-4-

69 6 18
                                    

Hava yağmurluydu. Rüzgar, Rusya'nın uzun kar beyazı saçlarını savuruyordu. Elinde koyu mavi güzel geniş bir şemsiye tutuyordu Rusya. Arabasını Çin'e verdiği için yağmurda otobüs bekliyordu. Saate bakarsa akşam yemeğine gecikecek gibi görünüyordu.

Kafasını çevirdiğinde koşan insanları gördü. Anlaşılan onları da biri bekliyordu. Kimi çiftler de sarmaş dolaş yolda yürüyordu. Onları görünce aklına Türkiye ile gençlik yılları gelmişti. O zamanlarda da az çapkın değillerdi. Kaç kız yüzünden Türkiye'nin götünü çatlamıştı hiç hatırlamıyordu.

Daha sonra yağmurda aceleyle koşan Türkiye'yi gördü. Biraz kenara çekildi. Türkiye otobüsünü kaçırdığı için kendisine kızıyordu. Bir an kendisine gülerek bakan Rusya'ya vurmayı düşündü. Ama aralarındaki beş santimlik boy farkını hesaba katınca bundan vazgeçti.

"Çok tatlı görünüyorsun, Türkiye. Özellikle de ıslanınca..." dedi Rusya.
"Ne dedin?" Türkiye yanlış duyduğunu düşünmeye başlamıştı.
"Çok tatlısın."
"Anan tatlı!"

Türkiye kollarını kucağında bağlayarak şekeri alınmış bir çocuk gibi duruyordu. Rusya onun bu haline acıyıp şemsiyesini az bir şey ona uzattı. Türkiye ilk başta istemese de zorunda kaldığı için şemsiyenin altına girdi. Rusya bunu fırsat bilerek kolunu Türkiye'nin beline doladı. Türkiye ani bir şokla Rusya'ya vurdu.

"Bir de taciz et istersen!" Türkiye sinirlenmişti."Gay misin lan sen?"
"Bu şakayı sen bana yaparken iyiydi ama."
"Ne zaman yaptım?"
"Hafıza kaybı geçirmiş olmana vermiyorum."
"Ne Rusya'sı hafıza kaybı?"
"Otobüs geldi."

Rusya, Türkiye'yi kolunda tutarak kendisi ile otobüse bindirdi. Otobüs çok kalabalıktı. Bu yüzden Türkiye, Rusya'dan uzaklaşmak istese de uzaklaşamıyordu. Vazgeçti.

Otobüs ani bir duraklama yaptı. İçindeki yolcular ise birbirlerinin üzerine yığılıvermişti. Türkiye'nin üzerine de Rusya yığılmıştı. Rusya gülümseyerek "Naber karıcım?" dedi Türkiye'ye. Türkiye kızgın kızgın bakarak arka taraflara doğru yönelmek istedi. Tabi Rusya onun elini tutmasaydı.

Anlaşılan eve gidene kadar Rusya'yı çekmek zorunda kalacaktı.

***

Evleri aynı sokaktaydı. Aynı yerde indiler. Rusya iki de bir Türkiye ile konuşmaya çalışıyordu. Lakin Türkiye ona yüz vermeye niyetli değildi.

Evinin önüne geldiğinde Türkiye, Rusya'ya seslendi. Rusya , Türkiye'nin onla barışacağını umarak ona baktı. Türkiye sinsi sinsi güldü ve Rusya'ya şaklı bir nah çekti.

"Bu neydi?" diye sordu Rusya.
"'Hoşçakal.' demek."
"O zaman..." Rusya da Türkiye'ye nah çekti. " Hoşçakal."

Türkiye evine girdiğinde diğer Türk cumhuriyetleri masada yemek yiyordu. Onu gördüğü gibi sarılan ilk kişi Türkmenistan olmuştu. Türkiye de ona sarılmıştı. Nedense bu evde kanının ısındığı tek kişi Türkmenistan'dı. "Hoş geldin, Ağabey Türkiye." dedi Türkmenistan sevinçle.

Masaya oturduğunda Türkiye'nin dikkatini çeken biri vardı: Özbekistan. Özbekistan'ı iyice süzmüştü. " Sen kimsin, kız?" dedi. Özbekistan ağzındaki lokmasını yuttuktan sonra "Demek hatırlamıyorsun. Özbekistan." dedi. Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. Özbekistan Türkmenistan'dan sonra kuzenleri arasında en pozitif kişiydi. Üzgün olsa bile gülerdi. Morali bozuk olan insanlara moral verirdi.

"Ya baban?" dedi Türkiye. Özbekistan aynı gülümseme ile " Hatırlamaman normal. Timur Hanlığı." dedi. Türkiye sanki odada bir böcek görmüş gibi ağzı açık bakakalmıştı. "Sorun ne?" Özbekistan, Türkiye'nin ateşini ölçmek için yanına yaklaştı. Türkiye çığlıklar kopararak Türkmenistan'a sarıldı.

Countryhumans - Bir Dünya İki TarafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin