikada bir!" Kahkaha atıp ellerimi saçlarına attım, karıştırıp iyice dağıttım.
"İyi hadi tamam, alalım kahveleri." Büfeye ilerleyip birer kahve ve sandviç aldık, saatlerdir çalışıyorduk.
Boş masalardan birisine kurulup kısa sürede sandviçleri bitirdik, kahve bardaklarının da dibini görünce birer kahve daha aldık ve tekrardan ders çalıştığımız masaya döndük.
"Bir saate bırakalım, beş saat dolmuş olacak." Başımı olumlu anlamda salladım, sonrasında yeniden kitaplara gömüldük.
Ben soru sayılarımı bitirince kitaplarımı kapayıp çantama yerleştirdim, sonrasında telefonumu çıkarıp gezinmeye başladım. Kısa bir süre sonra yanıma bakınca, başını masaya dayamış ve yavaş bir şekilde nefes alıp veren Seungmin ile karşılaştım.
"Uyumuş mu?" Diye sessizce mırıldanıp güldüm, ellerimi sarı saçlarına atıp hafifçe okşadım.
"Gece uyumadı mı acaba?" Tekrar başımı önüme çevirip telefonumla ilgilenmeye başladım, beş dakika sonra gelen mırıltılar ile başımı yeniden Seungmin'e çevirdim.
"Chan... Midem..." Kesik kesik konuşuyordu, başımı iyice ona yanaştırıp sordum.
"Miden mi bulanıyor?" Sorum üzerine başını olumlu anlamda salladı, sonrasında ayaklandı.
"Çok kötü mü?" Seungmin omuz silkti.
"Pek değil, ancak kötüleşecek." Nasıl bu kadar emindi?"
"Tuvalete gidiyorum, gelirim birazdan." Seungmin,sendeleyerek yürüyordu. Bayağı uykusu vardı anlaşılan.
Hemen ayaklanıp arkasından ilerledim, kolunu tutup ilerlemeye başladım.
"Birlikte gidelim." Tuvalete girdikten sonra, Seungmin yüzüne biraz su çarptı.
Sonrasında peçete ile yüzünü silip aynaya baktı.
"Sandviç yüzünden oldu, galiba içindeki bir şey dokundu." Seungmin tuvaletten çıkmaya yeltenirken, kolunu tuttum.
"Min, emin misin?" Gülümseyip başını olumlu anlamda salladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/370638453-288-k469231.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yorgun savaşçı | chanmin
Fanfiction!Askıda! "Yine yemek yememişsin, Seungmin." "Ve sen de yine uyumamışsın, Chris." Düz yazı ağırlıklı, texting + düz yazı