Seungmin'in kaleminden.
Ağzımdan çıkan öğürme ile, koşturarak tuvalete gittim. Yediğim her şeyi, bir çırpıda midemden atmıştım. Bıkkın bir şekilde, klozetin dibinden kalkıp yüzümü yıkadım.
Ağzındaki iğrenç tadı bir nebze de olsa alması için ağzıma bir tane sakız attım. İç çekip sadece bir iki lokma yediğim yemeğime baktım. Baktıkça midem bulanıyordu, görüntüsü bile içimde bir kusma isteği uyandırıyordu.
Yüzümü buruşturup tabağı elime aldım, tezgaha bırakıp odama ilerledim. Eskiden yaptığım diyetler, bu hâle getirmişti beni.
Sadece şu içip sakız çiğniyor, onun dışında yediğim her şeyi kusuyordum. Şimdi de sadece sakız çiğneyip su içiyor ve yine yediğim her şeyi kusuyordum. Ancak bu sefer kendi isteğim doğrultusunda değil, mecburi olarak yapıyordum bunu.
Hiçbir şey yiyemiyordum. Bu hâle kendimi ben sokmuştum. Odamın kapısını açıp içeriye girer girmez kendimi çalışma masama attım, test kitaplarından birisini alıp açtım. En son kaldığım denemeyi elime aldım ve sayacı başlatıp deneme kitapçığını araladım. Saatler birbirini kovalıyor, ben deli gibi ders çalışıyordum.
Havanın kararmaya başladığı gözüme ilişince, masadan kalktım. 2 deneme ve yanında bayağı fazla soru çözmüştüm. Bitkin bir şekilde tuvalete gittim, ardından dişlerimi fırçalayıp geri odama döndüm. Kendimi yatağa atar atmaz, uykunun kollarının arasına düşmüştüm.
Yüzümü, gelen iğrenç kokuyla buruşturarak uyandım. Gözlerimi aralayıp etrafa bakındım. Her yer bulanıktı. Doğrulduktan sonra biraz öksürdüm, açık penceremden içeriye hafif hafif sızan duman ile kaşlarımı çattım.
Ayağa kalkıp sendeleyerek penceremin önüne gittim, tam pencereyi kapatacağım sırada gördüğüm beden ile dudaklarımı araladım.
"Lütfen şu boku, odamın camının önünde içmeyi kes." Sinirle soludum. Sigaradan da, onun zararlarından da tiksiniyordum.
Sigaradan haz etmez, ağzıma asla sürmezdim. Çevremde de içilmesinden hoşlanmazdım.
O anlık sinirle düşünmeden konuşmuş, sonrasında bana dönen bakışlar ile hemen pişman olmuştum.
Pişmanlığı ve mahçupluğu gözlerinden okunan çocuk, konuştu.
"Pardon, fark etmemişim." Der demez, sigarasını yere atıp söndürdü. Bakışlarımı önce ayağının dibindeki bitmiş sigara dalına, sonra çocuğa çevirdim.
"Sabahın köründe, niye gelip camın önünde sigara içersin ki? Evinde iç." Yine de sinirliydim, uykumun bölünmesini sevmezdim.
"Evin içerisinde kolaysa eğer sen iç?" Şaşırmıştım. Büyük duruyordu, ailesinin üzerinde pek bir yetkisi olduğunu düşünmüyordum. Sanırım yanılmışım.
"Burada mı oturuyorsun?" Konuyu değiştirmiş, sorusunu yanıtsız bırakmıştım.
Başını yukarıya ve başıyla beraber işaret parmağını da yukarıya kaldırdı.
"En üst katta." Başımı olumlu anlamda salladım.
"Anladım, lütfen bir daha burada içme. Uykum bölünüyor." Mahçup bir şekilde, yeniden konuştu.
"Tekrardan, kusura bakma. Gideyim ben." Kötü bir niyeti olduğunu, bile isteye yaptığını düşünmüyordum.
"Seungmin, Kim Seungmin." Arkasını dönüp gitmeye çalıştığı sırada, sesim onu durdurmuştu.
Başını çevirip omzunun üzerinden gözlerini benim gözlerim ile buluşturdu, gülümseyip konuştu.
"Chan, Bang Chan. Memnun oldum, Seungmin." Sırıtarak onu devam ettirdim.
"Camın önünde sigara içmezsen, ben de memnun olacağım Chan." Bir şey demeden başını geri önüne çevirip oradan ayrıldı.
Camı ellemedim, sadece perdemi çekip yeniden yatağıma geçtim. Bir süre tavana baktım ardından gülümseyip yeniden gözlerimi kapadım.
---------
Pek uzun bir bölüm olmadı
Sadece bu bölümlük hem biraz Seungmin'i de tanımanız için hem de olaya Seungmin'in gözünden bakmanız için Seungmin'in kaleminden yazdımDiğer bölümler Chan'ın kaleminden olacak oy verip yorum yaparsanız sevinirim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yorgun savaşçı | chanmin
Fanfiction"Yine yemek yememişsin, Seungmin." "Ve sen de yine uyumamışsın, Chris." Düz yazı ağırlıklı, texting + düz yazı