-11-

46 6 8
                                    

"Almanya."

   Almanya bir türlü uyanmıyordu. Türkiye onu defalarca kez dürtüyordu. Almanya en sonunda kızarak uyandı. Türkiye'yi görüp bir şey diyecekken Türkiye onun ağzını kapadı.

"Sessiz ol. Hadi beni takip et."

   Soğuk koridorlardan ilerlerken ayak seslerini duyurmamaya çalışıyorlardı. Almanya ikide bir tavandan gelen seslere doğru bakıyordu. Arada bir de hastanedeki diğer delilerin seslerini duyuyorlardı.

    Kapıda horlayarak uyuyan bekçiyi gördüler.  Türkiye titizlikle yaklaşarak bekçinin cebinden anahtarı almayı başardı. Bir kaç dakika sonra özgürdükler. Usulca kapının yanına geldiler. Türkiye anahtar ile kapıyı açmaya çalışırken arkalarından bir ses geldi.

"Buradalar! Kaçıyorlar!"

"Hassiktir! Koş Almanya koş!"

  İkisi de hastanenin çevresinde koşmaya başladılar. Hastane geniş olduğu için kaçıp saklanmak kolay olacaktı. Bu sayede kapıyı açmak için de epey zamanları olabilecekti.

   Kuytu bir köşede izlerini kaybettirdiler. Soluk soluğa yere oturdular.

"Türkiye. Ben onları oyalarım. Sen kapıyı açmaya çalış."

"Ama sen ne olacaksın?"

"Amerika beni bir şekilde çıkarır. Hem kurtulamayacağım ne malum?"

   Almanya, Türkiye'nin teşekkür etmesine fırsat bırakmadan bekçilerin dikkatini dağıtmak için koşturmaya başladı. Bu sırada Türkiye koşarak kapının önüne geldi. Anahtarla kapıyı açabildi.

"Almanya!"

    Almanya nefes nefese ona koştu. Özgürlük bir adım uzaklarındaydı. Hızlıca hastane bahçesinden çıkıp ormanlık yolun içine girdiler. Uzaklaştıkları an yürümeye başladılar.

   Gün doğmaya başlıyordu. İkili sık ağaçların arasındaki yoldan gülerek yürüyordu.  Kısa sürede Türkiye'nin evine gidebilir, sonra da Rusya'nın mezarını görmeye gidebilirlerdi.

    Dalgın bir şekilde yolda ilerlerken simsiyah bir limuzin ve takım elbiseli bir kaç adam onları farketti. Türkiye, Almanya'nın elini tutup başka bir yöne koşmaya başladı. Vazgeçmeyecekti. Uzun zamandır kurduğu planı suya düşemezdi.
O hastaneye geri dönemezdi. Tekrar dört duvar arasında kalamazdı.

   Önüne bakmadığı için büyük ihtimalle o adamlardan olan birine çarpmıştı. İkisi de yere yığılıvermişti. Kafasını kaldırdığında Amerika Birleşik Devletleri'ni gördü. Amerika gözündeki gözlüğü çıkardı. Mor gözleri parlıyordu.

"Türkiye ve Almanya. Sadece siz zeki değilsiniz." Arkasında birleştiği ellerinden bir uşanka çıktı. Türkiye ona ilerlemeye çalışınca onu yere doğru itti. "Hayır, hayır. Bunu sana veremem. Yine kaçmana izin veremem." Onların arkasındaki adamlarına işaret yaptı. Amerika yüzüne bir hava maskesi taktı. Garip ve baş döndürücü bir gaz yayıldı. Türkiye bilincini kaybetmeye başladı. "İyi Uykular, çocuklar."

***

     Türkiye uyandığında sol elinin kelepçe ile bağlandığını gördü. Yanında bir sürü siyah takım elbiseli ve güneş gözlüklü adam vardı. Yandaki gri koltukta oturan Amerika tebessüm etti.

"Uyandın mı uyuyan güzel?" Sonra kıkırdadı. Türkiye'nin çenesini tuttu ve yüzünü kendi yüzüne yaklaştırdı. "Baban haklıymış. Göz bebekleri gerçekten yalan söylemiyormuş." Türkiye'nin kırmızı ve mavi gözlerine baktı. "Göz bebeklerindeki yıldızlar... Onlar inananılmaz."

Countryhumans - Bir Dünya İki TarafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin